Haberin yayım tarihi
2011-12-20
Haberin bulunduğu kategoriler

Buzağı aramak, fil bulup, deve çıkartmak..

YAVUZ NUFEL..

Hollanda Türk Toplumu heyecanla bekliyordu ama olmadı...

Büyükelçi Uğur Doğan hem çok şey söyledi hem de hiç bir şey söylemedi.

Söylediklerini de haberimizde yazdık.

Habere içerik olarak 5N1K prensibine uyarak dokunmadım. Burada yazacaklarımın özetini "Büyükelçi Doğan Açıkla(ma)dı" şeklinde verdim, anlayana...

Bir ay kadar önce yine bu satırlarda dedim ki; " Fısıltı Gazetesi haber merkezlerinde Kulsan ve Kompas adı gündemde...

Hollanda- Türkiye arasındaki ilişkilerin 400. Yıl kutlamaları için T.C. Kültür Bakanlığı`ndan Hollanda`da bulunan Kompas adlı kurum mu, kuruluş mu, vakıf mı, dernek mi, ne ise işte 500 bin euro almış...

Kulsan Sanat Vakfı ise 1.2 milyon alasıymış...

Toplam eder 1.7 milyon euro...

Yine gayri resmi kaynaklar Türkiye Cumhuriyetinin 400. Yıl kutlamaları için ayırdığı paranın 2 milyon 700 bin euro olduğunu söylüyor...

Netice itibarı ile, eğer Kulsan`ın ve Kompas`ın aldığı miktarlar doğru ise geriye kalan bir milyon euro kimlerin rüyalarını süslüyor, ağızlarını sulandırıyor ben de onu merak ediyorum."

Merakım devam ediyor!

Benimle birlikte merak edenlerin sayısı hiç de az değil.

Çünkü Büyükelçi Doğan`ın nazik davetine dört nala Uzak Asya`dan gelenler malesef hayal kırıklığına uğradılar.

Çünkü gelen STK temsilcilerin , işadamlarının, basın mesuplarının, ilgili ilgisiz her çorbaya maydanoz kişilerin elçiden duymak istedikleri kısaca şu idi:

69 projenden kabul edilen 30 proje hangileridir?

Proje bedelleri ne kadardır?

Haberde de okuduğunuz gibi: Sayın Doğan ` Büyükelçiliğin 400. yıldönümü çerçevesinde düzenlenmesi teklif edilen projeler konusunda bir onay yetkisinin bulunmadığına vurgu yapan Doğan, projelere ne ölçüde destek verileceğinin komite tarafından belirlendiğini dile getirdi. Doğan, kutlamalarla ilgili detaylı bilgilerin kurulacak bir internet sitesiyle kanalıyla kamuoyuna ulaştırılacağını da söyledi."

Asıl mesele burada başlıyor.

Onaylanan projeler şunlar şunlar şunlar denilebilirdi.

Kulsan`ın ve Kompas`n adını yazdım. Kulsan şu kadar, Kompas bu kadar dedim.

Toplantı sırasında en öndeydim ve tam 9 kez söz istemek için el kaldırdım.

Malesef söz hakkı, soru soruma hakkı verilmedi.

Basın işte bunun için var, basının asıl görevi işte burada başlıyor.

Mustafa Ayrancı kendine has üsbuyla sordu.

Sorduğu soru şuydu: Kutlamalara ilişkin projelere olur/ olmaz kararını veren Ankara`daki komitede neden Hollanda`daki STK temsilcilerinden kimse yok!

Dedim ya Ayrancı bilinen üslubuyla sorunca Büyükelçi Doğan da hiç tasvip etmediğim bir şekilde Ayrancı`ya verdiği söz söyleme, soru sorma hakkını geri aldı!

400. Yıl ön hazırlıkları dolayısı ile Hatice Can Engin`e iltifatlar eden Doğan; fısıltı gazetesinden duyumlarıma göre zan altında bıraktığım Kompas hakkında bir şey de söylemedi...

Aklıma gelen şu soru "Elçimiz acaba Son Haber`i okumuyor mu? " sorusuna cevap bile arama gereği duymuyorum. Çünkü elçimiz okumuyor olsa bile (!) o yazdımdan dolayı oldukça üzülen , tepki gösteren, " Biz mi almışız 500 bin" diyen Can kardeşler elçimize söylememiştir mi sanıyorsunuz.

Yada diğer personel çıktısını alıp masasının üstüne bırakmamışlar mıdır?

Hollanda`da iki toplumun yararına Kültürel ve sanatsal etkinlik deyince marka olmuş, tartışmasız tek isim Kulsan`dır.

Kulsan`ın da 1.2 milyon aldığını yazdım. İşin garibi Kulsan`dan bir kişi bile yoktu. Adnan Dalkıran ile görüştüm. Yakında bir basın bildirisi ile açıklaycağım, dedi. 400. Yıl bütçesinden kuruş almadığını söyledi.

Tekrar ediyorum yıllardır marka olmuş ve bugüne kadar düzenlediği kültürel sanatsal etkinliklerde geçen zaman içinde milyonlarca Hollandalı ve Türk`ün takdirini kazanmış KULSAN`ın 400. Yıl etkinliklerinde olmaması büyük kayıp!..

Nedenini bilmiyor, ben de herkes gibi merak ediyorum...

Kulsan`ın kurucusu Adnan Dalkıran ile bir başka konuyu da görüştük.

Sebahat Akkiraz hakkında yazdığım geçen haftaki yazı...

Van depremzedeleri için geldiği konserden 4 bin euro aldığını eleştirmiş;

"Kendi tabiri ile "Sanatçı, Politikacı, Alevi, Anne" Sebahat Akkiraz, 4 artı 1 sınıfta kaldı.

Sanatçı olarak,

Politikacı olarak,

Alevi olarak,

Anne olarak,

Hayırsever olarak sınıfta kaldı..." demiştim...

Dalkıran; Sebahat Akkiraz`ın bu zamana kadar gerek yurt içinde gerek yurt dışında sayısız bedava konser verdiğini hatta bir milletvekili aylığını depremzedelere bağışladığını söyledi. Belki biraz ağır eleştirdim ama Dalkıran haklı. "Şayet Akkiraz gelmeseydi o kadar insan gelir miydi. Bakın bizden bir hafta sonra başka bir etkinlik oldu depremzedeler için. On kişi bile katılmamış" dedi.

Doğru, gerçekten daha sonra Van için düzenlenen yardım gecesinde on kişi bile yoktu...

Akkiraz`ın sınıfta kaldığını yazmıştım.

Daha sonraki etkinliklere katılımın olmayışını gördükten sonra aldığı 4 bin euro ( masrafları için miş) anasının ak sütü gibi helal olsun, diyorum...

Bir okur benim ne olduğumu soruyor: Demir Leblebi`de yazdım ne olduğumu. Her etkinlikte okuduğum şiirimin final bölümünü bir kez de burada yazıyorum:

"Aleviyim; Sunniyim

Mecusiyim; Hinduyum;

Lazım, Kürdüm, Çerkezim

İnsanım; Türk oğlu Türküm...

Cebrail de benim, Azrail de

Cennet de benim, Cehennem de

ben senim... ben senim... ben senim. ben senim....

sen ben misin?

Seni seviyorum...

Seni seviyorum..

Seni seviyorum...

Seni seviyorum...

Seni seviyorum.. seni.. seni... seni... seni... seni seviyorum

İŞTE AŞK... Enel HAK..."

Öküz altında buzağı aramanın anlamı yok!

O işi biz gazeteciler yaparız ancak...

Hatta hep derim ki: İyi bir gazeteci(!) Öküz altında buzağı arar, fil bulur, deve çıkartır...

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.