Haberin yayım tarihi
2013-08-15
Haberin bulunduğu kategoriler

BENİM GÖRDÜĞÜM DÜNYA.

Dünyaya gelen her insan seçmediği şartlarda kendisini hayatın için bulur.

Tek tük istisnalar hariç, sözkonusu o şartlar sistem gereği beşikten mezara değişmez.

Güç dengesi aleyhte olunca değiştirmeye yeltenenlerle idealist, hayalci, ütopyacı denilerek dalga geçilir çoğu zaman; zira sistemden beslenenler menfaatleri icabı müesses düzeni, yani mevcut kurulu sistemi canla başla savunurlar.

Böyle gelmiş, böyle gider denilerek akı verirler çoğu kez.

Değişim için büyük riskleri göze alan ve hatta canını veren saygın şahsiyetlerle doludur insanlık tarihi.

Kısacası isteseniz de, istemeseniz de bir tarafa ait olma zorunda bırakılırsınız.

Dinsel, eğitimsel, bölgesel, dilsel, inançsal, kültürel, sosyo-ekonomik kalıpları kırmak, aşmak, köklerini ve özünü inkâr etmeksizin evrenselleşmek hiç kolay birşey değildir.

Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün veya başkası olma kendin ol, böyle daha güzelsin... sözlerini hep aynı kal, sapma, dönme, gelişme anlamında yorumlayan gelenekçi görüşe kesinlikle katılmıyorum.

Ben yerel düşün, evrensel yaşa diyorum!

Bu sözleri kaleme alırken Avrupa Birliği’ndeki Türkiye kökenlilerin durumu gözlerimin önümden gitmiyor.

Ekonomik başarı yerinde, eğitim ve kültürel uyum hâlâ bekleniyor.

Sosyal haklarını cömertçe kullandığımız Batılı ülkelere «gâvur» diyenler hâlâ çoğunlukta!

***

Dil gibi, din gibi, seçmediğiniz halde, seçmişsiniz gibi görünen, özellikleriniz de kişiliğinize dahildir.

Sonra belli bir yaşa, olgunluğa, dolgunluğa ulaştığınızda, sistemin izin verdiği ölçüde, «bilinçli», çoğu zaman da yönlendirilmiş, seçim ve tercihler yaparsınız.

Futbol takımı, eş veya siyasi parti seçersiniz.  

Birdenbire taraf oluverirsiniz.

En az iki taraf olacağına göre biri sizin içinde olduğunuz taraf, bir de öteki taraf olur...

Ne yani taraf olmak kötü birşey mi diyebilirsiniz...

Cevap basit : Taraf olmanın iyi tarafları da var, kötü tarafları da...

Ne demiş atalar ?

Arife tarif gerekmez.

***

İyiler hep sizin taraftadır, kötüler hep karşı tarafta.

İyiler, güzeller, müminler, akıllılar, namuslular, melekler, masumlar sizin tarafta olduğuna göre kötüler, çirkinler, inançsızlar, aptallar, namussuzlar, şeytanlar, suç potansiyeli yüksek olanlar hiç tartışmasız öbür taraftadır.

Taraflardan her biri kendi içinden çıkan tek tük çürük elmaya önce göz yumar, sonra kibarca uyarır, ihraç eder, etkisiz hale getirir, susturur, yok eder...

Yabancı kökenli bir sözcük olan fanatizm, yani bağnazlık, kendi tarafının kötülerini aptalca savunmaya başlayınca ortaya çıkar, gitgide büyür ve çekilmez bir hale gelir...

Hırsızlık kötüdür, ama benim hırsızım iyidir dediğiniz an benim tarafımda olmadığınızı anlarım.

Bu gribi hafif atlatmanın bir tek reçetesi var bence.

Fani bir insan olduğunu unutmamak, bedensel ve zihinsel sağlığını olabildiğince iyi korumak, başkalarında kusur aramamak, bilim ve sanata açık olmak, nitelikli yaşayarak hayatı insanileştirmek, insanlıkta buluşmak.

İnsanca paylaşabilirsek tek olan bu dünya hepimize yeter.

Aksi takdirde modern teknolojiye sahip büyük balıklar küçük balıkları hep yutar.

Bilmem anlatabildim mi?

Yakup Yurt ©

Umurbey, 14.08.2013

yurtyakup@gmail.com

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.