İzzet Dönmez Yazdı.

Dün özel olarak Coşkun Kilit`e "geçmiş olsun`a" gittim.

Coşkun`u Akyazılılar tanırda, başkaları tanımaz.

"Coşkun Kilit, Fetö`den gözaltına alındı" haberini duyunca, beni bir gülme krizi tuttu.

Bir türlü sakinleşemiyorum.

Gül Allah gül.

Hanımın tepesi attı.

"Yahu çık dışarı, dışarıda gül" dedi.

Dışarı çıktım ama gülme krizim devam ediyor.

Coşkun`un dünya ile, hayat ile bağı bile pamuk ipliğine bağlı.

Ama hakkındaki iddia müthiş, "Silahlı Kuvvetler başimamı Adil Öksüz`ü saklamak".

Hem de nerede?

Bundan 5-6 yıl önce ağabeyi tarafından öldürülen kırtasiyeci Erol Yıldız`ın evinde.

Coşkun, Erol Yıldız`a ait kırtasiye dükkanında boğaz tokluğuna çalışan bir garip kul.

Coşkun`un ne cami ile, ne cemaatle, ne örgütle zerre misali ilişkisi olmaz.

Onun işi bağlama ile, gitarla, darbuka ile.

Coşkun dünya`ya kemane çalmış bir abdal (aptal değil), abdal.

Coşkun`u siz dinlerken, dünya`dan uzaklaşır, uzaylarda yaşamaya başlarsınız.

Akyazı`nın 80 bini aşkın nüfusu var.

Sorsanız her Akyazılıya,  Fetö ile burada işi olmayacak 10 kişi say deseniz, herkes ilk 1`e Coşkun`u koyar.

Herhalde birileri "gırgır olsun" diye, Coşkun`u ihbar etmiş.

Coşkun, savcı`nın huzuruna çıkınca, malum üslubu ile başlamış konuşmaya.

Demişki "Herşeyden önce ben Fadime halayım, şimdi benim ifademi alıyorsunuz,

Yazık bu kağıda kaleme, Yazık sizin harcadığınız zamana".

Savcı hemen vaziyeti çakozlamış.

Coşkun`a "Hemen çık dışarı" demiş.

Aslında sayın savcıya düşen görev, Coşkun`u ihbar edeni yakalayıp, huzura almaktır.

Bu iş çocuk oyuncağı değil.