Haberin yayım tarihi
2018-08-23
Haberin bulunduğu kategoriler

ESKİ KÖYE YENİ ADETLER ÇIKARDILAR

Zekiye DOĞAN

 

Sevgili okurlarım merhaba,

Geçenlerde uzun zamandır görmediğim değerli bir hemşerimle karşılaştım. Kendisi her ne kadar yeniliklere açık bir kişilik olsa da zamanın getirdikleri yöremizin örf adet ananelerini özlüyordu. Gençliğini yurt dışında geçirmişti ve bu dünyadan öbür dünyaya intikal etmiş, eş dost akraba konu komşu özlemini doğup büyüdüğü köyünde bulamamanın ince sızısını her kelimesinin arkasına satır satır ekliyordu!..

Cuma namazı için köy Camisine giden hemşerim köylüleriyle ettiği sohbetinde onlarında aynı duygular taşıdığını üzülerek anlatıyordu. Avrupa’da yaşayan Türk asıllı Avrupalıların cenazeleri istek üzerine köyümüzün mezarlığına gömülüyordu.

Ortak olduğu ortamı anlatan hemşerim: “Eski köye yeni adetler çıkardılar, cenazelerini mezara koyar koymaz millete pide ayran dağıtarak bu saf temiz köylülerin ananelerini değiştiriyorlar. Hali vakti yerinde olanlar için sorun değil, ama parası olmayanlar ne yapsınlar.” Diyor.

Üzülerek dinlediğim bu sözler karşısında kendisine ne söyleyeceğimi bilmiyor, onu sessizce dinliyordum: “Kaynanam vefat etti. Hanım benden habersiz pide ayran sipariş etmiş cenazeyi defnettikten sonra baktım ki, pide ayran gelmiş, misafirler yediler içtiler, siparişi yaban bizim hanım, sanki kaynanamdan bana miras kaldı. Bizim durumumuz beli zaten zor idare oluyoruz, cenaze masrafları altı üstü derken pide ayran borcunu altı ay sonra ödedim.

Yazık değil mi bana böyle adet mi olur?

Eskiden cenaze evinin kapısı açık olurdu. Yedi gün ateş yanmaz duman tütmezdi. Cenaze evinde yedisi okunurdu. Yemekleri komşular getirdi. Yas almaya gelen konu komşu güçlerine göre yemek getirirlerdi. Yasin okuduktan sonra giderlerdi.” Diyen hemşerim çok doluydu.

Bu hüzünlü sohbetimizden sonra çok merak ettim. Yöremin Türkmen ve Yörük adetlerini araştırdım. Türkmen ve Yörük adetlerinde ölü geleneği bir haneden evin büyüğü dede baba (ebe) nine hakka yürüdüğünde çenesi çatılır, gözü açıksa sıvazlanır, parmağında yüzükleri varsa çıkartılıp mezar kazanlara veriliyormuş. Erkekse eskiden başa sarılan sarık erkeğin kefeni olup ona sarılır yoksa kefen alınıyormuş. Yıkanıyorken yakınları mevtaya su dökerler, sembolik olarak mezara bir taş dikerlermiş. Üzerinden çıkan (soyka) elbise fakire verilir ve vasiyeti varsa yerine getirilirmiş. Cenaze evinde üç gün ışıklar sönmez, kapılar kapatılmazmış. Yedi gün boyunca ateş yanmaz, duman tütmez, yemek pişmezmiş. Yemekleri komşular akrabalar getirirmiş. Yedi gün Kuran okunur mahalleliler ev halkıyla yas tutarlarmış. Köy halkından düğünü olan olursa çalgılar çalmaz halay oyun oynanmazmış. Ölen kişi eğer gençse bacı ve kardeşleri, evliyse karısı, ana babası yedi yıl düğüne gitmezler ve kadınlar ellerine ayaklarına başlarına kına yakmazlarmış. Başörtüleri yeşilli allı olmaz kara bağlarlar ve siyah giyinirlermiş. Kırkından sonra ve yıl dolunca Kuran okutup yemek verirlermiş. Ölen kişi erkekse kurban bayramının arifesinde ikindi ezanından sonra ölüye kurban kesilir, yedi yıl ölü evinde yeni evli veya evli çift varsa ilişkiye girmezlermiş.

Bu geleneklerimiz Türklerin İslam’dan önce şaman geleneklerinde de varmış ve İslam dinine uyarlamıştır…

Hemşerim sayesinde bu güzel ve özel bilgilere ulaşmak benim için geçmişimi aramak ve köyüme kadar gitmeme vesile oldu. Ecdatları, geçmişi, aile ve aile bağlarının önemini yüreğim sızlayarak tekrar yaşadım.

Bize usanmadan varı yoğu gözetmeden emek harcayarak büyüten anne babaların ruhu şad olsun!..

Sevgi ve saygılarımla

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.