Haberin yayım tarihi
2011-02-13
Haberin bulunduğu kategoriler

14 ŞUBAT'A MEKTUP ! ! …

Siz " Sevgi " olsanız  ve  dünya'da "Sevgililer günü" olarak ilan edilen 14 şubat'a  mektup yazsanız kimbilir neler yazardınız ?

Ben "sevgi" değilim ama benim 14 şubat'a bir mektubum var.. Ve istedim ki;  o mektubu önce size okutayım. Biliyorum kiminiz 'ah keşke şunuda yazsaydın derken, kiminiz bu kadar detaya ne gerek vardı' diyecek belki. Ama, olsun, öz eleştirinizi de, dez eleştirinizi de  göze alarak , eksiğimle kusurumla 14 şubat'a bir mektup yazdım..  

Öncelikle, insanın insana sunabileceği ölümsüz hediye olan  'Sevgi'yi konuşmanın, sözün bittiği yerden konuşmak olduğunu bilerek, yazması zor bu satırlarıma, yüreğimden koparak, yüreklerinize inipte, size de  'amin' dedirteceğini  ümit ettiğim  bir Dua  ile  başlamak istiyorum;

"Ey El-Vedud ismiyle hem sonsuzca seven, hemde sevilmeyi isteyen  Rabbim! En büyük sevginin, En büyüğe olan sevgi oldugunu  unutan biz kullarına, en büyük ve en yüce olan  'Sen'i Sevmenin hazzını tattır..Ya Rabbi kaynağında senin bulunmadığın, senden uzaklaştırıp sana yaklaştırmayan sevginin geçici ve uçucu bir sevgi olduğunu bize öğret..Ve Senin için sevmenin, sevgiyi ölümsüzleştirmek olduğunuda  bize öğret.. Ölümsüz sevgiye aç olduğumuzun farkında bile olmadan, olumlu sevgilerle tıka basa doldurduğumuz  gönüllerimizi, ölümsüz sevginin adı olan Senin Sevginle  doyurup  doldur Allahımm.. (Amin)
Mektubumun satır aralarında yorulmadan tamamını okumanız ve "Sevgi" harcıyla yoğurup anlamanız ümidiyle…

Sevgili 14 subat;

Mektubuma,  Seni, Ahsen-i  Takvim (en guzel yaratilis)uzere yaratilan  insan'a,  hizmet amacli  bir zaman birimi olarak yaratip , ve o insana araliksiz  hizmette seni mudavim kilan , "el-Vedud"  olan  Allah'in adiyla basliyorum…

Ekmekle doyan, emekle buyuyen ,sevgiyle yasayan insanin, varligini  var eden Allah , onu , sevgiyle yaratmis,sevmis  ve onun tarafindanda sevilmeyi istemistir.Varlik agacinin hem tohumu, hem meyvesi olan sevgi ,varligin yaratilis sebebidir.

Kıymetlim,

Biz var olani severiz , Allah ise  sevince var olur.

Biliyormusun Varlik "O" sevdi ve istedi diye var oldu. Hani tabiri caizse tombaladan var olmadi tum varlik..

Rabbimiz istedi ki, sevdi.. sevdi ki istedi.. Ve tum varligi ve insan turu olan bizim varligimizi, istemenin sevgisiyle , sevginin istemesiyle Var etti..

Yani senin anlayacagin, Sevginin kaynagi Allah'in varliga koydugu cazibedir, cazibenin kaynagi ise El-Vedud ismidir.
 
Hem var olus surecimizin , hem yasam surecimizin ve hemde tekrar  "O"na donus animizin olmazsa olmazidir   SEVGi…

Sahi 14 subat sen bilirmisin ? Biz Kalbimizin iradesine Sevgi diyor, aklimizin Sevgisine de irade diyoruz.

Aah ah hem kalbimizin iradesine, hemde aklimizin sevgisine ihtiyacimiz oyle cokki!!..ama simdi bizim insani  ihtiyaclarimiz soyle dursun,hazir sen bugun gelmisken ,  Seninle , senide ilgilendiren "SEVGi"yi  konusmak istiyorum .. birdaha ki seneye ya nasip! Kimbilir? kim gide kim kala…

Sende  biliyorsun gunumuzde  Sevgi adina kullanilan farkli birkac kavramlar var.hep merak etmisimdir  acaba bu kavramlar  sevgi'yle ayni manayimi tasiyor, yoksa sevgidenmi caliyor?

Gel beraber bir tanesini ele alalim ha ne dersin ?

Mesela: " TUTKU " yu..  hic duydunmu Tutku zehirli sevginin adidir  diye? Neden mi? cunku  tutku tutuklar.. Sevgi ise azad eder..iste gordun mu bak nasilda mana farki var!

Tutuklu olmak ve azad olmak , elbette ki bu her iki kavramdan ne anladigimiza da  baglidir , dolayisiylada  anlayanadir aradaki bu ucurum mesafe  oyle degilmi ? .. 

Sende cok iyi biliyorsun " SEVGi "cok tatli bir kelime..

Fakat bu tatli kelimeyi tad kacirmak icin degilde , ozelliklede bugun! Helede seninle!

Haddimize bile degil ! doyasiya tadini cikartacak  birilerinin tadini kacirmak..sadece tek niyetimiz  tadlarin yeri karismasin diye degilmi?..

Sen hic mektup aldinmi Sevgi'ye dair?  sana   simdiye kadar  kimse mektup yazdi mi?, yoksa yillar sonra  ilk mektubunu benden mi aliyorsun ?

Eger gercekten ilk mektubunu benden aliyorsan sana hic acilmamis farkli bir pencere acip seni ordan baktirmak istiyorum. 

Beni biliyorsun kalbini asla kirmak istemem! ama bilmeden anlamadan bir hatam olursa bagisla..

Asla sana bir kastim yok..

Niyetimi beni okuyunca daha iyi anlayacak ve benden sana zarar gelmeyecegini goreceksin
Ama 14 Subat benim  senden tek bir ricam var lutfen  dikkatini istirham ediyorum, cunku sana yazacagim seyler senin acindan  onemli ..ve inaniyorum ki bu onemli  konuyu dikkatlice okudugunda   bana hak vereceksin

SEVGi'Yi ZEHiRLEMEK  ..

Evet basligimiz bu ve  gordugun gibi seni yakinen ilgilendiren Sevgi..

Ama bu sefer  zehire donusen sevgi.. senin belkide hic alisik olmadigin bir haliyle karsina cikacak..

Ve nasil zehirletildigini  okuyunca hele nasil  sasiracaksin gor..

Sen hic "Sevgi" yi " Sebil " etmek

Veya " Sevgi " yi     "Zibil " etmek diye birsey duydun mu?

Merak etme  "Hayir" dedigini yakinen duyar gibiyim  sevgili 14 Subat..

O zaman dinle!

Elbette cumleden bile belli , Sevgiyi "sebil" etmekle , "zibil" etmek arasindaki fark!

Sevgiyi sebil etmek; onun harcandikca cogalan ilahi bir sermaye oldugunu fark etmekten gecer.

Once " Sebil " ne demek onu ogrenelim..

Bizim kulturumuzde Sebil "yol" demektir.

Yine bizde Su , kim olduguna bakilmaksizin , yol uzerinde, yolcuya sunuldugu zaman "sebil "olur. (ya samimiyetime bagisla aklima biranda geldi de sormadan gecemedim  sizin kulturde Sebil varmi?)

Yukarda Sebil olan sevgi demistik ya hani simdi oraya geldik  iste.. Sebil, yani "yol" olan

Sevgi iki menzili bir birine baglayan "Sebil  Sevgidir".

Sebil Sevgi , Yolcuyu varmasi gereken ana menzile sag selamet  eristirir.

Sebil Sevgi , Asikla masuku bulusturur, Canla canani birbirine kavusturur.

Ve en onemlisi ,Sebil olan sevgi ; sevdiginde yok olmak degil ,  hayat bulmak olur..

Ya Sevgiyi zibil etmek ise ! !
 
Sevginin icini karartmak , yuzunu kizartmaktir.

Sevgi kararinca "sevda"ya donusur.

Yuzu kizarinca zina'ya donusur.

Zina sevgiyi zehirler..

Ve sakin Unutma 14 subat

" Zinaya hayir diyemeyen sevgiye evet diyemez "

Biliyorsun birde isin Sevda boyutu var!
 
"Sevda"  arapca bir kelime olup manasi ise "kara"demektir.

Sevginin degerini bilmeyip hovardaca sacip savuranlar, sevgiyi "sevda"ya , hatta biri arapca kara, biri turkce kara, iki ayni anlamli kelimenin bitisigi  olan "kara sevda"ya donustururler..

Ve tabiki  Kelime itibari ile ele alirsak "Kara sevda" iki karanin birlesmesiyle kapkara hatta zifiri kara sevgi olmus olur.(tabi buna hala sevgi denilebiliyorsa)

Peki sevgi kararinca ne olur? Sorusunu da  duyar gibiyim!

Sevgi kararinca o artik sevgi degil"tutku "olur.

Yukardaki satirlarda  yazdim ama unutma  diye  tekrar ediyorum ,Sevgi ozgur kilarken, tutsak tutuklar.Sevgi azad ederken, tutku esir alir.

Biliyormusun 14 Subat  ozellikle senin agzindan genc kardeslerimize  "Akli bastan alan sevgi , sevgi degil, tutkudur" diye soylenmesini ne kadarda isterdim..

Dilim yokki mi diyorsun ?

Olsun..ben umidimi kesmiyorum,
 
Kimbilir birgun sana dil olacak bir vesileyle ,  

Sevgiyle akli basindan gidenlere, aklini basindan alan seyin "Sevgi" degil "tutsak" oldugunu  haykirirsin..

Birde 14 subat aah  bir  bilsen   suan piyasada neler var

Tutkusunu sevgi diye pazarlayanlardan  ,sevgiyi zibil edenlere kadar,taniyana kadar sevipte taniyinca nefret edenlerden, ne sevgisinde dengeli ne nefretinde dengeli davranmayanlara kadar neler nelerr

Aslinda tutkusunu sevgi diye pazarlayanlar sevgiyi zibil edenlerin ta kendileridir.

Zibil olan sevgi, tavuklarin  onune atilmis incidir.

Eee tabi bu durumda suc , onune  dari yerine atilmis incinin degerini bilmeyen tavukta aranmaz.

Suc tavugun onune dari yerine inciyi atan hovardanindir.

İnciye dari muamelesi yapan,dariya inci muamelesi  yapar.

Buyuzden sevgiyi zibil edenleri, sadece tavuklarin onune inci atarken degil, ak gerdanlara dari dizerken de gorursun.

İste bu yuzden sevgili 14 subat, sevgiye tavuk karasi bir gozle bakanlar, nasil sevgi ile sevdayi birbirinden ayiramazsa, leyla ile mevla'yi da birbirinden ayiramaz.

Biliyorsun leyla kelimesi de arapca  bir kelimedir ve  manasi: "gece" demektir.

Dolayisiyla tavuklar gece goremezler!

Bak sakin ne alaka deme,o basitliktir,

Zahmet olacak belki ama az beynine  egzersiz yaptirip  dusun ne olur..

Karanlikta aki goremeyen,karanlikta karanligi nasil gorur?

Ya ozur dilerim cokmu karistirdim kafani

O zaman daha acikca yazayim

Karanlikta aki goremeyen, yani " Leyla'da Mevlayi goremeyen!

Karanlikta karanligi nasil gorur? Yani ,  Sevda'da leylayi nasil gorur?
(sevda'da karanlik , leyla'da !! ) 
  
Yooo !  beyninin allak pullak olmaya basladigini   biliyorum ama yeter artik  deme ne olur, cunku durum bu kadarla kafi olsaydi keske de sussaydim..

Sevgi hovardalari daha beterini de yapti biliyormusun.

"Nikahta keramet vardir" diyerek , zinaya karsi nikah dailigine soyunan valantine gibi bir "aziz"in hatirasindan , zinaya ozendiren bir "gun"  icat etti.

Yani Seni…
 
Bati'nin pagan koklerine donmek icin "aziz"ilan ettigi bir rahibi koltuk degnegi  olarak kullanmasinin tek ornegi , ne yazikki sadece bu da degil!

Ama neyse..

Ve sonuçta olan oldu
 
SEVGi, özel bir emanet olan cinselliği kamu mali  bir meta'a dönüştüren aklın elinde zehirlendi.

Evet Sevgi ve Zehir.. ne kadar da salt duruyorlar ne kadarda çirkin duruyorlar ama malesef…

Üzüntüden kahırlanmış gibisin sanki  

Ama  gerçekler acıdır ! evet   yanlış duymadın

"  Sevgi Zehirlendi "

Hele Şehvet azgınları yok mu, sevgiyi koltuk değneği gibi kullanarak çirkin emellerine ulaşmak istiyor.

Söylermisin bana 14 şubat ! Bu, fuhşiyyatın, sevginin cesedi üzerine basarak kendini mesrulaştırmasından  başka  ne olabilir?..

Konuyla  ne alakası var diyeceksin ama çok alakası .  O yüzden Sana çok özel bir  meseleyi daha açacağım;  bak dinle..

Görünürdeki sebeb ne olursa olsun, birilierinin örtü düşmanlığının altında yatan gerçek sebebte budur.

Bu öz'den kaç örtü karşıtının  haberi var bilinmez ama ; İslami tesettürün özü, cinselliğin, üzerine titrenilmesi  ve sadece hususi sözleşmeyle mukayyet bir hukuk çercevesinde paylaşılması gereken "çok özel bir değer" olduğu esasına dayanır.

Dolayısıyla, cinselliği kamu mali haline getiren her tavır ve davranış, (ki örtüsüzlük cinselliği ortaya çıkarmanın en bariz  göstergesidir) ve  İslam'da en baştan mahkum edilmiştir.
 
İslam, estetik bir form olan kadın bedeninin, cinsler arası ilişkide kişiliğin önüne geçmesini istemez.

İslam , insanlar arası ilişkiyi şahsiyetin değil de, cinsiyetin belirlemesine, kamusal ilişkilerde dişiliğin, kişiliğin önüne geçmesine engel olur.

Ya biliyorum  sevgili 14 şubat

Sen şimdi bana, benim konum örtü değil bana örtüyü ne anlatıyosun diyeceksin ama, aslında İslam'ın örtü emrinin en temelinde  yatan kaygıda "sevgiyi tertemiz koruma"kaygısıdır, ve aynı zamanda "sevgiyi zehirleme" ye mani olma kaygısıdır.

Ee bizim konumuzda "SEVGi" olduğuna göre..anladın sanırım  
 
İslam, "sevgi"nin kendi doğal ve fıtri ortamında gelişip meyve vermesine zemin hazırlar.

Onu, hormonlu kılacak her girişime kapıyı kapatır.(cinselliği ön plana koyan çıplaklık'tan daha öte bir hormon olabilir mi?)

Çünkü böyle bir sevgi "kanserojen sevgi" olmaktan kurtulamaz.

Kanserojen sevgi ise ruh sağlığını bozar.

Dememe gerek yok her yıl düzenli bir şekilde zaten gelip görüyorsun toplumumuzun "ruh halini"…

Belkide detay gibi görünen  bunca bilgiyle, sana  gerçekleri baktırmak adına farklı bir pencereyi "sevgi" adına  açmaya  çalıştıysamda, yinede  bu  kelime için   yeterli bulmuyorum ..

Sana bunu daha önceden birisi söylemismiydi bilmiyorum ama  "Sevgi"öyle birşeydir ki ;
 
Tıpkı yağmur gibi, Vahiy (Kuran) gibi , insan gibi "inzal  olunmuş", yani yüce bir makamdan "indirilmiş" ilahi bir   " Değer "  dir….
 
Bu yüzden şunu bil ki  zehirlenen her sevgi, tahrif edilmiş bir Vahiy, kirletilmiş bir su, fıtratı bozulmuş bir insan gibidir.

Kıymetli 14 şubat

Seninle şunu da paylaşmakta  fayda görüyorum;

Çünkü gerçekten senin Sevgi'ye dair bunu da bilmen gerekli
 
Niye mi?

Çünkü seni onun günü yaptılar

Sen yılda bir kere Sevgi'yi temsil eden bir özel gün oldun onların eliyle ..

Ve belkide seni yapanlar sana bunları anlatmadılar

Kimbilir belki de anlatsalardı sen bu kadar ağır sorumluluğu tek başına bir gün olarak almaz ve  tüm günleri de yardımına çağırır Sevginin bir günü olmaz diye onlara meydan okurdun
 "her  günün  sevgiyle olması için"  tüm günlerle el ele verirdin… 

Evet asıl bilmen gerekli olan şu bilgiye de bir bak  ;
 
Sevginin bir "verilen" (vehbi), bir de "kazanılan" (kesbi)türü vardır.
 
Vehbi  sevgiye Kuran "vudd" der :

"İman eden ve salih amel işleyen kimseler için O sonsuz rahmet sahibi bir sevgi var edecek" (meryem suresi 96.ayet)
 
El-Vedud, Allah'ın Kuranla  bildirilen mübarek esmasından biridir.

Bu isim "feul"kalıbındandır ve bu kalıbın Arap dilindeki özelliği çifte işlevli olmasıdır: hem ism-i fail, hemde ism-i mef'ul anlamina gelir. Yani, hem etken, hem edilgendir.

Bu durumda anlam hem "mutlak ve sonsuzca seven", hem de "sonsuzca sevilmeyi hak eden" anlamına gelir.
 
Kesbi (kazanılan) sevgiye ise Kuran "hubb" der.

Muhabbet  budur.

Kullandığımız Türkçemiz'de birçok kelimenin olması gibi muhabbet kelimeside Arapça'dır ve
"Habbe" kökünden gelir, ve "habbe" tohum demektir..

Muhabbetin kazanılmasi  ise, El-Vedud tarafından bahsedilen sevgi olan "Vudd"un yürek tarlasında yetişen muhabbet ağacının çiçeklerini döllemesiyle mümkündür.

İşte bundan sonra ortaya muhabbetin "habbe"leri  çıkar.

Ve bire sonsuz veren tohum işte bu "muhabbet"in tohumudur.

Gerçek muhabbete sahip olan efendiler efendisi sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed(sav)'e   "Habibullah" denilmektedir.

Halk dilinde Allah'in sevgilisi olarak nitelendirilen "Habibullah" kelimesinin gerçek anlamı hem Allah'ın sevgisini hak etmek, hem de Allah'i sevmenin hakkını vermek demektir. Hem Allah'ın sevgisini hak eden, hemde Allah'ı hakkıyla seven bir insan, ya Allah'ın yarattığı tüm mahlukata nasıl bir sevgiyle yaklaşır artık orasını sen düşün!!

Bu nedenle "elçinin sevgisi, sevginin elcisidir" yani Peygamber sevgisi, Allah sevgisini temsil eder.
 
Hak ettiği sevgiyi  "O"ndan (Allah'dan) esirgeyenin adı ise   "Baidullah" (Allah'dan uzak ) olur.

Baidullah olan ise yani Allah'a hak ettigi sevgiyi veremeyen ve Allah'in sevgisini hak edemeyip ondan uzak olan  bir insanin, sevgi'sini de bir düşün!!
 
Ah keşke sana "Sevgililer Sevgilisi Efendimiz Hz Muhammedi (sav) anlatabilseydim"…

Ve o zaman Sen! Ey masum  14 şubat!

Seni, mahiyeti, hakiki sevgiden  uzak  bir "sevgililer günü" diye, tek bir  güne haps ederek,

Sebil olan sevgiyi, zibil edip, pazarlayanlara inat,
 
can havliyle  koşup o gerşek "Sevgililer sevgilisi" ne  

"ne olur ben sana ait birgün olayım Ya RasulAllah beni bırakma " diye  yalvarırdın…
 
Sanki şu an duygulanmış gibisin

Aa yoksa hıçkırık seslerin mi bunlar Ey sevgili 14 şubat

Yoksa banamı öyle geldi ?

Ama sahiden ağlıyorsan lütfen  ağlama ne olur

Seni bu en özel gününde ağlatmak için yazmıyorum

Hatta  Satırlarımın sonuna indiğinde sana  neyi  haber edicem bir bilsen  !!

Nasıl Çok sevineceğini şimdiden görür gibiyim ..

Sana yazdığım bu mektup, belki okurken seni   yordu..

Ve hatta  acıttı, üzdü, şaşırttı, kızdırdı..

Ama inan bu mektubu sana  yazmakta  benim acımdan da  kolay olmadı, bende yoruldum, üzüldüm, kızdım,  ve hatta konuların acısı öyle acıttı ki beni  yeter daha yazmıyayım dedim ama acıya aldırmadan sırf "Sevgi'ye itirafın adına" tamamlamaktan vazgeçmedim

Evet sevgi'ye itirafın..sevgililere itirafın.. bu güne itirafın…

Nasılsa seni kimse duymuyor 

Hadi 14 şubat

Hadi  şimdi itirafını özgürce yap

"Hangi "Sevgi"nin  14 şubatı olmak isterdin"?

Ve Şimdi sana yazdığım bunca satırlar  hatrına söylermisin  bana,

Seni bilinçlendirip, sana itiraf ettiren, seni şaşırtan, seni acıtan, seni kızdıran, seni üzen  ama bir o kadarda hakikatlari sana gösteren  bunca uzun mektubumda ki
 
SÖZÜN ÖZÜNÜ;
 
-İçinde bulundugumuz şu mübarek Rabiu-l Evvel ayında dünya alemine teşrif buyurarak, verilen Risalet görevini hakkıyla yapıp  insanlığı karanlıktan aydınlığa çıkaran, kainatın göz bebeği, ins ve cin'in peygamberi, beşeriyyetin efendisi, Alemlere rahmet ve şefkat peygamberi olarak gönderilen başoğretmenimiz, rehberimiz izinden gitmekle onur duyduğumuz o "SEVGiLiLER SEVGiLiSi" örnek insan Hz Muhammed (as)'in karikatürünü  çizecek kadar, sevgiyi kirletip karartanlar ve sevgiyi  zibil haline getirenler  nasıl anlasınlar???

Müsadenle Satırlarıma son verirken;
 
El-Vedud olan Allah'ımızdan bize inen sevgimizin adı "vudd", buna karşılık bizim Allah'a çıkan sevgimizin adı "hubb" olması,,

Ve

Muhabbetin muebbet olduğu çağlarda, nefret bile "Sevgi'ye gebe kalırken, Sevginin 365 günde bir gün olarak  tene hasredildiği şu günümüzde  "Sevgi"lerimizin  tüm günlere yayılarak "Sebil" olması  duasıyla,

Kendisine verilen görevi aksatmadan yapıp

Bugün her yıl olduğu gibi görevi gereği 

Hiçbir şeyden habersiz  masum bir şekilde   

bilinçsizce  yine gelen

Ve bu 2011 yılındaki gelişi

belkide meslek hayatında  en müjdeli  geliş olan

"Sevgililer Sevgilisi"nin Doğum gününe denk gelerek kendi alanında tarih yazdıran 14 şubat'a en derin sevgilerimle..

" SEVGiLiLER " Günün, bize en "SEVGiLiMiZi  getirdiğin için Kutlu olsun 14 şubat
                                                      Yazan:  ölümsüz sevgiye talip bir ölümlü..
 
Mektubumu okuyan kıymetli gündem okurlarına;

2011'in bir  "sevgililer" gününde daha 

ölümsüz  sevginiz "sebil" olarak mubarek ..

menziliniz "cennet" olarak  mutlu

Ve bugun dünya'ya gelen
 
"en Sevgili'nin Doğum günü"olarak değerlendireceğiniz

14 şubatınız

KUTLU OLSUN  diyorum..

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.