Haberin yayım tarihi
2016-11-10
Haberin bulunduğu kategoriler

HUKUK, HUKUK, HUKUK.

İzzet Dönmez Yazdı.

Son zamanlarda dillere pelesenk oldu.

"Hukuk herkese lazımdır".

Hukukun, kime ne zaman, ne kadar çok lazım olacağı hiç belli olmaz.

Hukukun, herkese bir gün çok lazım olacağı gün gelebilir.

Türkiye, Hukuk Devleti olma yolunda her daim mehter takımı gibi hareket etmiştir.

Bir geri, iki ileri, bazen de iki geri, bir ileri.

2007 yılından itibaren hep, iki geri, bir ileri gitmeye başlamıştır.

2007 yılında Anayasa Mahkemesi`nin TBMM`nin toplantı nisabı için verdiği 367 kararı, müthiş bir hukuk ayıbı ve ihlalidir.

Daha sonra Ak Parti için açılan "Laikliğe aykırı eylemlerin odağı olma" davası, hukuk ayıbının zirvesidir.

Hukuk ayıbı bunlarla sınırlı kalmadı.

Ergenekon, Balyoz, Ayışığı, Sarıkız gibi davalarda da hukuk cinayetleri işlenmiştir.

Hepimiz gördük ki; Mahkemelerde, sanıkların lehine olan delillere zerre kadar itibar edilmemiştir.

Elde edilen delillerin hepsi çürüktür.

Yargılamaların, adaletin tecellisi için değil, yargılananların yerine, kendi kadrolarının işbaşına getirilmesi için yapıldığı anlaşıldı.

O yargılamayı yapan hakim ve savcıların, daha sonra valizlerini kaptığı gibi yurt dışına kaçmaları, kötü niyetin apaçık delilidir.

Bu yazıyı niçin kaleme alıyorum?

Şunun için.

Hükümet, yeni bir kararname ile darbeci general ve subayların OYAK tazminatlarına el koyacakmış.

Bu paraları, darbe gecesi şehit olanların ailelerine ve gazilere aktaracakmış.

Bu karara katılmak mümkün değildir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, eğer bir Hukuk Devleti ise, burada çöl kanunları geçerli olamaz.

Bu ülkede kısas hükümleri uygulanamaz.

Bu ülke, kan davası güdemez.

15 Temmuz darbesine katılan askerler ne yapmış oldular?

Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve anayasasına karşı suç işlediler.

Onlara verilecek ceza bellidir.

Şu anda idam cezası yürürlükte olsa, idam hükmünün infazı dahi uygulanmalıdır.

Zerre miktarı tereddüt bile etmeden, idam edilemiyorsa, en ağır şekilde cezalandırılmalılar.

Burada bir sorun yok.

Devlet, bunlar yapılırken, hukukun dışına çıkamaz.

Darbeye teşebbüs eden kişilerin sosyal güvenlik sandığına yatırmış oldukları prim karşılığı, emeklilik hakları, kazanılmış haktır, geri alınamaz.

Yine o kişilerin OYAK adına maaşından kesilen paralar, kazanılmış haklarıdır.

El konulamaz.

Siz, devlet olarak, karısını, çocuğunu öldürmüş adamın emekli maaşına el koyuyor musunuz?

Malına-mülküne el koyuyor musunuz?

Ya da buna hakkınız var mı?

Devlet, eğer hukuk devleti ise "yok", o zaman OYAK tazminatlarına da devlet el koyamaz.

Peki Devlet, ne yapabilir?

OYAK tazminatlarını kuruşuna kadar öder.

Darbeye katılanlara, verdikleri zarar ve ziyan dolayısı ile tazminat davası açar.

Ondan sonra o tazminatların içinden o parayı tahsil eder.

Hukuk Devleti olmak böyle bir şeydir.

Devlet, öfkesine yenilemez.

Herkes suç işleyebilir.

Devlet, her suçlu için ayrı hukuk hükmü icad edemez.

Herkes, yürürlükteki hukuk hükümlerine göre yargılanır.

Son zamanlarda idam cezası ile ilgili süpekülasyonlar yapılıyor.

Bazı suçlar için, idam kararının geri getirilmesini bende savunuyorum.

Ancak ceza yasalarına idam hükmü konsa dahi, bu hüküm asla geri yürümez, yürüyemez.

Şu ana kadar işlenmiş hiçbir suça idam kararı verilemez.

Toplumu doğru bilgilendirmek gerekir.

Mesela, İmralı canisinin cezası kesinleşmiştir.

Yeniden yargılanamaz.

Darbeciler, idam cezası ile yargılanamaz.

Son 10 yılda inanılmaz hukuk cinayetleri işlendi.

Artık buna dur deme vakti geldi, geçiyor.

Artık hukuku onarma vaktidir.

Hukuk, siyasi öfkelere kurban edilmemelidir.

Cumhuriyet Gazetesine yapılan operasyonu da bu ölçüler, bu sınırlar içinde, dikkatle takip edeceğim.

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.