Trump'a destek gösterisi düzenleyen bir grup protestocunun Kongre binasına girmesiyle başlayan şiddet olayları üzerine "sokağa çıkma" yasağı ilan edildi. Washington Belediye Başkanı Muriel Bowser, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, yerel saatle 18.00’den yarın sabah 06.00’ya kadar şehirde "sokağa çıkma" yasağı ilan ettiğini duyurdu.
Siz hiç Karina’ya gittiniz mi?
Karina, Didim’in sakin cici bir koyu.
Karina, üç sene hasretlikten sonra ilk denize girdiğim plaj.
Karina, şebek arkadaş “Paşa” ile tanıştığım küçük bir cennet.
Açılmak mı istiyorsunuz? Önce denizin içinde en az bir kilometre yürüyüşe hazır olun, uzaktan bakınca denizin ortasında dalgalar üstünde yürüdüğümüz hissini verir bakana. Peki o kadar yürüyüş değer mi derinlere dalmaya? Ben deniz aşığı olarak değer derim.
Deniz hayattır, deniz sakinliğin huzurun simgesidir. O masmavi örtünün üzerine uzanıp dakikalarca o huzurun, sudaki sessizliğin içinde sadece kendini dinlemenin tadını bilir misiniz? Üstünde sallandığınız dalgalar ninnidir size.
Hele bu Karina denizi ise...
Yeşil dağa ister sırtını verip ister karşısına alıp yüzmek...
Dünyanın getirdiği binbir sıkıntıdan uzaklaşıp kendini kısa bir müddet dahi olsa mutluluğa bırakmak. Yapamam demeyin. Dünyanın dertleriyle uğraşınıza mola verin ve o deniz havasını olabildiğince çekin içinize, buna zaman ayırın ki, ardından sorunlarınızın karşısına daha güçlü çıkabilesiniz. İmkan olduktan sonra fırsat yaratılır ve bir damla mutluluğa değer. Neden mi? Çünkü hakediyoruz, çünkü bir damla mutluluk tüm insanların hakkı.
İlk hoşgeldin yapan şirin insan canlısı, başını omuzumuzun altına sokup,minik patileriyle bize sarılan, öpücüklere boğan, kucaktan inmek istemeyen bebek misali afacan şebeği “Paşa” ile, ilginç dekorlu ve lezzetli çipuralı, levrekli, deniz börülceli restoranı ile bu doğa harikası beni bağladığı gibi tüm doğa aşıklarını da kendine bağlayacağına eminim.
Her köşesi cennet vatanımızın o kadar değerlendirilmeyen, bilinmeyen köşeleri var ki... Sanki unutulmuşlar... Bu Karina da bu unutulmuş minik cennetlerden biri.
Bu küçük cennet köşesini sizlerin de birgün tanımanız ve yaşamanız dileğiyle.
Ümmü Yılmaz
2020'yi çoğu astrolog güzel haberler ve yeni büyük değişimlerle müjdeliyorlardı. “Eee noldu, peki!?" diye öfkelenmeyin, hayıflanmayın! Meğer bu değişim çok derinmiş!
hiç menfaat gözetmeksizin, hepimize bir şeyler öğretme çabasıyla yaşayan o kıymetli insanların öğretmenler gününü gönülden kutlarım..
Kimileri Onları bütün kötülüklerden sorumlu tutuyor, bütün olumsuzlukları Onlara mal ediyor. Başkaları ise duyarsız kalıyor.
Engelli olduğu veya bir rahatsızlığı olduğu kanısına varıyor insan tabii. Ne rahatsızlığı vardı diye sormayın sakın bana. Merak ettim ama incitme korkusuyla soramadım.
Ben bir ceviz ağacı olmak istiyorum. Zaten sayılırım da, ne sen farkımdasın benim, ne polis, ne de farkımda olmasını istediğim hiç kimse farkımda!
Bu yaz ilk kez çok ani şekilde bir haftalığına Türkiye’ye gittim; nedeni ise aşırı özlem; anneme babama özlem, vatanıma özlem, kardeş ortamına ve Türkiye’ye özlem.
Şaşırmayın! “Türkçe Ağlayan Köpek” bir mizah yazarından bu tür duygu dolu yazılar çıkabileceğinin açık bir kanıtıdır''.
Size bir soru… Kim doğru kim yanlış diye insan arkadaşını dostunu değerlendirirse, ne kadar dostu kalır?
Bu tertemiz gönüllü insanların ardında kalanların kömür karası dünyalarına biraz olsun ortak olabilirsek, ışık getirebilirsek ne mutlu bize.
Biz insanlar ne garibiz değil mi?... Bazen yalnız kalmak, sessizliği dinlemek isteriz, bazen de yalnızlıktan sıkılır, boğuluruz...
Kiminle konuşsak, bulunduğumuz kıştan daha kara bir kışta buluyoruz kendimizi; hep şikâyet, hep matem…
Bu konuyla kimileri dalga geçmiş gülmüştür "Daha önemli konular varken şunların uğraştığına bakın.." diye..