Haberin yayım tarihi
2016-10-24
Haberin bulunduğu kategoriler

VAZGEÇİLMEZ UNSUR

Zekiye Doğan Yazdı.

Sağlığımdan dolayı Hollanda’dan Türkiye’ye bisiklet götürdüm.

Sizi duyar gibiyim; “Peki Türkiye`de bisiklet yok mu”? Diye.

Tabi ki var, ama baktığım bisiklet bayilerinde dağ ve çocuk bisikletleri mevcuttu. Maalesef bizim Hollanda’da bildiğimiz bay bayan şehir içi bisikletleri yoktu ya da çok farklı; Çeşitlerse kısıtlıydı. Ya mevcut olanı alacaktım ya da Hollanda’dan getirecektim. Ben ikinci seçeneği seçtim.

Türkiye’de bisiklet sürmek başlı başına bir sorun.

Yollar arabalar için düzenlenmiş; Malumunuz böyle olunca da bizim şoförler “Dünya bizim; Yol bizim" diyorlar.

Bisiklet ve motorların sürücülerine yol verme gibi bir alışkanlıkları yok. Sanırım bizim şoförler ehliyet alırken bisiklet ve motorların sürücülerinin trafiğe dahil olduğunu es geçmişler. Ya da sürücü kurslarında öğretilmiyor.

Bu sorun aslında devlet yollarında başlıyor okullarda devam ediyor sürücü kurslarında bitiyor.

Tatil köylerinde yabancılara bisiklet turları düzenleyen ve ya kiralayan işyeri sahiplerini tabi ki; Ayrı tutmak gerekiyor.

Diyelim ki; Yukarda belirttiğim sorunları aştık.

Bisiklet sürme konusunda komşuların ve çevrenin bakış açısı inanın pek o kadar olumlu değil. Onlara göre belirli bir yaşa gelmiş bay ya da bayanın bisiklet sürmesi her nedense çoğunluğun gözünde abes görülüyor. Bir de lükse düşkünsek aman el alem ne der düşüncesi varsa araba kullanmayı öngörülüyor.

Bir gün bir arkadaş “Seni anlamıyorum; Avrupa da yaşamış insansın maddi durumun iyi araba sürmek yerine bisiklet sürüyorsun” dedi. Birimiz bir diğerimizin bütçesini ve cüzdanını bilmediği için böyle bir sonuca varılması da ayrı bir tartışma konusu.

Tartışmaya değer mi?

Diyorsun; Ama değerlerinden de vazgeçmiyorsun.

Şunu da unutmamak lazım; Tartıştığın zaman adam gibi adam; Kadın gibi kadınla tartışacaksın.

Öfken geçince de alıp karşına konuşacaksın. Böylece sorunun çözümüne ulaşacaksın; Başarılı olabilirsen tabi.

Bu demek oluyor ki; Olumsuz bakışları olumlu hale getirmek için uğraş vereceksin; Zaman harcayacaksın; Zaman tanıyacaksın.

Fakat bazı insanlar için de zamanın boşa harcandığının farkına varacaksın. En azından sayısı çok az olan, ama "Sana hayranım; Ben de bisiklet sürebilseydim keşke" diyenler adına.

Yapman gereken neyse yılmadan bir köşeye çekilmeden yapacaksın. Hem maddi hem de manevi değerlere saygı duyarak.

Diğer önemli bir konu da sağlığımız.

Türkiye’de 14 milyon araçtan çıkan zehirli gazın insan sağlığına ve doğaya verdiği zararı düşünürsek; Çok üzücü sonuçlara varmak mümkün. Hele bir de trafik kazalarını düşünürsek; 10 yılda 50 bin ölü bir milyon yaralı. İnsanı ürkütüyor. Şehir içi trafikte boşa uzun zaman harcamamız ise işin bir başka boyutu.

İnsan hayatında yaşam o kadar kısa ki; Zaman içinde zamanı iyi değerlendirmemiz gerekmiyor mu?

Bu kadar olumsuz ve abes düşünceyle baktığımız bisiklet kültürünün insan sağlığına yararlarını; Çok iyi görmemiz bilmemiz gerekmiyor mu?

Temiz havada ciğerlerimize soluduğumuz oksijen; Kan dolaşımının düzenli çalışması; Solunum yollarımızın açılması; Mide hazımsızlığımızın giderilmesi; Doktorumuzun bize yazdığı ilaçlar kadar etkili.

Bisiklet sürerek yaptığımız eksersizin bizim günlük işlerimizi kolayca yapmamızı sağlaması; Kaslarımızın güçlenmesi; gücümüzün artması demek.

Böylece günlük yaşamımız da işlerimizi zorluk çekmeden yapabilme gücünü elde etmiş oluyoruz.

Temiz hava da bisiklet sürmenin bize sağladığı yararları saymakla bitiremeyiz.

Arabayı bırakıp; Günde bir kaç saat bisiklet kullanalım.

Böylece güne dinç ve sağlıklı başlamanın hazzını güzelliğini yaşayalım.

Hollanda’da devleti idare edenler; Yüksek gelirli aileler; İyi ve orta gelirli aileler; Her alanda bisiklet kullanırlar.

Örneğin işe okula giderken; Çarsıya pazara spora giderken. Görüyoruz ki; Bu bisiklet kültürü o kadar da abes bir durum değil.

Akaryakıtı ne kadar çok harcarsak; Hem devletimize hem sağlığımıza hem de cebimize zarar.

Araba yerine kısa yolculuklarımızı bisikletle yaparsak daha kazançlı daha sağlıklı yaşamış oluruz.

"Aman sen de; Üç beş kuruş için arabamı kapıda bırakamam" diyenlere.

Bir Atasözümüz der ki “Damlaya damlaya göl olur”.

Sağlığımız için gölü nehre; Nehri denize ulaştırmak için; Çaba boşuna mı acaba?

Düşündüğümüz sürece üretmemiz; Ürettiğimiz sürece de her alanda kazanmamız mümkün olabilir.

Hollanda’nın yüz ölçümü 41.526 km2 ve %20 sini deniz kaplıyor. Nüfusu 16,5 milyondur. Trafikte araç sayısı 505 bin civarındadır. İstatistiklere göre 35 milyon bisiklet var. Her bir ferde 2 bisiklet düşüyor. Büyük şehirlerden en ufak köylere kadar bisiklet sürücüleri için ayrı yol yapılmış. Trafik kuralları ilkokulda öğretilmeye başlanıyor. Dolayısıyla; Bisiklet sürücüleri trafikte sorun yaşamıyor.

Türkiye`nin yüz ölçümü 814.578 km2dır. İz düşüm alanı ise 779.452 km2dır. Nüfusu 73 milyondur. Trafikte olan araç sayısı yaklaşık 14 milyondur. Akaryakıt fiyatlarını ve haftada 80 litre benzin ihtiyacınız olduğunu düşünün ve yıllık hesaba vurun.

Akaryakıta harcadığımız bütçeyi böylece günlük alım gücümüz ve harcamalarımız da kolaylık sağlamış oluruz.

Bisiklet Hollanda`da yaşayanların vazgeçilmez unsurudur.

Bu kültürü Türkiye’de uygulamanın bizim zararımıza değil yararımıza olacağına inanıyorum olmalı da...

Sevgi ve saygılarımla

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.