Haberin yayım tarihi
2007-03-24
Haberin bulunduğu kategoriler

Ali Çağlar:Başarılı bir Politikacı profili...

Belçika'da yaşayan Türkler çifte tabiyet almaya başladıktan sonra siyasi alanda yeşermeye başlayan ve önemli noktalara gelen genç temsilcilerimiz bugün için bakan, milletvekili, senatör, encümen ve meclis üyesi gibi bir çok başarılı örneğiyle Belçika'daki hayatımızı renklendirmeye devam ediyor.,
 
Siyaset alanında başarılı örneklerden biride Genk Belediyesinin ilk Türk kökenli Encümeni olan Ali Çağlar'dır. Öncelikle Genk şehrinde gerek kültürel faaliyetleri ve siyaset alanında bugüne kadar yaptığı başarılı çalışmalarından dolayı kendisini kutlarız.
 
Genk Belediyesi Encümeni Ali Çağlar'ı makamında ziyaret ettik ve kendisine tek kelimelik sorular sorduk. Bu şekilde kendisini ve çalışmalarını vatandaşlarımıza sunmaya çalıştık.
 
İşte reportajımız.....




Ali Çağlar.....
 
1972 yılında Genk şehrinde doğdum. Babam 1971 yılında Almanya'ya bekar bir maden işçisi olarak gelmişti. Annem ile babam Belçika'da tanışarak evlendiler. Annem Bartın, babam ise Kütahya kökenli. Biz iki erkek, bir kız üç kardeşiz. Ben en büyükleriyim.

1988 yılında evlendim. Eşim Nuray Bağcı ile mutlu bir evliliğimiz var. Bir kız(Açelya-8 yaşında), bir erkek(Berkay-2,5 yaşında) iki çocuğumuz var. 
 
Gurbette yaşamak kolay şey değil. Biz de diğer Türk kökenli aileler gibi bir çok zor dönemler yaşadık. Babam 1987 yılında emekli olduğu zaman çok sevinmiştik. Artık vatanımızda yaşamaya devam etmeyi düşünmüştük. O zamanlar emekli olanlarda kesin dönüş arzusu vardı. Fakat zamanla önceden tahmin edemediğiniz bir çok sorunla karşılaşıyorsunuz. Uzun zaman Avrupa'da yaşayan insanlar kesin dönüş yapınca herşeyden önce önemli bir uyum sorunu yaşıyorlar. Ayrıca bizler her ne kadar Türk olsak da, zamanla Türkiyeli olmadığımız ortaya çıkıyor. Anavatanımız Türkiye olsa da, bir dönem sonra evimizin artık Genk olduğunu farkettik. Böylece tekrar Belçika'ya geldik. Bizim yaşadıklarımızın benzerini bir çok diğer aileler de yaşadılar. Emekli olduktan sonra dönüş yapanların önemli bir bölümü tekrar buıraya geldiler. Sadece bir şekilde Türkiye'ye uyum sağlayabilenler orada kalabildiler.
 
Ben ilk okulu burada okumuştum. Daha sonra Türkiye'ye dönerek orta eğitimin bir bölümünü orada tamamladım. Toplam 4 yıl Türkiye'de okudum. Sonra bir şekilde tekrar Belçika'ya geldik. Türkiye'de eğitim şartları oldukça zordu. Avrupa'da ise eğitimin çok yönlü avantajları vardı. Bundan dolayı tercihimi Belçika'dan yana kullandım. Eğitimimin geri kalanını tamamen Belçika'da tamamladım. Electro-Mekanik mühendisliğini bitirdikten sonra uzun zaman teknik dersleri öğretmeni olarak görev yaptım.
 
Siyaset.....
 
Bazı arkadaşların tavsiyesi üzerine okul aile birliğinin üyesi olmuştum. Okul Aile Birliğine gittiğim ilk gün orada bir toplantı vardı. Bir arkadaşın tavsiyesi üzerine ben de yönetim kuruluna girdim. Burada eğitimden sorumlu yönetici olmuştum.
 
Bu şekilde başladığım çalışmalar süresince Genk belediyesi ile bir çok görüşmelerimiz olmuştu. 2000 yılında Genk belediye başkanımız Jef Gabriels'in teklifi üzerine siyasete girmeye karar verdim. Bu teklif sonrası arkadaşlarımla yaptığım görüşmelerde siyasi alanda da aktif olmamız gerektiği ortaya çıkmıştı.
 
2000 yılında Genk belediye meclisine aday oldum ve 1653 tercih oyu alarak seçildim. Genk belediye meclisine seçilen ilk Türk , ilk Müslüman kökenli biri olarak göreve başladım. 2000 yılındaki seçimlerde aldığımız tercih oyu yeni aday olmuş birisi için epey yüksekti. 6 yıl boyunca Genk belediyesinde görev yaptım. 2003 yılında ise yine bir Genkli olan CD&V parti genel başkanı Jo Vandeurzen(o dönem genel sekreter di) nün teklifi üzerine Senatoya aday oldum. Bu seçimlerde de büyük bir başarı göstermiştik. Toplam 22 bin civarında tercih oyu almayı başarmıştık. Fakat partimizin aynı oranda başarılı olamamasından dolayı aldığım tercihli oylar seçilmem için yeterli gelmedi.
 
Siyasi çalışmalarımız gerek yerel, gerekse ulusal alanda devam etti. 2006 yılında yapılan yerel seçimlerde tekrar aday oldum. Bu sefer tercihli oy oranımızı ikiye katlamıştık. Bu sefer bir önceki seçimlerde aldığımız tercihli oyları 1653'den 3293'e çıkarmayı başarmıştık. Aldığımız bu oy oranı ve son 6 yıl içersinde yapmış olduğumuz siyasi çalışmalar ve edindiğimiz tecrübeler ışığında Genk belediyesinin ilk Türk kökenli Encümeni olarak görev üstlendik.
 
Encümenlik....
 
2000 yılında aldığımız oy oranının yüksekliği bizi destekleyenlerdeki beklentiyi daha da fazlalaştırmıştı. Bizlerde vatandaşlarımızdan aldığımız cesaretle parti içersinde ve belediyede daha önemli yetki ve sorumluluklar alma doğrultusunda çalışmalar yaptık. Ve nihayet 2006 yılı yapılan yerel seçimler öncesi bu konuda belediye başkanımız Jef Gabriels ve parti yönetimi ile tekrar seçilerek meclis üyesi olmam halinde Encümen olmam kararlaştırıldı. Bu doğrultuda seçimler sonucu aldığımız başarılı sonuçta göz önüne alınarak Encümen oldum.
 
Belediye yönetiminde belediye başkanının yanında bir de Encümenler Kurulu bulunuyor. Encümenlerin sembolik bir sıralaması var. Burada sadece birinci sırada bulunan encümen belediye başkanının olmadığı zamanlarda belediyeyi temsil etmesi söz konusu. Bu durum sırasıyla diğer encümenler içinde geçerli. Encümenler Kurulunda her encümenin oyu eşittir. Genk belediyesinde 8 encümen bulunuyor. Burada encümenlik konusunda asıl önemli olan şey size verilen yetki alanlarıdır.
 
Belçika'da yerel yönetimlerin çalışma düzeni çok gelişmiş durumda. Her encümen öncelikle kendi sorumluluk alanlarının patronu durumunda olduğu kadar, önemli kararlar alınacağı zaman gündemdeki tüm konuları Encümenler Kuruluna getirmek zorundadır. Bir belediyenin genel yatırımlar ve uygulamalar politikası ise belediye meclisinden onay almadan uygulamaya konulamaz.
 
Bu yönde encümenlik görevini üstlenmemiz kesinleştiği zaman sorumluluk alanları konusunda bana destek verenler belediyede önemli bir görev üstlenmem gerektiğini telkin etmeye çalıştılar. Arkadaşlarım toplumun her kesimi ile irtibat halinde olunan ve ağırlığı olan bir göreve talip olmamı istediler. Bu bilgiler, tavsiyeler ve beklentiler doğrultusunda bayındırlıktan sorumlu encümen oldum.
 
Bayındırlık konusu bana yabancı değildi. Ben electro-mekanik mühendisiyim. Yıllarca bu konuda bir eğitimci olarak görev yaptım. Aldığım görev konusunda oldukça sağlam bir alt yapım var. Ayrıca bayındırlık konusunun daha üst düzey görevler üstlenebilmek için oldukça önemli ve stratejik bir konumu var. Belediyemizin bin civarında personeli bulunuyor. Bunların 300 tanesi bayındırlık alanında çalışıyor. Bu Genk belediyesinin her 3 çalışanından birinin benim sorumlu olduğum encümenlik olan bayındırlık alanında çalışması demek. Görevimizin önemini gayet iyi biliyoruz. Sadece Allah utandırmasın diyoruz.
 
Eğitim.... 
 
Eğitimim boyunca hep başarılı bir öğrenci olmaya çaışmıştım. En büyük uğraşım sınıf birinciliğini hiç kimseye kaptırmamaktı.
 
Orta eğitime başladığımda Türkiye'de ilk yılda teşekkürname almıştım. İlk dönem dil ve diğer konularda bir uyum sürecine ihtiyacım olmuştu. Sonraki yıllar ise hep takdirname aldım. Bu konuda bir anımı vatandaşlarımla paylaşmak istiyorum. "Bir okul döneminde okul arkadaşları ile beraber bir yarış içersine girmiştik. 12 dersimiz ve toplam 120 puan almamı gerekiyordu. Ben o dönem 117 puan almıştım. Toplam 12 dersin birinde 9 puan ve müzik dersinden ise 8 puan almıştım. Herşeyi mükemmel yapmıştım. Hatta müzik dersinin teorik kısmında 10 üzerinden 10 almıştım. Fakat öğretmenimiz müzik dersinde sözlü sınav yapacağım deyince işler karıştı. Çünkü sesim diğerleri gibi o derece güzel değildi" Demek ki, bazı yetenelerde özel oluyor..
 
Kısaca eğitimi kendi hayatımda hep önemsedim. İnsan bir yere ulaşmak istiyorsa herşeyden önce eğitime çok önem vermelidir. Elbette eğitim herşey demek değildir. Fakat eğitimin insan hayatında başarının mihenk taşı olduğunuda kimse unutmasın.
 
Belçika'da yaşayan Türk gençlerinin eğitimlerinde yeterli başarı göstermemeleri, onların ilerki hayatlarında sorunlar yaşamasına sebep oluyor. Türk gençlerinin eğitimde yaşadıkları sorunlar çözülür ve diğer gençlerle eşit hale getirililerse, ırkçılık, işsizlik, ayrımcılık gibi diğer alanlarda bir çok sorun kendiliğinden çözülecektir.
 
Avrupanın geleceği bilgi ve teknolojide yatıyor. Bu duruma ayak uydurmanın tek yolu iyi bir eğitimden geçiyor. İyi bir diploması olan bir genç gelecekte kolay iş bulabilecektir. Fakat bir şeklide eğitimden erken kopanların hayatı ise ilerki yıllarda daha da zorlaşacaktır.
 
Bugün için basit bir işte bile bazı temel teknolojik bilgiye ihtiyaç vardır. Hatta günlük hayatımız bile artık teknoloji ile doludur. Bir banka kartı ile ödeme yapmak, bir park ücreti ödemek bile bazı temel teknoloji bilgisi gerektiriyor. Artık hayatımızın her safhası teknoloji ile iç içe girmiş durumdayız. Avrupa'nın asıl üstünlüğüde burada yatıyor.
 
Bu yönde Türk gençlerine yapacağımız en önemli çağrı iyi bir diploma için ellerinden geleni yapmalarıdır. Artık maden işçiliği yok. Kazma kürekle çalışanlara pek ihtiyaç yok. Türk gençleri bunu hiç bir zaman unutmasınlar..
 
Gençlik...
 
Gençliğin bugün için bir çok sıkıntıları bulunuyor. Bilhassa Genk gibi şehirlerde gençler çok farklı, çok kültürlü bir toplum içersinde yaşamak zorundalar. Kendi kültürünü, benliğini kaybetmeden, başka kültürlerle birlikte yaşamak elbette kolay değil.
 
Gençler herşeyden önce kendi ana dilini çok iyi öğrenmelidirler. Gençler bunun yanında yaşadıkları ülkenin dilinide çok iyi öğrenmek zorundadırlar.
 
Avrupa'da yaşayan Türk gençlerinde gözlemlediğimiz en büyük sorun "gençlerin hayata ve çalışmaya yönelik isteksizliğidir". Bunda belkide Avrupa'da olan mevcut sosyal hakların rolü bulunmaktadır. İşsizlik parası ve hastalık sigortası bir kısım gençler tarafından bir nevi meslek gibi görülebiliyor. Anne babaların imkanlarından sınırsız yararlanma da gençleri tembelliğe ve isteksizliğe itebiliyor. Türk gençleri mutlaka bu eğilimden kendilerini kurtarmalı ve gelecek için var güçleri ile mücadele etmelidirler.
 
Gençler için özgüven de çok önemlidir. Özgüveni olmayan gençlerin uyuşturucu, alkol gibi alışkanlıklara daha kolay kapıldıklarını gözlemliyoruz. Bu konuda anne babalara çok büyük görev düşüyor. Onlar çocuklarını çok küçük yaşlardan itibaren çok dikkatli ve özenle yetiştirmeleri gerekiyor.
 
Bizler artık Türkiyeli değil, Belçikalı Türkleriz. Bunun ne anlama geldiğini de çok iyi bilmeliyiz. Çocuklarımızın kendi kimliğini korurlarken Bleçika'ya da azami uyum sağlamak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Gençlerin hayata ve çevresine uyum sağlaması başkaları istediği için değil, bu durumun kendi gelecekleri için ve kendi çıkarlarına olduğu için önem arzetmektedir. Türk gençleri bu ülkeyi kendi ülkeleri gibi görmeleri ve çevreye zarar vermemeleri gerekiyor. Bazı gençlerin "Belçika'dan bana ne!.." düşüncesi içersinde olduğunu görüyoruz. Bu anlayış doğru bir yol değil. Bizler Belçika'da hep birlikte yaşıyoruz. Bu ülkenin kamu düzeni, adalet ve hukuk düzeni hepimizi ilgilendiriyor. Yaşadığınız bir ülkede sisteme ve topluma zarar vermek demek herşeyden önce kendimize zarar vermek demektir. Bunu hiç bir zaman unutmamalıyız.
 
Aile...
 
Bizim kültürümüzde aile toplumun direğidir. Son yıllarda Belçika'da yaşayan Türkler'de boşanma oranı Belçikalılar'ın boşanma oranına yaklaşmış durumda. Bu durum aile yapımızın değiştiğini gösteriyor. Önceleri Türkiye'den buraya gelinler ve damatlar getiriyorduk. Artık gençler daha çok buradan bir eş tercih ediyorlar. Hatta diğer milletlerden evlenenlerin sayısıda oldukça arttı. Elbette bu tercihlere bizim bir diyeceğimiz yok. Fakat herşeyden önce aile yapısının güçlü olması gerekiyor. Bu çocukların geleceği için çok önemli bir durum.
 
Evlilikler özgürce yapılabilmelidir. Fakat bir evliliği yapmadan önce sonuçlarını ve olabilcecekleride iyi hesap etmelidir. Bir Müslümanın başka bir dinden birisiyle evlenmesinin bir çok sıkıntıları beraberinde getirdiğini biliyoruz. Bu tür evlilikleri uzun süre korumakta zor olabiliyor. Fakat toplum geldiği noktada karma evliliklerin artacağı görülüyor. Belçika'da yaşayan Türk gençlerinin yine kendileri gibi Belçika'da doğup büyüyen bir eş seçmelerinin bir çok avanyajı olacaktır. Örneğin ben böyle bir evlilik yaptım. Bu işin ekonomik boyutuda önemli. Karı koca daha kolay iş bulma imkanınız oluyor. Çocuklarınızın yetiştirilmesinde bazı avantajlarınız oluyor. Ben şahsen bu konuda kendimi son derece şanslı buluyorum.
 
Evliliklerde "aşk ferman dinlemez" diyorlar. Buna elbette saygımız var. Fakat mantıklı evliliklerin daha uzun ömürlü yaşama şansının olduğunu da unutmamak gerekiyor. Kısaca bugün yaşadığımız şartlarda kurulacak yeni aile düzeni üzerinde çok ciddi bir şekilde düşünmek ve hayata daha bilinçli bir şekilde yaklaşmak ve yeni çekirdek aileleri de daha bilinçli kurmak zorundayız..
 
Kültür...
 
Kültür bir toplumun taşıdığı değerlerin bütünüdür. Kültürümüze iyi sahip çıkmalıyız. Kültürü sadece kendinizin yaşaması yeterli değildir. Sahip olduğumuz değerlerimizi genç nesillere de çok iyi anlatmalıyız. Örneğin dinimiz anlatırken "saygı, hoşgörü, dayanışma, yardımlaşma"nın ne olduğunu, dinimizin bu konularda ne dediğini iyi anlatmalıyız.
 
Her kültürde bazen yanlış ve mantık dışı alışkanlıklar ve gelenekler olabiliyor. Bunları da ayıklamak gerekiyor. Örneğin bir kan davası, baskı altında yapılan evlilikler, başlık parası gibi" konuların doğru bir şey olmadığını görmeliyiz.
 
Yanyana yaşayan kültürler birbirlerinden mutlaka etkileniyorlar. Belçikalılar bizim döner-kebap ürünlerimize bayılıyorlar. Bizlerde onlardan bir çok alanda yeni şeyler öğreniyoruz. Bizim hayatımızı kolaylaştıracak, faydalı şeyleri reddetmenin mantığı yok. Bu aslında birlikte yaşayan kültürler için bir zenginliktir.
 
İdeoloji...
 
Bizler Avrupa'da yaşayan Türkler olarak hangi bölgeden, hangi sınıftan, hangi mezhepten gelirsek gelelim, burada ortak bir kaderi paylaşıyoruz. İhtiyaçlarımız hemen hemen hep aynı. Burada en önemli temel nokta yaşadığımız toplumda her vatandaşın üstlendiği rolü en iyi bir şekilde yapmasıdır.
 
Çok kültürlü bir toplumda evrensel ortak değerlerin rolü çok önemlidir. Bundan dolayı bizim sahiplendiğimiz en önemli slogan "Her insan bir değerdir" olmuştur..
 
Bugün Avrupalılar bir kişiye İtalyan asıllı dediklerinde akla hemen pozitif şeyler geliyor. Bu durumun Türk ve Arap kökenliler için aynı olduğunu söylemek zor. İşte bizim için en büyük ideoloji bize yönelik negatif görüntüyü pozitif bir hale dönüştürülmesi olmalıdır. Türk toplumunun pozitif yanlarının Avrupalılar'a yeterli derecede yansıtılamaması beni oldukça üzmektedir. Benim herşeyden önce Türk kökenli bir vatandaş olarak en büyük amacım ait olduğum topluma bu yönde en büyük hizmeti vermektir. Türk denilince akla başarı ve güzellikler gelmelidir. Bunu sağlamak ise en büyük ideal, fikir, ve düşünce olamalıdır.
 
Türk toplumunun çoğunluğunun sahip olduğu değerler bilinmektedir. Ben, ailem ve arkadaşlarım bu değerleri paylaşan insanlarız. Kendi değerlerimizin yanında evrensel değerlere de saygılıyız. Aslında bu değerler insanlığın ortak eseridir. Kendinizi nasıl tanımlarsanız tanımlayın, hayatımızda evrensel değerlerin payı oldukça büyüktür. Kısaca bizim için her insan bir değerdir. İslam dininin temelinde de "Yaradılanı Yaradandan ötürü sevmek ve saygı göstermek" bulunmaktadır..
 
Dernekler...
 
Dernekler toplumsal konularda vatandaşlara hizmet etmek amacıyla kulan birliklerdir. Burada herşeyden önce söylenmesi gerekeken şey dernekler sadece kurucuları ile bir başarı göstermeleri mümkün değildir. Dernekler üyeleri ve toplumla bütünleştiği ölçüde başarılı olabilirler. Derneklerin diğer derneklerle de ortak paydalarda birleşmesi gerekiyor. Bir çok alanda verilen hizmetlerin daha etkin hale getirilmesi ancak yoğun bir işbirliği ile mümkündür.
 
Biz bu yönde Genk belediyesi sınırları içersinde faaliyet gösteren dernekleri bir çatı altında toplayarak bir çok konuda ortak faaliyetlerde bulunuyoruz. Dini, milli, kültürel, sosyal ve sportif faaliyetlerde ortak çalışmalar yaptığımız sürece birliğimizi ve beraberliğimizi daha da pekiştiriyoruz.
 
Küçük parçalara bölünerek yapılan faaliyetler topluma yanlış mesajlar veriyor. Hatta bu durum vatandaşlarda kafa karışıklıklarına sebep oluyor. Ortak faaliyetlerin getirdiği birlik havasından insanlar daha fazla özgüven ve haz duyuyorlar. Buna en güzel örnek geçtiğmiz  Ramazan ayı süresince Genk Ramazan çadırında toplumun herkesimi ile bir araya gelerek yenilen iftar yemekleri oldu..
 
Not: Örnek bir vatandaş, örnek bir politikacı olarak takdir ettiğimiz bu genç insana hayatı boyunca başarılar dileriz...
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.