Haberin yayım tarihi
2007-06-01
Haberin bulunduğu kategoriler

Yusuf Çınal nereye koşuyor?

Öncelikle böyle bir yazı yazmak zoruda kaldığım için okurlarımdan özür diliyorum. Aslında tam bir yıl önce çıktığımız serüvende epey bir yol katettmenin gururunu ve mutluluğunu yaşıyorum. Bu mutluluğumuzu dostlarla paylaşmaya hazırlanırken son günlerde oldukça can sıkıcı hakaret ve iftira içerikli saldırı ve eleştirilerle karşı karşıya kalmaktan da ayrıca muzdarip durumdayız.
  
Birileri  bugüne kadar yapmaya çalıştığımız güzel şeyleri dün hararetli bir şekilde överken, bugün kirletmeye çalışıyorlar.
 
Son günlerde bazı dostlarımız ve okurlarımızdan Yusuf Çınal'ın bize yönelik iftira ve karalama çabalarına neden cevap vermediğimiz soruluyor.

Öncelikle bu tür polemiklere girmemek için kendimizi zorladığımız belirtmek isterim. Aksi takdirde gazetecilik adına yapılan işin sulandırılacağını ve gazetecinin güvenirliğini kaybedeceğini biliyorum.
 
Gündem Haber sitesi olarak çok iyi bir noktada olduğumuzun da farkındayız. Kalite, seviye ve haber kaynağı olarak güvenilen bir kurum haline geldik. Bu durum şahsen benim ve arkadaşlarım için başarı ve gurur vesilesidir.
 
Son bir yıl içersinde gittikçe artan oranda çoğalan okur kitlemizde bizlere moral kaynağı oldu. Fakat sadece biri var ki, biz büyüdükçe bizi kirletmeye çalıştı. Kendisini durduramadık. Ortak dostlarımıza çoğu sefer durumu izah ederek kendisine telkinlerde bulunmalarını istedik. Fakat bir yarar getirmedi. Son bir aydır ahlak sınırlarını aşan derecede saldırıları ise artık tahammül sınırlarını aştı.
 
Yazımızın kahramanı gazeteci Yusuf Çınal.

Öncelikle bilmeyenlere küçük bir not olarak hatırlatmakta yarar var. Her ne kadar kendisi inkar etsede kendisi ile bir şekilde akraba oluruz. Aslında böyle bir şeyin ad... olmadıktan sonra anlamının olmadığını biliyorum. Yine de bilinmesinde yarar var. Bugüne kadar bize yönelik aşağılayıcı ve saldırgan tutumuna cevap vermeyişimizin en büyük sebeplerinden biri yıllarca yüz yüze baktığımız, bir sofrada yemek yediğimiz, suyunu içtiğimiz, saygı gördüğümüz aile etrafına olan saygımızdan dolayı yazacak ve söyleyecek olduğumuz şeylere hep dikkat etmemiz ve insanları gereksiz bir şekilde incitmek istemememizdir. Çünkü Yusuf Çınal'ı eleştirmek bizim için aynı zamanda günahsız diğer insanlarıda üzmek anlamına geliyordu.

Bize Yusuf Çınal'dan korkuyorsun diyenler bu durumu bir düşünsünler.
 
Yusuf Çınal'la daha çok Belçika'da arkadaşlığımız oldu. 20 yılın üzerinde yakın birlikteliğimiz oldu. Bir çok projeyi birlikte yürüttük.  Birlikte gazetecilik yaptık. Yanlışlara birlikte tavır aldık. Birlikte güldük, birlikte üzüldük. Fakat gün geldi ayrı düştük.
 
Sebebi ise şöyle..
 
Yusuf Çınal bir yıl önce bizimde büyük katkı sağladığımız Beltürk gazetesinin imtiyaz hakkını  bir işdamına satmak istedi. Kendisine böyle bir durumda bağımsız gazetecilik yapmanın zor olduğunu anlattım. Ve eğer mümkünse başka bir fomülle işbirliği olabileceğini söyledim. Şayet kararını kendisi için hayati önem taşıdığını düşünüyorsa, bize de bu yeni oluşuma katılıp katılmayacağımız konusunda bağımsız karar verme hakkı düştüğünü belirtim.
 
Kısaca olaylar bizi ayrı bir haber kaynağı yaratmaya zorladı. Bu yönde gerekli girişimleri yaptık ve 20 yıla yakın birlikteliğe son verdik.
 
Gerçek dostu bundan sonra gördük..

Dile kolay 20 yılın üstünde bir dostluk, sadece basit bir haber sitesi gündeme gelince gümledi. Tüm hatıralar, yaşanan güzel şeyler, ailece görüştüğümüz birliktelikler, herşey ama herşey bir anda yok oluverdi. Demek ki, tüm dostluğumuz bizim kendisine yaptığımz tek taraflı katkılara bağlı imiş.
 
Saldırılar başlıyor..
 
25 Mayıs 2006 tarihinde sayfalarımızı okurlarımıza açtığımız günden beri peryodik olarak, alaycı eleştiriler, küçük görme, küçük düşürme, akarlama, iftira ne ararsanız hepsi var.
 
Hep ahde vefa aradık. Acaba bir gün gelir pişman olurmu diye bekledik. Ama nafile. Bu durum olsa olsa ileri derece ruh sağlığı bozulumuş bir dostun ihtiras ve kıçkançlıklarına mağlup olması şeklinde izah edilebilir..
 
Dün yere göğe sığdıramıyordu...

 
Yusuf Çınal'ın geçmişte bizim için düzdüğü bir çok övücü yorumları haber sitelerinde ve gazetelerde bulabilirsiniz. Örneğin 19 mayıs 2005 tarihli bir yazısında.." Bu işte çok deneyimli olan ve sporun içinden gelen BTSF Başkanı Hüseyin Dönmez,yeni gençliğin karizmatik lideri konumunda. Hemen her konuda kendisini yetiştiren ve fikirlerini çekinmeden ortaya koyan Hüseyin Dönmez,Belçika Türk Sporu için büyük şanstır" diyordu.. Bu yazı bize yönelik dün yazdığı methiyelerden sadece biri..
 
Yusuf Çınal bugün için ise  Spor kulüpleri ;'kimsenin oyuncağı, cirit atacağı, cirit attıracağı' yerler değildir.. Bu çatılar altında 'Spor ahlakı, anlayışı, centilmenliği, kardeşliğinin ' yaşatılması esastır, diyerek klüplere ve başarılı spor insanlarına verdiğimiz ödülleri 'Şambaba-Teneke Kupası' şiltleri diye yorumluyor..
 
Bir insanda bu kadar tutarsız ve dengesiz bir değişiklik, bu kadar uç dönüş olur mu? Bu nasıl izah edebilirsiniz.?
 
Sonra kısa adı BTSF olan kurluşun başkanı olarak bu göreve beni itenlerin başında ise yine Yusuf Çınal geliyor. Kendileri bu görevi teklif ettiklerinde sadece kısa bir dönem için ve başka yetenekli arkadaşımız görev üstleneceği zamana kadar olması şartıyla kabul ettik. Yoksa 50 yaşından sonra Belçika'nın bir çok farklı bölgesine günlerce koşuşturacak enerjimiz zaten kalmadı.
 
İftira, yalan, tahrik, kışkırtma hepsi var..
 
Bu yıl Charleroi'da organize ettiğimiz ve oldukça başarılı bir şekilde tamamlanan Atatürk Kupası'nı da ayrıca anlamsız bir şekilde eleştirerek kirletmeye çalışması da ayrı bir facia.. Hatta hiç alakası olmayan bir şekilde oraya gelerek bizlere destek verek ortak dostlarımızı gıyabında sanki bize karşıymışlar gibi göstererek onların üzerinden kendine haklılık çıkarmaya çalışmaz mı..Ki bu dostlarımızdan Mahir Pala, Kenan Dağgün, Esma Caner, Enver Arslan ve daha niceleri bizlerle birlikte oldular. İsminden bahsettiği Ramazan Seçken bey(Hemşehrimiz) ise bu tarihte eşi ile birlikte tatilde olduğu için Charleroi'da bizimle birlikte olamadı..Hal böyleyken türlü türlü senaryolar ve yalanlarla insanların aklını karıştırmaya çalışması nasıl açıklanabilir?..

İnsaf artık.. İnsaf.. İnsan bu kadar hasis, intikam duyguları ile dolu olabilir mi? Bu nasıl bir ruh hali anlamak mümkün değil.. 
  
Yusuf Çınal'ın Atatürk Kupası'na gitmedi dediği Enver Arslan ile Charleroi'da konuştuklarımız..
 
H.D:Başkan hoşgeldin. Turnuvayı nasıl buluyorsun..
E.A: Gayet güzel. Fakat Brüksel'deki olay olmasaydı daha da iyi olurdu.. Bu işe bir son vermek gerekir. BTSF bizlerin yıllarca hizmet ettiği, hepimizin ortak emeği olan bir kurum. Bu kuruma zarar getirecek girişimler doğru değil..
H.D: Başkan haklısın. Fakat elimiz kolumuz bağlı. Bazılarını kontrol edemiyoruz. İnsanları gereksiz bir şekilde kışkırtıyorlar.
E.A:Bazı kişisel meseleleri insanlar kendi aralarında halletmelidirler. Kurumlar üzerinden kavga olmaz. Bundan kişilerden daha çok toplum zarar görür. Buna artık bir son vermek gerekiyor..
H.D: Başkan haklısın. Bu konuda önerilerinize açığım. Önemli olan Belçika'da yaşayan Türk gençlerinin birliği beraberliğidir... 

Kenan Dağgün'ün bize aktardıkları..

Kurumlar kolay oluşmuyor.. Kendi egolarını tatmin etmek düşüncesi ile kurumlar üzerinden kavga edilmez. Bazı konulara açıklık getimek, hatta Atatürk Kupası geleneğine zarar verecek girişimler konusunda ortak bir deklerasyon da yayınlamak gerekir...
  
Peki bu yıkıcılık niye? Bu kin ve öfke niye?
 
Tek sebebi var. O da eskiden Yusuf Çınal'ın sermayesiydik. Bugün artık her fırsatta poz verip kendsine haber olmuyoruz. Başka bir şey gelmiyor aklıma. Varsa siz söyleyin.
 
Yusuf Çınal sadece bizimle mi kavgalı?
 
Hayır. Şöyle bir geçmişe bakın. Acaba Belçika'da kavga etmediği adam kaldı mı? Eski Bel-Turk sitesindeki yazarlardan bir başlayın ve sayın. Burada eskiden bir şekilde beraber çalışmış bir çok insanın kendisini terk ettiğini görürsünüz. İşte size bir kaç örnek.. Yakup Yurt, Hüseyin Demirel, Mahir Pala, Mehmet Aydoğdu ve ismini bir anda hatırlayamadığım bir çok insan Yusuf Çınal'ın duruşuna ve tarzına fazla tahammül edemeyerek bir şekilde ilişkilerini askıya almış durumda..Buna biz de sonradan dahil olduk..
 
Bütün Gazeteciler hain..
 
Yusuf Çınal'ın hoşgörü ile bakmadığı bir diğer olay ise Belçika'da yeni gazetecilerin bu meslek dalında faal olmaya başlaması oldu. O na göre tüm diğer gazeteciler beceriksiz,  işten anlamaz, yeteneksiz kişiler.. Hatta zaman zaman haddini aşıp zi.., ah.., toy, gibi sözcükleride bazı genç arkadaşlarımıza yakıştırdığını biliyoruz. Bu yaklaşımı da onaylamamız mümkün değil..
 
Yusuf Çınal'ın son kavgaları..
 
Nebahat Acar ile yaşanan polemiğive Yusuf Çınal imzalı benzetmeleri  tüm Belçika okudu.. Eğer kamuoyu bu benzetmeleri normal karşılıyorsa benim hiç bir diyeceğim yok. İşte Yeni-Haber sitesinde Yusuf Çınal'ın kendisine bir çok kez önemli konularda yardımcı olmuş bir hanımefendiye yönelik son derece ayıp ve bir o kadar da can sıkıcı yazıları?

"Allo Yusuf  Cinal mı?
- Evet buyrun? Nasıl yardımcı olabilirim?
-Hay bin yaşa!  Yussuuufffffff beni de yollara düşür Yussuuuuuuuf!"

 
Akrabalık'dan önce adamlık önemli..
 
-Kardeşim şu HD'yi tanırmısın? Hala oğlu mu, dayı oğlu mu nen oluyormuş?
-Tanıdığım doğru! Peki ne var?
-Kardeşim, adam başkan, gazeteci, spiker, siyasetçi, uzman..Bize ne kaldı?
-Sizin için ne yapabilirim?
-Hiçbir şey istemiyorum.. Şu sitesindeki kelle resimlerini kaldırsın ne olur?
 
Yukarıdaki pasajları okudunuz..Öncelikle akrabalığın sevgi ve saygı olmadıktan sonra hiç bir anlamı olmadığı bir gerçektir. Fakat bugüne kadar haber sitemizde insanları aydınlatmak üzere bir çok farklı konuda bizlere görüşlerini aktaran değerli yazarlarımıza yönelik kelleler sözünü sahibine iade ediyorum...
 
Ayrıca gazetecilik dahil yaptığımız her türlü işte haddimizi biliriz. Bizi yakından tanıyanlar neyi ne kadar ve hangi platformlarda yaptığımızı da bilirler. Kimsenin işini elinden almış falan da değiliz. Bize bir konuda danışan ve yardım talebinde olan insanların her zaman yanında olmaya çalıştık ve çalışacağız da.. Hariçten gazel okuyanların hezeyanları da umurumuzda değil..
 
Trabzonlular Festivalini kirletmeye kimsenin hakkı yok..
 
Yusuf Çınal'ın bu kadar güzel bir festival sonrası nasıl onca eksik bulduğunu anlamak mümkün değil. Sanki birileri kendisine özel olarak eksik konuları aramak için menejerlik yaptı.
 
Yusuf Çınal'ın eksikler listesine göre, çadırlar yanlış kurulmuş, levhalar az konmuş, korumalar işini bilmez imiş,  tuvaletler yetersiz imiş, hamsiler yetmemiş, çok yağlıymış, protokol masası evlere şenlik imiş, konuklar hamsi yiyememiş, lahana sarması hemen bitmiş, sivil toplum örgütü temsilcileri protokol masasına oturmuş, vs..vs.. daha neler neler...
 
İnsaf kardeşimm...El insaf..
 
2. Trabzonlular Festivali aylarca süren bir hazırlık dönemi sonrası sadece bir günde yapılarak bitirildi.. Maliyet oldukça yüksek. Bu konuda görev üstlenen arkadaşlarımızın hemen hemen hepsi bir işte çalışıyor ve oldukça sınırlı bir zaman aralığında gönüllü olarak bu festivale katkı vermeye çalıştılar. Bu arkadaşlarımızın hiç biri ne polis müdürü, ne de general..
 
Kendi işini gücünü bırakarak gönüllü olarak yapılan onca uğraştan sonra insanları rencide etmenin ne anlamı var. Eksik denilen şeyleri herkesden önce zaten bu işlerin içinde olan insanlar gördüler ve not ettiler.. Ayrıca Yusuf Çınal festival alanında ne var, ne yok dolaşarak baktımı. Örneğin Karadeniz bölgesini tanıtan standa uğrayarak orada sergilediğimiz yöresel tarihi değeri olan malzemeleri, broşürleri ve tanıtım afişlerini gördü mü?
 
Fakat Yusuf Çınal herşeyi görmüş, tespit etmiş fakat bir şeyi maalesef göremedi...Onu da ben anlatayım da biraz tedbirli olsun..
 
Festivale insanlar yavaş yavaş gelmeye başladıkları bir anda 2 genç yanıma doğru gelerek Yusuf Çınal'ı sordular..Niçin dedik..Kendisi ile işimiz var dediler..2 kişi yanımızda , 3 kişide arabada..Anladık ki niyetleri kötü.. Kendilerine bu festivalin bizim için çok önemli olduğunu ve Yusuf Çınal'ın buraya gelmiyeceğini söyledik..Tam bu sırada Yusuf Çınal'ın bir arkadaşı yanlız bir şekilde alana gelince gençlere "İşte bakın arkadaşını göndermiş, kendisi gelmemiş" dedik..Bir kaç saat sonra Yusuf Çınal alana gelince festival bitene kadar tedirginliğimiz devam etti.. Allah'tan bu gençler ikna olmuşlar ve festival alnından uzaklaşmışlar.
 
Peki tüm bunları niye yazdım...Bilemiyorum.. Belki bir uyarı... Belki uzun zamandır bizde oluşan birikim...Belkide Yusuf Çınal'ın durumuna gerçekten üzülüyorum...
 
Bu yazıyı yazmak zorunda kaldığım için okurlarımdan defalarca özür diliyorum... Çünkü insanlar için yapılacak o kadar güzel şeyler varken bu tür hiç bir faydası olmayan ve ceviz kabuğu doldurmayacak polemiklerle uğraşmayı ayıp buluyorum..
 
 
 
 
 
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.