Dumanlar çıkıyordu bir evden...
Kara dumanlar, bir toz bulutu gibi, alevler fışkırıyordu camlardan.
Çığlık sesleri geliyordu içeriden.
İçim yandı, paniğe kapıldım, sağa baktım, sola baktım hiç kimse yoktu.
Kimse yok mu diyordum yakınlarda, hiç bir şey yapamıyordum.
Çaresizlik böyle birşey olmalıydı.
Koskoca ev gözlerimin önünde yandı gitti.
İçinde canlar vardı, ve o canlar bizim canlarımızdı.
Yanan aslında ev falan değildi, bizim yüreğimizdi.
Aslında gördügüm şey de kabus falan değildi, acı gerçeğin ta kendisiydi.
Kabul etmesi cok zor olan acı gerçek.
Keşke kâbus olsaydı..
***
Komşuda ki bir noel ağaci, taptaze, masum bir ailenin mezarını kazdı.
Anlatılanları duydukça içim bir tuhaf oluyor, kabullenmek istemiyorum bazı şeyeri.
Annesiz, yuvasız kalan o masum bebeleri aklıma bile getirmek istemiyorum.
Babanın durumu hâlâ ciddiyetini koruyormuş. İnşallah çok yakın da iyileşir.
Ya anne, onu geri getirmek mümkün mü?
***
Binbir çeşit söylenti var; itfaiye yangın ihbarını almamış, ihbar Fransızca yapıldı diye gelmemiş, falan filan...
Söylenenler ne olursa olsun bu gün ortada birgerçek var.
Avrupa’da ırkçılık artıyor.
Yani insanlık artık can çekişiyor.
Kimileri bir çiçeği bile dalından koparmaya kıyamazken birçok insane başkasını nasil ezip geçebiliyor, nasıl ayrımcılık yapabiliyor?
***
Düşünüyorum, ama düşünmek kâfi gelmiyor, bir kalem alayım diyorum elime, bir de boş bir kağıt, tüm duygularımı inci gibi dökeyim üzerine...
Artık ne kalem eski kalem, ne de kağıt eski kağıt.
Zaten kalem kağıt kullanan da kalmadı artık.
Oturup iki satır duygu yazacak kadar zaman bile yok ki.
Ne büyükler eski büyük, ne çocuklar eski çocuk.
Bir koşuşturmadır, bir yarıştır gidiyor.
Herkes maddi çıkar peşinde.
Kimileri ekmek derdinde, kimileri de daha zengin olmak istiyor.
Peki şükür nerede?
Kimbilir?
Güvenecek insane kalmadı diye pek çok insane paranoyak olmuş.
***
Tıpkı Mehmet Akif Ersoy`un geçen asırda dediği gibi, iki yüzlü insane görmeye hasret bile kaldık sanki.
Çoğunluk iki yüzlü bile değil çünkü, üç, dört, beş,hatta şairin de dediği gibi yirmi yüzlü olmuş.
Medeniyet adıyla her gelen yüzyıl gideni aratıyor, tıpkı gelenin gideni arattıgı gibi.
Keşkeler çoğalıyor, ahlar, vahlar...
Bütün bunların suçlusu kimler acaba?
Bana göre tabii ki bizleriz, hepimiz, herkes, insanlığın ta kendisi.
Biryıl daha bitti, bir sayfa daha kapandı.
Yeni gelen yılın hepimize, tüm insanlığa, mutluluk, barış ve sevgi getirmesini diliyorum.
BirgülKapaklıkaya
Brüksel, 29 Aralik 2011