Haberin yayım tarihi
2016-06-17
Haberin bulunduğu kategoriler

ATEŞGAH TAPINAĞI.

Hüseyin Dönmez Yazdı..

Azerbaycan veya resmî adıyla Azerbaycan Cumhuriyeti Batı Asya ile Doğu Avrupa`nın kesişim noktası olan Kafkasya`da yer alan ülkedir. Güney Kafkasya`nın en büyük yüzölçümüne sahip ülkesi olan Azerbaycan`ın doğusunda Hazar Denizi, kuzeyinde Rusya, kuzeybatısında Gürcistan, batısında Ermenistan ve güneyinde İran ile komşudur. Kendisine bağlı olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti`nin ise kuzey ve doğusu Ermenistan ile, güneyi ve batısı İran ile çevrilmiştir, Türkiye ile de 17 km`lik sınırı bulunuyor.

Azerbaycan, zengin kültürel mirasa sahiptir. Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler arasında opera, tiyatro gibi sahne sanatlarını barındıran ilk ülke olma özelliğini taşıyor.

Azerbaycan Anayasası`nda resmî din yoktur ve ülkedeki tüm ana siyasi güçler laik milliyetçidir ancak halkın çoğunluğu ve bazı muhalefet güçleri Şiilik inancına sahip.

Azerbaycan diğer Doğu Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri ile karşılaştırıldığında Azerbaycan, sosyal ve ekonomik gelişme ile okuryazarlık oranında yüksek düzeylere ulaşmış durumda.

ATEŞGAHI ZİYARET ETTİK.

Azerbaycan’da geçirdiğimiz bir haftalık ziyaret süresince ziyaret ettiğimiz önemli mekanlardan biriside Surakhan kasabasındaki Ateşgah Tapınağı oldu. Bugüne kadar genelde aryan halkların inancı olarak bilinen Zerdüşlük ile ilgili önemli bir ibadet merkezi olarak bilinen bu tapınağı Belçika Azerbaycan Dostluk Derneği Başkanı Ayhan Demirci, Belçika Aydın Haber İmtiyaz Sahibi Celil Gündoğdu, Gent Türk Ocağı Eski Başkanı Recep Tuncer Sarı ve mihmandarımız İlgar İlkin ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bu ziyarette şaşırtıcı bir manzara ile karşılaştığımızı ifade etmeliyim.

Burada Zerdüştlük adına çok önemli bir yatırım yapılmış. Bu anlayışa bağlı veya inanan binlerce insanın rahatlıkla ziyaret edebileceği bir tapınma merkezi yaratılmış. Ateşgah olarak adlandırılan bu merkez bazı canlandırmalarla zenginleştirilmiş. Belkide, geleceğe özel olarak hazırlanmış. Kimbilir?

Ateşgah tapınağında görevli yetkililerden bilgiler almaya çalıştık. Tüm hücreleri tek tek ziyaret ettik. Belliki çok eski bir tarihin kalıntıları üzerine inşaa edilmiş bir mekan. Yakın tarih olarak kabul edilebilecek son 300 yıllık izlerin dışında eski çağlarda insanlık tarihinin geleneklerini yansıtan noktalarda var. Biraz doğudan, biraz batıdan esinlenmiş bir ibadetler zincirinin esintilerini de görmek mümkün.

KREMASYON GELENEĞİ

En dikkat çekici izleriden biri kremasyon merkezi. Kremasyon, ölen kişinin cesedinin yaklaşık olarak 900-1200 derece sıcaklıkta yakılması olayı olarak biliniyor. Kremasyon uygulaması prehistorik döneme kadar uzanıyor. Ateşgah tapınağında bulunan kremasyon havuzu bu açıdan geçmişe ışık tutan bir kalıntı. Bu havuzda insanlar öldükten sonra Bakü ve çevresinde adeta bir su kaynağı gibi yeryüzüne çıkan dünyanın en kaliteli petrolünün yarattığı dayanılmaz ateş gücü ile cesetler yok edilmiş.

Bakü Ateşgah tapınağı ile ilgili bilgi, fotoğraf ve görüntüleri okurlarımızın bilgilerine sunuyoruz.

ODLAR YURDU AZERBAYCAN.

Ateşin Azerbaycan ile yakın ilgisi var. Buraya odlar yurdu, yani ateş ülkesi deniyor.

Azeri kelimesi de ateşe tapan anlamına geliyor. İşte, Azerbaycan ve Bakü`deki çok sayıda görülmeye değer yer arasında en önemlilerinden biri de Ateşgah tapınağı.

Yaklaşık 4.000 yıl öncesi ateşperestlerin yaşadığı Bakü civarındaki Surakhanı kasabasındaki Ateşgah tapınağı Zerdüştlük için önemli bir tapınak. Bu tapınak medresevari yapıda ateşperestlerin ayinlerini, günahlardan arınmak için kendilerine işkence çektirdiklerini simgeleyen, günlük hayatlarını yansıtan mumyaları, resimleri, kabartmaları görmek mümkün.

Buraya gelen Zerdüştler, çilehane olarak adlandırılan odalarda bedenlerine eziyet vererek günahlarından arınacaklarına inanırlarmış (sönmemiş kireç üstüne yatmak ya da üstüne ağır zincirler asmak gibi), Odaların bir kısmında ateş tapınağını görecek biçimde küçük pencereler var, böylece inanlar oda içinde oturup ateşi seyrederlermiş.

Ateşgah, dünyaki 3 Mecusi tapınağından biri. Bakü’ye 30 km mesafede, Abşeron yarımadasının Surahanı kasabasının güneydoğu kısmında yer alır. "Ateşgah" sözcüğü ateş mabedi anlamına gelir. 16-18. yüzyılda doğal gazın çıktığı, bir zamanlar ebedi sönmez ateşlerin yandığına inanılan bir ateş mabedidir. Mabedin en erken yapısı olan ahır 1713 yılına aittir. Merkezi secdegahı ise 1810 yılında tacir Kançanagaran tarafından yaptırılmıştır.

Ateşgah, yapısına göre şehir hanlarına benzemektedir. Medya döneminden itibaren Azerbaycan’da yayılmış olan ateş tapınakları geleneklerini yansıtmaktadır. Fakat bazı Hint mabetlerinin özelliklerini de barındırmaktadır. Mabedin ortasında devamlı yanan bir ateş vardır. Söylentiye göre bu eskiden doğal bir ateştir, şimdi ise doğal gaz verilerek yakılmaktadır. Ateşgah’ta yanan ateş etrafında küçük odalar bulunmaktadır. Bu odaların yine küçük birer penceresi ateşi görmektedir. Eskiden hac için buraya gelen Zerdüştler bu odalarda konaklar, pencereden sürekli ateşi izler ve kendilerine çeşitli işkenceler yaparak ibadetlerini gerçekleştirirlermiş.

21 Mart Nevruz günü ziyaretçi akınına uğrayan Ateşgah’ta Zerdüşt dinine inananlar, geçmiş dönemde çilehane olarak kullanılan şimdi müzeye çevrilmiş odaları ziyaret ederler. Her odanın giriş kapısının üzerinde de Sanskritçe yazılı kitabeler asılmıştır. Bu kitabeler Azerbaycan Türkçesine çevrilmemiş, sadece bir kitabenin altına Farsça tercümesi yazılmıştır. 7. yüzyıla kadar Mecusilerin tapınağı olarak kullanılan Ateşgah, o dönemlerde buradan geçen kervanların konaklama yeri idi. Mecusilere göre çok mukaddes olan Ateşgah 7 asırda Azerilerin İslam’ı kabul etmesiyle önemini yitirdi ancak 19. Yüzyıla kadar bir kahin burada hizmet etmeye devam etti.

Azerbaycan`ın adını bu ateşlerden aldığı söylenir. Buna göre Azerbaycan "odlar yurdu" anlamına gelmektedir. Azerbaycan, İslamiyeti kabul edince Zerdüştler burdan Hindistana göçmüş, bir kısmı da başka ülkelere dağılmıştır. Bugün bile Hindistan`dan mabede ziyarete gelenler olur. Ateş hala Azerbaycan’da önem taşımaktadır.

ZERDÜŞTLÜK.

Zerdüştlük, Dünya`nın eski tek tanrılı dinlerinden biridir.

Bazı batılı bilim insanları Zerdüştlüğü dualist bir din olarak tanımlarlar. Bu dine inananlar beden öldükten sonra dirilip Ahura Mazda`nın huzuruna çıkacağına ve orada sorgulanacaklarına inanırlar. Yaklaşık 3.500 yıl önce Zerdüşt tarafından İran`da kurulmuştur. MÖ 600 ve MS 650 yılları arası Pers İmparatorluğu`nun resmî dini olmuştur. Günümüzde Zerdüştlüğe Dünya çapında inananların sayısının 190.000`den az olduğu tahmin edilmektedir.

İYİLİK VE KÖTÜLÜĞÜN SAVAŞI.

Zerdüştlük, Budizm gibi felsefi yönü de ön plana çıkan inançlar arasında yer alır. Zerdüştlüğün temelinde iyilik ve kötülüğün savaşı yatar. Zerdüşt, yeryüzündeki kavganın tanrının ruhu Spenta Mainyu ile şeytanın ruhu arasında olduğuna inanırdı ve her inananın iyilik için savaşması gerekirdi. Zerdüştlükteki şeytan inancı ile batı dinlerindeki melek anlayışı arasında benzerlikler vardır. Zerdüştlük inancında Tanrı kabul edilen Ahura Mazda “Aklın Efendisi” ile sembolize edilir, Ehriman ise kötülüğün güçlerini temsil eder ve iyilik-kötülük mücadelesi bu noktada başlar.

Geleneksel olarak Zerdüştiler yeryüzünün insan kalıntılarıyla bozulmaması gerektiğine inanırlar. Bu yüzden ölülerin cesetlerini defnetmek yerine üstü açık kulelerin çatılarında akbabalara ve doğal etkenlere karşı korumasız bir şekilde bırakırlar.

TANRI AHURA MAZDA, PEYGAMBER ESPANTAMAN.

Bu inancın tanrısı Ahura Mazda`dır. Zerdüşt Espantaman, bu dinin peygamberidir.

Doğal elementleri kutsal sayarlar ve bu elementler (su, toprak, hava, ateş) kirletilmekten korunur. Bununla ilişkili olarak ateşe, aydınlığa veya Güneş`e bakılarak ibadet edilir. Bu inanç Zerdüşt Espenteman tarafından getirilmiştir.

MAZDEİZM.

Zerdüştlük, İslamiyet`in İran`da yayılmasına kadar genişlemeye devam etmiştir. Zerdüştiler MS 600 civarında Müslümanların Pers topraklarını ele geçirmesinden sonra İslamiyete geçmiş ve geriye az sayıda zerdüşti kalmıştır.

Zerdüşt dininin yaratıcısı olan üç peygamberden bahsedilir; I. Zerdüşt yaklaşık olarak MÖ 3000 yıllarında yaşayan Mahabat, II. Zerdüşt yaklaşık olarak MÖ 2040 yıllarında yaşayan Haşeng (bunun İbrahim olduğu da söylenir), III. Zerdüşt ise MÖ 660 yaşayan Zerdüşt`ün kendisidir.

III. Zerdüşt bilge, ileri bir düşünce adamı ve filozof olarak tanımlanır. Zerdüştlük esas olarak III. Zerdüşt tarafından sistemleştirilerek yaygınlaştırılmıştır. Zerdüşt`ün kurduğu dinin adına Mazdeizm denilir. Zerdüşt Mazdeizm`le tek tanrıcılığa yönelirken, çok tanrılığı aşar ve tanrıyı egemenlerden alarak, insanlığın özlemleriyle birleştiren bir güce dönüştürür. Zerdüşt tanrının kötülükleri affetmiyeceğine inanır ve kötülüklere karşı savaşımını bir tanrı emri olarak öne sürer.

Zerdüşt`ün filozof yönünü doğa, toplum ve insan gerçeğine ilişkin perspektiflerinde görmek mümkündür. Antik çağ Yunan filozoflarında, Zerdüşt inanışının geliştirdiği kavramların etkilerine rastlanır; MÖ 538 dönemlerinde yaşayan Theopampos, iyi- kötü mücadelesini tabiatın kendi içindeki kanunu olarak algılar.

Heraklitos doğadaki her şeyin sürekli değişim içinde olduğunu öne sürer ve hareket kuramında Zerdüşt`ün karşıtlar mücadelesi fikrinden etkilenir. Bundan yola çıkarak, Zerdüşt`ün gök, ışık, Güneş ve diğer göksel varlıkların çözümlemesini yorumlayarak fiziksel evrenin öz devinimlerini formüle eder. Zerdüşt`ün felsefi inancı Dünya`nın beş temel elementten oluştuğunu belirtir. Bunlar toprak, su, ateş, hava ve bitkidir. Zerdüşt inancının yaşandığı Mezopotamya bölgesinin hayat tarzı, coğrafi konumu ve yaşam koşulları bu tespitlerin kaynağını oluşturur.

PKK`NIN ZERDÜŞT YÜZÜ

PKK çatışmalarda ölen bazı PKK militanlarını pagan merasimi ile defnettiği biliniyor. PKK`nın, Zerdüşt yüzünün açığa çıkmasının ne anlama geldiği konusunda birçok yorumlar yapılıyor. Örgüt militanlarının düzenledikleri törenlerde ateşe nasıl taptıkları görüntülenmiş durumda.

PKK militanları Öcalan bayrağı altında ateşe secde edip, sembolik krala tapınıyor. PKK örgüte katılan gençleri, yetiştiği sosyo-kültürel yapıdan ve dini inançlarından arındırmaya çalışan örgüt, ilk önce, tiyatro ve kısa piyeslerle gençlerin zihinlerini yıkamaya başlıyor. Hazırlanan piyesler daha çok mağaralar da oynanıyor. Mağaraya kurulan bir sahnede sözde tanrı kral bulunuyor. Mabed olarak kabul edilen saray figürünün önünde bulunan kişiye tanrı kral sıfatını yükleyen militanlar, bu figür üzerinden, suratlarına yaptıkları makyajlarla, canlandırma yapıyorlar. Canlandırma yapılan piyeslerde kullanılan giysiler ve figürler, piyeslerde M.Ö çağlara yani pagan dönemine ait konuların işlendiğini gösteriyor.

İSLAM DİNİNDEN SOĞUTUP, ESKİ DİN ALTINDA BİRLEŞMEYE ÇALIŞIYORLAR.  

PKK yönetimi dini değerlere sahip örgüt mensuplarını dışlayarak, baskı altına alarak bilinçli bir şekilde  İslam dininden soğutmaya çalışıyor. PKK kamplarına katılan yeni militanlara baskı yaparak din değiştirmesi yönünde telkinde bulunuluyor.

Peki bu tercihin nasıl bir açıklaması olabilir?

Acaba Zerdüştlük propagandası PKK saflarında mücadele eden ve Ermenistan, İran, Suriye, Irak ve Türkiye gibi ülkelerden gelen aslında etnik açıdan birbirleri ile akraba olan, ancak din söz konusu olunca ayrılan Şii Farisiler, Sünni Kürtler ve Ortadox Hristiyan Ermeniler’in PKK saflarında birlikte, birarada ve aynı ülkü etrafında tutmaya çalışmanın bir yolu olarak görülebilir mi?

Acaba Azerbaycan’da özel olarak yeniden düzenlenmiş ve yurt dışından çok ilgi gören Ateşgah Tapınağı ırkçı aryan halklarının bir ortak mabedi olarak ortaya çıkabilir mi?

Bu konunun üzerinde ciddi düşünmek lazım deriz.

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.