Haberin yayım tarihi
2010-04-15
Haberin bulunduğu kategoriler

SUÇLU KİM ?

Tüm basında aynı haber vardı güne başlarken... Aslında ta geceden, sitelerden de okumuştum o kötü haberi. Ama olayın nasıl geliştiği hakkında detaylı bilgiyi sonradan öğrendim.
 
Üzüldüm...
 
Kaç ocak söndü birden.

Soyguncuların açısından bakarsak, onlar için sadece "zavallı" kelimesini kullanmak sanırım yanlış olmaz. Öleceğini bilseydi, aklını kullansaydı, helal lokmanın ne olduğunu bilseydi, girer miydi o kuyumcu dükkanına o iki soyguncu? Alın teri dökmeden, kolayca gelen paradan hayır mı gelir diye neden düşünmezler ki... Başkalarının haklarını, haksız yollarla gaspetmeye çalışmak , son zamanlarda öyle yaygınlaştı ki.. Farzedelim ki, hırsızlar kaçmayı başardılar, o para onlara hayır getirecek miydi?  Bugün getirse bile , yarını neden düşünmez bu insanlar?  Yine aklıma, ışığa doğru yanmak için uçuşan kelebekler geliyor...
 
Ortada bir ölü , bir yaralı bir de istemeden adam öldüren bir vatandaşımız var. Kim ister ki adam öldürmeyi durduk yere? Ekmek parası için ter dökerken , insanımızın düştüğü bu durum, elbetteki hepimizin içini acıtıyor. Bela , sizi gelip hiç istemediğiniz yerde buluyor.
 
İnsan düşünmeden geçemiyor. Suç, hırsızlarda mı , onlara ateş edip vuranda mı yoksa olayları bu duruma getiren sistem de mi?
 
Bizlerin hiç mi suçu yok?  Neden özellikle yabancı kökenliler yani bizler çıkıyoruz ortaya her defasında bu tür olaylarda?  Basın yine manşetlere taşıdı olayı ve aktörleri yine bizler. Bizlere yine bir çok yakıştırmalar , bir çok damgalar vuracaklar. Irkçı partiler için bir bulunmaz fırsat daha. Tabi ki bu, onların çok işine gelen bir durum. Ülke sorunları, işsizlik, sosyal bunalım ve bir çok gündem bu vesileyle gündemden düşürülüyor. Asıl sorulması gereken soru şu aslında : Neden insanlar bu hale geldi, neden insanlar bunalımda? Bu cümleyi yersiz bulanlar lütfen istatistiklere baksınlar.
 
Olayı duyduğumdan beri, içimde bir burukluk, bir üzüntü, bir tatsızlık var. Ama hiçbir zaman o olayın içine karışanların aileleri kadar olamaz. Boşuna dememişler "ateş düştüğü yeri yakar" diye.. O ateş bizlerin evine de düşebilirdi... Olayı duyduğumda ilk aklıma gelen şeylerden birisi de, "biz de orada olabilirdik, kurşunun birisi bizlere de isabet edebilirdi, bizim başımıza da gelebilirdi bu..."
 
Artık bir şeyler yapmanın zamanı geldi de geçiyor bile...
 
Bu konuya nasıl duyarsız kalabiliriz ki? Sivil toplum örgütleri, basın, siyasetçiler,
dernekler, din adamları ve toplumda söz sahibi olan herkes bu konuya etl atmak zorunda diye düşünüyorum. Herkes artık elini taşın altına koymalı. Bu sorun hepimizin. Bu tür olayların insanımıza, ailelere dolayısıyla topluma verdiği zararları masaya yatırmamız için başka olayları mı bekleyeceğiz?
 
Anneler ağlamasın, eşler dul, çocuklar yetim kalmasın...
 
İnsanoğlu ektiğini biçtiğine göre, tarlalara ne ektiğimize bir bakalım lütfen. Bütün tarlalara, kötülük ve kıskançlık yerine, iyilik ve sevgi tohumları eksek, hasat zamanı "mutluluk ve huzur" bulmamamız mümkün mü...

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.