Haberin yayım tarihi
2010-12-05
Haberin bulunduğu kategoriler

BU ÇOCUKLAR BİZİM!

Okuyanların hatırlayacağı gibi, geçenlerde «Anadilimiz» başlıklı bir makale yazmıştım... Belçikadaki Türk çocuklarının, hatta iş adamlarının, iyi yerlere gelmiş diye nitelendirdiğimiz pek çok kişinin, hatta ve hatta pek çok siyasetçimizin Türkçe dili düzeyleri bile beni hep düşündürmüştür.


***


Durumun ciddiyetinin altını çizen olay "Yetenek Sizsiniz Programı" oldu diyebilirim.


O programdan sonra Facebook'ta pek çok kişi bu konu üzerinde farklı yorumlar yaptı.  


Pek çoğunu okudum, okuyamadıklarım da oldu, ama Yeni Haber Sitesi'ndeki yazı beni gerçekten çok düşündürdü, duygulandırdı.


Çünkü acı gerçeklere ve karşısında neler yapılması gerektiğine dikkat çekilmişti.


Sorun Feyyaz sorunu falan değildi aslında.


Sorun Belçika Türklerinin ortak ve yaşamsal bir sorunuydu!


Ortada mükemmel dans eden pırıl pırıl bir genç ve sorunları vardı ve bu gence yardım edilmesi gerekiyordu.


Türkçeyi düzgün konuşamaması da, bazı anormal davranışları da onun hatası değildi.  


O aslında pek çok gencimizden sadece birisiydi orada.


Ortada bir ya da birkaç suçlu aramıyoruz ama bu çocuklar için neler yapıyoruz diye bir soru geliyor aklıma. 


Çünkü aileler her konuda olduğu gibi, bu konuda da, yardıma muhtaç durumdalar.


Bu gün bizi ilgilendiren ve en düşündürücü konulardan birisi bu konu, yani Belçika'daki Türk çocukları, dilleri, dinleri, kültürleri, yaşayış tarzları, kısacası hayatları…


Bu çocuklar bizim çocuklarımız.


Benim tanıdığım o kadar çok Feyyaz var ki...
Onlar Türk asıllı birer Belçikalı ama çoğunun ne Türkçesi var ne de doğru dürüst  Fransızcası.
Yazık ki ne de dinlerini, ne de kültürlerini biliyorlar tam olarak..


***
Programa katılan Feyyaz, içlerinde yine iyi niyetli ve yetenekli olanlardan.


Çocuklarımız için neler yapıyoruz?


Bu konuda ise sadece aileleri suçlamak hem haddimize değil, hem de çözüm değil.


Çünkü bir Avrupa ülkesine gelip zaten pek çok zorluğa katlanmak zorunda kalmış, kendileri eğitim alma şansı bulamamış aileler çocuklarına ne verebilir ki?


En büyük derdi ekmek parası olan ve bazı imkanları olmayan bir insan eğitime, kültüre, sanata ne kadar zaman ayırabilir, ne kadar değer verebilir ?
Peki ekmek parası derdi olmayan, maddi durumu yerinde ve kültürlü insanlara ne demeli? Onlar kendilerini nasil geliştirmekte acaba ?


Sadece kendini geliştirmek yeterli mi ki insanın, topluma bir fayda sağlamadıktan sonra.  Bence hayır…


***


Eğer ülkenin sivil toplum kuruluşlarında yer alıyorsak, basında etkili olabiliyorsak, siyaset yapabiliyorsak bazı konularda ağırlığımızı da koymamız gerekiyor bana göre. 


Örneğin haftaya Gent'te üniversitede yapılacak olan «Türkçe Konuşuyorum» adlı programda hem tüm emeği geçenleri hem de katılacak olanları şimdiden kutluyorum.


Lütfen bizi biz yapan değerleri unutmayalım, benliğimizi kaybetmeyelim, güzel dilimiz Türkçe'ye sahip çıkalım, birbirimize sahip cıkalım.


Karşımızdaki insan en sevmediğimiz kişi bile olsa ona ihtiyacı varsa yardım eli uzatalım. Herkesi sevmek zorunda değiliz tabii ki...


Fakat bu ufacık şeyleri bahane edip de insanları sevmeme kolaycılığının arkasına saklanmak anlamına da gelmemeli.


Sevelim, sevilelim, sevdirelim...


 


Birgül Kapaklıkaya (c)


Brüksel, 03/12/2010


birgulkapaklikaya@yahoo.com


 


 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.