Haberin yayım tarihi
2006-04-15
Haberin bulunduğu kategoriler

Memleketten manzaralar..

Yurt dışında yaşayan bir çok Türk Vatandaşı gibi bizlerde zaman zaman aile bireyleri ile akraba-dost ziyareti ve tatil yapmak maksadı ile bir memleket macerası yaşıyoruz.

Bu sefer ki tatilimizi biraz uzun tuttuk. Hemen hemen tam iki ay.

Bu defa gerek memlekete yolculuk, gerekse memlekette geçirdiğimiz günler esnasında gördüklerimize biraz gazeteci gözüyle bakmaya çalıştık. Bazı not ettiğimiz konuları siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istiyoruz. İlk konumuz Avrupa Birliğinin gücü ve Türk insanının hayatına etkisi hakkında.

Bilindiği gibi Avrupa Birliği'ni meydana getiren en önemli öğelerden biri, belkide en önemlisi ortak para birimi ve paranın serbest dolaşımıdır. Belçika'dan itibaren cebinizdeki para ile, gerek tam üye ülkeler , gerekse aday ülkelerde, hiç bir döviz işlemi yapmadan euro ile ödeme yapabiliyorsunuz. Buna tüm gümrük işlemleri ve otoyol ödemeleri dahil. Yol güzergahında tüm mağazalarda euro ile her türlü alış-verişi yapabilirsiniz. Buna trafik cezaları ve rüşvet (çorba parası) dahil.

Türkiye'de ise döviz büroları ve döviz işlemleri yapan kuyumcular bu gelişmelerden epey muzdarip.
İşler iyice kesat. Dolar gözden düşmüş. Varsa yoksa euro. Bir diğer çarpıcı gelişme yoğun olarak banka kartı kullanımı. Yol parası dışında beraberinizde para götürmeye gerek yok. Bir banka kartı ile her an Türkiye'nin her hangi bir bölgesinde "Bankamatik" lerden para çekebilir,. büyük mağazalarda ,benzin istasyonlarında kartla ödeme yapabilirsiniz. .Belçika-Türkiye hattında ki tüm ülkeler Avrupa-Birliği ile ekonomik alanda bir bütünlük sağlama sürecine girmişler. Buna Türkiye'de dahil. Görünen o ki bundan dönüş yok. İnsan bu tabloyu gördükten sonra A.B.D'nin Irak, Afganistan ve Kafkas'larda aldığı siyasi ve askeri pozisyonun nedenlerini daha iyi anlıyor.

Diğer konulara gelince söylenebilecek ilk şey; nasıl olurda bu kadar güzel bir ülke,böyle geri bırakılabilir. Akarsuları, ormanları, ovaları, 8400 km lik sahil şeridi ile dünyanın en güzel doğasına ve potensiyeline sahip bir ülke ; nasıl olur da,güneş yüzü görmeyen ülkelere göre daha fakir olabilir.

Elbette ki verilebilecek en basit cevap; "Beceriksiz Yöneticiler" olacaktır. Zaten yatırımlarda ve tercihlerdeki hataları görmek o kadar da zor değil. Bu konuda bir kaç örnek vermek gerekirse , herhalde önce yollardan başlamak gerekir diye düşünüyorum. İzmir-Aydın arası yapılan otoyol birçok Avrupa Ülkesinde yok. Ama gel gör ki trafik yoğunluğunun daha çok olduğu İzmir-İstanbul ve İzmir-Ankara arası perişan. Ulaşımda önemli bir noktada Samsun-Rize hattı. Yoğun bir tafik akımının olduğu bu bölgede zaman zaman bir kamyonun arkasından kilometrelerce düşük bir hızla gitmek zorunda kalıyorsunuz. Ben şahsen Karadenizde sürekli yaşayan bir vatandaş olsam; yollar yapılmadan bu bölgeye politikacı sokmam.

Önemli bir konuda deniz sahillerinin hali. Öyle görünüyor ki ülkemizde adam gibi uygulanan bir sahil rejimi yok. Hele Çanakkale-İzmir arası tüm turizme açık yerleşim bölgelerinde plaj diye bir şey yok. Neredeyse denizin üzerine evler yapılmış. Bu kadar yağmacılığa pes doğrusu.

Tarihi ve Turistik alanların işletmeciliği tam bir curcuna. Bir çoğu mafyavari usullerle işletiliyor.
Hele Denizli-Pamukkale(Hierapolis) de gördüklerimiz çok üzücü. Ziyaretçi kapasitesi 20 binden 5 bine düşmüş. Sebep ise; önce antik harabeler bölgesine yaptırılan ve daha sonra yıktırılan otel sahibi işletmeciler. Bir taraftan mağdur edilen işletmeciler çekilmiş, diğer taraftan Hierapolis'in tüm işletmeciliğini alan şirketin her türlü gayri kanuni ve gayri ahlaki uygulamalarına göz yumulmuş. Antik- havuzda sıcak suya ayak basmak 17 milyon lira. Tabi i antik-havuzda yanlızca dolar veya euro aylıkçılar var. Aylık 350 milyon asgari ücret ile yaşamak zorunda olan benim vatandaşım seyirci. Aynı görüntüyü Efes-Antik Kent gibi bir çok yerde görmek mümkün.

Bir diğer önemli konuda memleketimizdeki turizmcilik anlayaşı.Bir kısım işletmeci ve yöneticilerde hizmet götürmeden insanları söğüşleme düşüncesi var. Türkiye'nin en iyi kumuna ve plajına sahip bölgesi bana göre Sakarya Karasu plajlarıdır . Gel gör ki her taraf tam bir çöp yuvası. Durum o kadar içler acısı ki ,bir cam kırığının üzerine basmadan sahile ulaşırsanız şanslı sayılırsınız.

Bu örnekleri uzatmak mümkün. Tüm bu olumsuzluklar elbette büyük ölçüde insan faktörüne bağlı. İnsanlarımızı belli bir düzeyde eğitemediğimiz sürece bu olumsuzlukları düzeltmek mümkün görünmüyor. Bize memleket böyle görünüyor. Fakat orada yaşayan insan biraz durumu kabullenmiş ve kanıksamış. 
Bu böyle diyor.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen memleket yine de güzel.

Hele şu kadercilikten bir de vazgeçebilsek.

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.