Haberin yayım tarihi
2017-01-02
Haberin bulunduğu kategoriler

BİR ERKEĞE DÖRT KADIN

Zekiye Doğan Yazdı..

Sevgili okurlarım, “Sen şeriatı savunuyorsun.” Makalem Önce Vatan gazetesinden sonra GazeteHamburg’da da yayınlandı.

Aynı zamanda dijital ortamda yayınlanıyor. Adını kullanmayacağım makalemin altına yapılan yorumu aynen paylaşıyorum: “Bu ülke bir asırlık Türkiye Cumhuriyetinin laik düzenidir. O Alevi kardeşimiz size laik düzenden bahsetmiş Alevilikten değil. Anlayışlarımız farklı olabilir, ama sizde gidip orada kendinizi ifade edememişsiniz. Bakın burada şeriat kelimeleriyle siyah beyaz ve diğer renkleri çok güzel ifade ediyorsunuz. Şeriat ya siyahtır yada beyaz. Şeriat harici bütün renkleri içine alan Mustafa Kemalin Türk kadınına seçme seçilme hakkı verdiği bir asırdır. Siz şeriat düzenden bahis edeceğinize bu haklardan bahis etseydiniz. Bu hakla konuşuyoruz seçilip seçiyoruz. Şeriat düzenin olduğu o kara renkte kadınlar birer kapatmadır. Bir erkeğe dört kadın, işte şeriat ülkelerinin yönetimi ve kadını erkeği göz önündedir. Sevgilinizle eşinizle yolda yan yana yürüyemezsiniz, boğazınıza kadar toprağa gömülürsünüz toplum tarafından taşlanarak öldürülürsünüz.” Dedi.

Makaleme yorumcu arkadaşın son sözleri ilk sözleriyle tezattı şaşırdım, ama bir o kadarda mutlu oldum. Önemli olan son sözleriyle aynı noktada buluşmuş olmamız oluyordu. “Allah tüm yaratıkların Allah’ıdır. Senin benim tüm renklerin ve İslam’da bir yoldur. Giden gider gitmeyen gitmez. Buna girersek karşımda kimse konuşamaz dolayısıyla Alevilik felsefi güzel bir yoldur. Lütfen malzeme yapmayın.” Diye yorumunu bitirmişti.

Yorumcu arkadaşım makalemi yüreğiyle anlayarak okumamıştı yorumu bunu gösteriyordu. Yalnızca son sözlerini dikkate alarak kırmadan yorumuna cevap yazdım: “Sevgili H. A, makalemde o kadar değer ifade ettim. Bu değerleri yok sayıyorsanız size söyleyecek sözüm yok. Yazınızda ne yazık ki, Müslüman düşmanlığı seziyorum. Oysa ben bütün renkler diyorum. Bütün renkler siyah ve beyazı da içeriyor. Ayrıca Alevi Kültür Derneğine kendimi ifade etmek için ikinci kez gittim ve olumsuz sonuçlandı.” Dedim.

Üzülerek görüyordum ki, zabit fikirlere takılı kalıyorduk. Anlık görsellere hiç düşünmeden ön yargımızı ortaya atıyorduk. Oysa yorumcu arkadaşımın son sözlerinde ortak noktayı buluyorduk. Bizim ortak noktamız ortak değerlerimiz ortak yaşam alanımızdır. Gelin hanımdan düğünde oynamasını istemişler oda: "Yerim dar. Kollarım kısa.” Demiş.

Oynayacak yerimiz dar olabilir kollarımız her yere uzanamayabilir. Doğu ve Güneydoğu halayını, Antalya’nın efeler oyun havasını, İzmir’in zeybeğini, Ankara’nın oyun havasını ve Afyonkarahisar’ın tabandan oyun havasını biz düğünlerde yöre ayırt etmeden birlikte oynuyoruz. Ülkemizde il ilçe köy ayırt etmeden yaşadığımız çevrede yanlışları neden niçin birlikte göğüslemiyoruz?  

Edirne`den Emirdağ`a Afyonkarahisar`dan Antalya`ya Ankara`dan Ardahan`a bu topraklarda herkese ekmek var sizler yeter ki, bu toprakları işlemesini öğrenin ve genç nesillere öğretin. Orta doğudaki ateş çemberini Akdeniz sahiline vuran bebelere oynanan oyunları Afrika’da açlıktan ölen çocukların ana babaların asıl akıbetinin sebeplerini neden araştırıp ona göre birbirimize sahip çıkmıyoruz? 

Aynı bayrak altında yaşayan azınlık yada çoğul neden Müslümanları öcü tüh kaka gösteriyoruz? 

Yorumcu arkadaşımın dört kadın hikayesine ben dedelerimi örnek verebilirim köyün ağası olmalarına rağmen ölene kadar (ebelerime) büyük annelerime sadık kaldılar dört kadın almadılar. Badem gözlü babamı örnek verebilirim her zorluğa göğüs gerip bizleri büyüttüler iş aş sahibi yaptılar. Dünyalar güzeli elleri nasırlı anamı isteyerek severek aldı ve karısına bir ömür boyu sadık kaldı ve dört kadın almadı. Beş vakit namazlarını kılan atalarımın evlatları torunları dört değil tek kadın sahibidir!.. 

Dedelerime badem gözlü babama benzeyen yüz binlerce Müslüman evladı sayabilirim dört kadın almamışlardır. Kendinizi ifade etmek istiyorsanız Ecdadımızı kullanmadan kendi tezlerinizle gelin ki, ne kadar doğal dengede olduğunuzu öğrenelim. Ecdadımızı bu türden insanların savunması bana acı veriyor. Atalarımın kemikleri sızlıyor. Çanakkale’de İzmir’de Afyonkarahisar’da Samsun’da ülkemin her bir köşesindeki Kurtuluş Savaşında Ecdadımız sen Müslümansın sen şucusun sen bucusun vatanı savunamazsın demedi. Bu Vatanı Bu Bayrağı Bu Devleti Bu Milleti savunacaksanız dedelerinizin gittiği yoldan gitmeniz yeterli. Yaşam tarzı farklı olduğu için ayrımcılık yapanlara kılığı kıyafeti üzerinden insanları rencide edenlere yeter artık dememiz gerekmiyor mu?

Bizleri ayrı gayrı tutanlara karşı bütün renklerde birleşerek artık ülkemiz adına devletimiz milletimiz adına bizleri temsil edecek genç neslimizin adına birlik olmamız gerekmiyor mu?

Ecdadımızın atalarımızın bizlere bıraktığı mirasın kat kat fazlasını genç nesle çocuklarımıza torunlarımıza hazırlamamız gerekmiyor mu?

Sevgi ve saygılarımla

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.