Haberin yayım tarihi
2007-11-11
Haberin bulunduğu kategoriler

Atatürk'ü minnet, şükran ve saygıyla andık..

Bugün büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 69. yıldönümünü Brüksel BADD merkezinde minnet, şükran ve saygıyla andık..
 
Mustafa Kemal Atatürk 1881'de Selanik'te doğdu. 1893'de Askeri Rüştiye'ye girdi. 1905'de Harp Akademisi'ni Yüzbaşı olarak bitirdi. Ve bu genç Yüzbaşı aynı yıl Şam'a 5. Ordu'nun 30. Süvari Alayı'nda staj yapmak için atandı.
 
Mustafa Kemal Atatürk 24 yaşında başladığı kutsal görevi Türk halkı için bir çeşit varolmak savaşı dediğimiz süreçte büyük bir özveri ve fedekarlıkla yılmadan, bıkmadan yürüttü.
 
Mustafa Kemal Atatürk göreve geldiği ilk andan itibaren yıllarca cephelerde savaştı,. Mustafa Kemal Atatürk 1. dünya harbi sonucu yenik sayılarak Serv anlaşmasına imza atmak zorunda kalan Osmanlı İmparatorluğunun kalan son parçasını yeniden örgütlemek üzere 19 mayıs 1919 da Samsun'a çıktı.

Tam bağımsızlığa olan inancı ile halkı ile bütünleşen Mustafa Kemal Atatürk o büyük ülküsü için savaştı, savaştı, savaştı..

19 mayıs 1919'da Samsun'da başlayan büyük yürüyüş Anadol'unun bağrında bir kartopu gibi büyüdü. Hedef netleşmişti artık. Her şey tam bağımsızlık içindi. Mustafa Kemal, 23 nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı. Yarı çıplak, yarı aç, gururu ve bağımsızlığı için şan ve şerefle yapılan bir kurtuluş savaşı sonrası artık genç Türkiye Cumhuriyetinin sınırları belirlenmişti.
 
24 temmuz 1923 de: Lozan Antlaşması'nın imzalandı..Bir kaç ay sonra 29 ekim 1923 de : Cumhuriyet'in ilan edildi.
 
1 mart 1924 de ise: Büyük Millet Meclisi'nde Halifeliği kaldırıldı ve genç devletimiz tüm hızıyla kurumlarını kurmaya ve geleceğini teminat altına alacak devrimlerini bir bir gerçekleştirmeye başladı.
 
Yetmedi elbet. Bir ömür boyu hayatı cephelerde geçmiş, bir büyük komutan aramızdan çok erken ayrılmıştı.  Günlerden Perşembe, saat 09.05, tarih 10 kasım 1938..
 
Bir emanet bırakılmıştı Türk gençliğine. Onun adı Türkiye Cumhuriyeti, sahibi Türk Milleti, güvencesi ise Türk gençliğiydi.
 
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş sürecinde rejimin dayandığı ilkeler 6 temel nokta ile özelenmişti. Bunlar Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devrimcilik, Milliyetçilik, Devletçilik olarak kayıtlara geçti.
 
Bugün Atatürk ilkeleri olarak bir bütünü ele aldığımızda 3 ana noktanın Cumhuriyetimizin temelini oluşturduğunu görmekteyiz.
 
Bunlar Tam bağımsızlık, Demokrasi ve Laikliktir.
 
Atatürk'ün Tam bağımsızlık anlayışı:
Mustafa Kemal Atatürk bir ülkenin tam bağımsız olmadan diğer alanlarda varlığını sürdürmesinin mümkün olamayacağını belirterek bağımsızlığı nasıl anlaşılması gerektiğini şu sözlerle özetlemiştir.
 
"Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.
 
Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım.
 
Atatürk'ün Demokrasi anlayışı:
Mustafa Kemal Atatürk bir ülkenin geleceği için halkın iradesinin önemini çok iyi kavrayan büyük lider bu konudaki görüşleri ise şu sözlerde gizlidir.
 
"Türk Milleti'nin yaradılışına ve karakterine uygun idare, cumhuriyet idaresidir. Bu günkü Hükümetimiz doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilatı ve hükümetidir ki, onun adı cumhuriyettir. Artık hükümet ve millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Yönetim halk, halk yönetim demektir."
 
"Demokrasi prensibi, egemenliği kullanan araç ne olursa olsun, esas olarak milletin egemenliğine sahip olmasını ve sahip kalmasını gerektirir. Bizim bildiğimiz demokrasi siyasaldır. Onun hedefi, milletin idare edenler üzerindeki kontrolü sayesinde siyasal özgürlük sağlamaktır."  
 
Kısaca Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.
 
Atatürk'ün Laiklik anlayışı:
Günümde yozlaştırılmaya, yok edilmeye çalışılan laiklik anlayışının önemini Mustafa Kemal Atatürk şu cümlelerle bizlere aktarmıştır.
 
Türkiye Cumhuriyetinde, her yetişkin dinini seçmekte hür olduğu gibi, belirli bir dinin merasimi de serbesttir. Yani, ibadet hürriyeti vardır. Tabiatiyle ibadetler, güvenlik ve genel adaba aykırı olamaz; siyasi gösteri şeklinde de yapılamaz. Geçmişte çok görülmüş olan bu gibi durumlara artık Türkiye Cumhuriyeti asla katlanamaz.
 
Bir de, Türkiye Cumhuriyeti dahilinde, tüm tekkeler ve zaviyeler ve türbeler kanunla kapatılmıştır. Tarikatlar kaldırılmıştır. Şeyhlik, dervişlik, çelebilik, halifelik, falcılık, büyücülük, türbedarlık vesaire yasaktır. Çünkü bunlar gericiliğin kaynakları ve cehaletin damgalarıdır. Türk milleti, böyle müesseselere ve onların mensuplarına katlanamazdı ve katlanmadı.
 
Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir.
 
Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz.
 
Yukarıda açıklamaya çalıştığım bu tablo içersinde bugünün Türkiye'sine bakılacak olursa Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya koyduğu temel prensiplerin tam olarak işlediğini söylemememiz oldukça zor gözükmektedir.
 
Bugün tam bağımsızlığımızı iktidara gelen bazı siyasilerimiz tartışmalı hale getirmişlerdir. Demokrasimiz çeşitli araçlar kullanılarak oluşturulan baskılarla gerçek anlamda işlemez hale getirilmiştir. Laiklik ise gün geçtikçe yobaz din fanatiklerinin elinde sessiz ve derinden yozlaştırılmaktadır.
 
Dün devlet için sakıncalı ilan edilenler bugün itibar görüyor..
Bu bağlamda bir konuda da hassasiyetimizi siz değerli konuklara aktarmak isterim. Türkiye'de sivil vatandaşlarımız ve askerlerimize yönelik hain terör örgütü tarafından yapılan saldırıları protesto etmek üzere Brüksel'de oluşturulan tertip komitesine yol verenlerin yıllarca ulusal bir çizgide gurbet elde milli heyacanı hep canlı tutmaya yönelik çalışmalarıyla halkımızın takdirini kazanmış değerli dernek, birlik ve federasyonlarımızı dışlayan anlayışın neyi hesapladığını da anlamış değiliz. Bugün bazı odaklar tarafından ön plana çıkarılan tabansız, içi boş oluşumların geçmişte hangi çizgide olduklarını da unutmuş değiliz.
 
Dün devlet tarafından "Ben Türküm diyemedikleri için, şeriatçı teokratik bir rejim çağrıştıran sloganlar ve söylemleri dile getirdikleri için, bölücü rejim düşmanı fraksiyonlarla işbirliği içinde oldukları için, sakıncalı görülenlere bugün itibar gören elitler muamelesi yapıldığını görmekten büyük üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim.. Kısaca bu anlayışı kınadığımızı da herkesin bilmesini isterim.
 
Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'ni gençlere emanet etmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk büyük bir bağımsızlık mücadelesi verilerek kurulan genç Türkiye Cumhuriyetinin belirlenen ilkeler ışığında ilelebet yaşatmak üzere gençlere emanet etmiştir.
 
Ulu önder Atatürk bu vasiyetini şu sözlerle aktarmaktadır..
 
"Gençler,
Cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile, insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız.

Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz.
 
Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk'ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! .. Bu belli. Fakat zekânı unut! .. Daima çalışkan ol"...

 
Tarihin en önemli dehalarından biri olan Atatürk, milli ve manevi değerlerine bağlı, dürüst, vicdanlı, akılcı, ileri görüşlü, cesur, mert, mütevazı, adil, gerçek bir Türk milliyetçisiydi. Atatürk vatan ve millet sevgisini öncelikli tutan, medeni toplumlar seviyesine ulaşmayı hedefleyen, aynı zamanda da bu toplumları taklit etmekten kaçınan, kendi kültürümüze ve tarihimize sahip çıkmamız gerektiğini vurgulayan, birleştirici ve bütünleştirici bir hayat görüşüne sahipti. Atatürk, Cumhuriyeti emanet ettiği gençlerin de hem kendisinin sahip olduğu özellikleri taşımalarını, hem de hedeflediği gençliğin sahip olması gereken karakteri tam anlamı ile kavrayıp uygulamaya geçirmelerini amaçlamıştı.
 
Günümüz gençliğinin hayati sorunlarının başında Atatürk'ü gereği gibi tanımamak, milli ve manevi değerlerimizden uzaklaşmak ve millet olma bilincini göz ardı etmek gelmektedir. Atatürkçülüğü kendi çarpık ideolojilerine kılıf olarak kullanmak ve bu şekilde gençleri doğru yoldan uzaklaştırmak isteyen çevrelerin sarf ettikleri çaba göz önünde bulundurulursa, gençliğin Atatürk'ü ve Atatürk'ün kendileri için belirlemiş olduğu ideali doğru kavramalarının ne kadar acil bir ihtiyaç olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
 
Unutulmamalıdır ki Türkiye'nin geleceği, Mustafa Kemal Atatürk'ün hepimize vasiyet etmiş olduğu gibi, vicdanlı, sağduyulu, güzel ahlaklı, çağdaş, ilerici, vatansever, kişilikli bir neslin yetiştirilmesine ve bu neslin azmine, şevkine ve çalışmalarına bağlıdır.
 
Türk gençliği ve Türk milleti  Atatürk'ün çizdiği yolda bağımsızlığından taviz vermeden yeni bir Türk medeniyeti yaratmak için üzerine düşen görevi dün olduğu gibi bugünde sarsılmaz inancıyla yerine getirmelidir..
 
Türk gençliğine olan inancımızla bugün daha gür bir sesle diyoruz ki:
 
Türk Vatansız olmaz.
Türk Bayraksız olmaz.
Türk Hürriyetsiz olmaz.
 
Ne mutlu Türküm  diyene ve Türklüğü ile gurur duyabilene.
                 
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.