Haberin yayım tarihi
2006-08-23
Haberin bulunduğu kategoriler

Çocuklarımıza dinimizi güzel bir şekilde anlatalım!/Nuray Bağcı

Öncelikle:
"TÜM İSLAM ALEMİNİN MİRAÇ KANDİLİNİ KUTLAR, BU GÜNLERİN FEVZi ÜZERiNiZE, RAHMETi GEÇMİŞİNİZE, BEREKETİ EVİNİZE, NURU AHİRETİNİZE, SICAKLIĞI YUVANIZA DOLSUN!"

Saygı ve selamlarımla...

Nuray Bagcı
 



Çocuklarımıza dinimizi güzel bir şekilde anlatalım...
 


Avrupa ve Amerika'da 2-9 yaş çocuklara Tanrı'ya ilişkin düşüncelerini sormuşlar. Dinsel eğitimin bir parçası olarak çocuklara Tanrı'ya bir mektup yazın ve duygularınızı isteklerinizi anlatın demişler.  
 
1) Sevgili Tanrı, şu andaki eksiklerimi yazıyorum: Yeni bir bisiklet, bir kimya seti, köpek, film makinesi, beyzbol eldiveni. Hepsini gönderemezsen birazı da olur. 
Seni seven Eric --5 yaşında- 
Not: Noel Baba'nın olmadığını biliyorum. 
 
2) Canım canım Tanrı, 
Astronotları öyle yukari firlatip firfir döndürmelerinden ödüm kopuyor. N'olur onların bizim evin çatısına düşmelerine izin verme. 
Dostun Norman --4.5 yaşında- 
 
3) Sevgili Tanrım, 
insanlarin ölmelerine izin verip yenilerini yapmak yerine neden elindekileri tutmuyorsun? Jane --6 yaşında- 
 
4) Sevgili Tanrı, 
Lütfen bana bir midilli gönder. Senden şimdiye kadar hiçbir şey istemedim. Bunu da herhalde unutmazsın. 
Bruce --4 yaşında- 
 
5) Sevgili Tanrı, 
Babam çok aksi. Onu bu huyundan vazgeçirmeni istiyorum. Ama lütfen canını yakma. Sevgilerle. 
Martin --5 yaşında- 
 
6) Sevgili Tanrı, 
Bulutlardan biri yüzünü öyle korkunç yaptı ki ödüm koptu. N'olur söyle ona bi' daha öyle yapmasın. 
Ellen --3 yaşynda- 
 
7) Sevgili Tanrı, 
Sahiden var mısın? Bazıları buna inanmıyor: Eğer varsan gecikmeden bir şeyler yapmanda fayda var. 
Harriet Ann --6 yaşında- 
 
8) Sevgili Tanrı, 
Eğer hiç kimse bilmeyecekse iyi olmanın ne yararı var? 
Mark --8 yaşında- 
 
9) Tanrı'cım, 
Üst kattakiler durmadan bağıra çağıra kavga ediyorlar. Bence yalnızca çok iyi arkadaşların evlenmesine izin vermelisin. 
Nan --5 yaşında- 
 
10) Sevgili Tanrım, 
Ne diye bu kadar çok insan yarattın. Başka bir dünya daha yapıp fazlalıkları oraya koyamaz mısın? 
J.B. --7 yaşında- 
 
11) Tanrım, 
Insanlara ruhları her zaman doğru mu dağıtıyorsun? Yanlış yapabilirsin. 
Audrey --8 yaşında- 
 
12) Sevgili Tanrı, 
Sen tuhaf ne yaparsan yap herkes hayran oluyor; ama ben ufacık bir şaka bile yapsam yiyorum fırçayı. 
Jodie --6.5 yaşında- 
 
13) Sevgili Tanrı, 
Bizi hiç merak etme çünkü bizimkiler çok dindar. 
Teddy --9 yaşında- 
 
14) Sevgili Tanrı, 
Bende senin dışında bütün liderlerin resmi var. Norman --6 yaşında- 
 
15) Tanrım, 
Şişman olunca kimse senin arkadaşın olmak istemiyor. 
Billy Jean --9 yaşında- 
 
16) Sevgili Tanrım, 
Oğlanlar kızlardan daha mi üstün? Biliyorum sen de onlardansın ama gene de dürüst olmaya çalış. 
Sylvia --5 yaşında- 
 
17) Sevgili Tanrı, 
Kitabını okudum ve beğendim. Bütün o fikirler nereden geldi aklına? 
John --8 yaşında- 
 
18) Sevgili Tanrı, 
Zürafaların görünümünü isteyerek mi böyle yaptın, yoksa yanlışlıkla mı oldu? 
Norman --4 yaşında- 
 
19) Tanrım, 
İncil'de neden hiç karının adi geçmiyor? Yoksa İncil'i yazarken daha evlenmemiş miydiniz? 
Larry --6 yaşında- 
 
20) Sevgili Tanrım, 
Tamam incil'de öbür yanağını çevir dedin biliyorum; ama kardeşim gözüme vurunca ne yapacağım? 
Sevgiler, Teresa --5 yaşında- 
 
21) Sevgili Tanrı, 
Tanry oldugunu nasıl bilebildin? 
Charlene --3 yaşında- 
 
22) Sevgili Tanrı, 
Senin yaşına geldiğimde tıpkı senin gibi olmak istiyorum. Tamam mı? 
Tommy --4 yaşında- 
 
23) Sevgili Tanrım, 
Eger Tanrı ben olsaydım bu kadar iyi olmazdım. Bunu aklından çıkarma. 
Michelle --6 yaşında- 
 
Yukaridaki yazilardan da anlasildigi gibi çocuklarimizin dini egitimine genç yaslarda baslamak son derece önemli. Cocuklarimizin sorularina cevap verip onlarin anliyacagi sekilde dinimizi anlatalim. Dinini iyi bilen çocuklarimizin kendine güveni artar ve her konuda iyi insan olurlar.
Asagidaki yazilar bu konuda bize bir nebze yardimci olacaktir: 

Çocuklarımıza Allah'ı Nasıl Anlatacağız?
    
Çocuklar hikaye ile anlatılan konuları daha kolay ve daha istekli öğrenirler. Meselâ, sevgili Peygamberimiz ve Hz. Ebu Bekir hicret için Sevr mağarasına gizlendiklerinde yaşanan örümcek ve güvercin mucizesini hikaye suretinde anlatildiginda, çocuklarin O kadar hoşuna gidiyor ki ve bir daha anlatilmasini istiyorlar.

Bunları çocuklarımıza anlatırken kelime ve açıklamalarımızı onların yaşına ve anlayışına göre seçmemiz gerekir.

Sorulara Çocuk Mantığı ile Yaklaşmalıyız
    
Çocukların her konudaki sorularına cevap verirken yetişkin mantığı ile değil, çocuk mantığı ile düşünmeliyiz. Yapacağımız küçük bir hata onların zihinlerini karıştırmaya yetecektir. Çocuklar dört yaşına kadar ben-merkezci bir düşünceye sahiptir. Canlı cansız ayırımı yapamazlar; onlara göre herşey canlıdır. Bu sebeple masallarda geçen olayların tamamına inanırlar, uydurma olduğunu düşünmezler.
    
Okul öncesi eğitimde masalların ve dinî hikayelerin rolü büyüktür. Masal kahramanlarının şahsında doğru davranışları öğretmek kolaylaşır. Çocuk kendisini kahramanın yerine koyar, onunla özdeşleşir.
    
Çocuklar yaptığımız basit açıklamalarla yetinir, fazlasını merak etmezler. Bir anne anlatmıştı: "Dört yaşındaki çocuğum bana, 'Anne, dedi, neden Allah'ı göremiyoruz?' Ben de, 'gözlerimiz küçük olduğu için Allah'ı göremeyiz,' dedim. Kendi kendine mırıldandı: 'Evet, gözlerimiz küçük olduğu için Allah'ı göremeyiz.' Bu cevap ona yetti, başka soru sormadı." Büyük çocuklara bu açıklama yeterli olmayabilir. "Niçin Allah'ı göremiyoruz, Allah nerededir, ne kadar büyüktür?" gibi soruların cevabını vermemiz ve onların şüphelerini ve zihinlerindeki yanlış imajları düzeltmemiz gerekir.

Çocuklarımızı İbadete ve Duaya Nasıl Alıştırabiliriz?
    
Sembollerle düşünme, yani soyut düşünce tam gelişmediği için çocuklar yedi yaşına kadar herşeye inanırlar. Dört yaşındaki bir çocuk için imkânsız diye birşey yoktur, her şey mümkündür. "Dün gece, sen uyurken, gökten bir yıldız indi; seni öpüp gitti" deseniz hemen inanır, bunun mümkün olamayacağını düşünmez.
    
Dört yaşındaki çocuklara ibadetler ve dua çok ilginç gelir, bizi taklit etmeye çalışırlar. Bizimle birlikte namaz kılmak, dua etmek, oruç tutmak, camiye gitmek çok hoşlarına gider. Yemeklerden önce ve sonra Allah'a verdiği nimetlerden dolayı sesli olarak şükretmek, namazlardan sonra yine sesli olarak dua etmek; kendimiz, eşimiz, aile büyüklerimiz ve çocuklarımız için iyi dileklerde bulunmak yavrularımız üzerinde büyük tesir bırakır ve onları Allah'a yaklaştırır.
    
Küçük çocukların dil ve zihin gelişimi henüz yeterince olgunlaşmadığı için soruların amacını tam olarak ifade edemezler. Bir gün çarşıda dolaşıyordum. Annesinin kucağında, iki-üç yaşlarında bir erkek çocuğu parmağıyla camiyi göstererek sordu: "Bu ne?" Annesi, "O bir cami," dedi. Çocuk tekrar sordu: "Bu ne?" Annesi yine aynı cevabı verdi: "O bir cami." Çocuk istediği cevabı alamadığını anlatmak için yine sordu: "Bu ne?" Anne sesini yükselterek ve kelimelerin üzerine basarak, "O bir cami," dedi. Anneye yaklaştım, "Hanımefendi," dedim, "çocuk caminin adını sormuyor; eve benzemediği için ne işe yaradığını soruyor."
    
Eğitimci yazar Cezmi Tahir Berktin, "Okul Öncesi Eğitim" isimli kitabında kendi başından geçen bir olayı anlatıyor:
    
"Dört yaşındaki kızım, açlık grevine başlamış gibi, birdenbire yemek yememeye başladı. Bizimle sofraya oturmuyor, ağzına bir lokma koymuyordu. Bütün çabalarımıza rağmen sebebini öğrenemedik. Gece olmuş, yatma saati gelmişti. Kucağıma alıp yatağına götürdüm. Başını okşayarak, 'Seni seviyorum, yemek yemeyişin beni üzüyor,' dedim. Ağlayarak boynuma sarıldı: 'Babacığım, ne olur sen de yeme!' dedi ve çocuk diliyle sebebini anlatmaya başladı. Meğer eşim, farkında olmadan, bir eğitim hatası yapmış. Her anne gibi, bizim hanım da çocuğun beslenmesini aşırı önemsediği için kızım soruyor:
— Anne, neden yemek yiyoruz?
— Büyümek için.
— Büyüyünce ne olacak?
— Yaşlanacağız.
— Yaşlanınca ne olacak.
— Her yaşlı gibi bir gün biz de öleceğiz.
    
Kızım, o küçük mantığı ile, ölümden kurtulmanın çaresini yemek yememekte buluyor. 'Yemek yemesem büyümem, büyümezsem yaşlanmam, yaşlanmazsam ölmem' gibi basit bir mantık geliştiriyor."
    
Berktin hocanın da ifade ettiği gibi, biz ne kadar saklasak da çocuk er veya geç ölüm gerçeği ile yüzleşecektir. Çok sevdiği büyükannesi, büyükbabası veya arkadaşı öldüğünde bize sormayacak mı: "Büyükannem (veya arkadaşım) nereye gitti?" Vereceğiniz cevapta ahiret (cennet) inancı yoksa, ayrılık acısıyla dolu o küçük yüreği nasıl teselli edeceksiniz? Omuzlar üzerinde taşınan bir tabutu görüp sorduğunda ne cevap vereceksiniz?

Korkutarak Değil, Sevdirerek Eğitmeliyiz
    
Çocuklar dört-beş yaşına kadar rüya ile gerçeği birbirinden ayıramaz, düşüncelerin ve hayallerin gerçekleşebileceğine inanırlar. Kardeşini kıskandığı ve içinden ölmesini arzuladığı zaman, bunun gerçekleşeceğini düşünerek korkar, suçluluk duygusuna kapılır.
    
Çocuğun yaramazlığından bıkan bir anne, "Beni çok üzüyorsun, bir gün üzüntüden öleceğim" diye yakınsa veya "Allah annelerini üzen çocukları sevmez, cehenneminde yakar" diye korkutsa çocuk bunun gerçekleşeceğini zannederek paniğe kapılır.
    
Çocuklara din eğitimi verirken çoğu aileler farkında olmadan korku objesini kullanırlar. Salzman tarafından kaleme alınan ve Yengeç Kitap olarak bilinen bir eğitim klasiğini "Çocukları Kötü Eğitmenin Yolları" adıyla çevirmiştim. "Çocukları Dinsiz Yapmanın Yolları" başlığı altında şu tavsiyeler yer alıyordu:
•  Zorla dua ezberletin, ezberleyemediği zaman cezalandırın.
•  Yaramazlık yaptığı zaman Allah'ın onu cehennemde yakacağını söyleyerek korkutun.
•  Din adamlarını, dindar akrabalarınızı ve komşularınızı çekiştirin, yaptıkları hataları sayarak gözden düşürün.

Çocuklara Cenneti Olan Allah'ı Anlatmalıyız
    
Bir akşam bir komşumuz telefon etti. "Ali bey, bizim çocuğa bir haller oldu, nazara geldi herhalde, şeytan ağza alınmayacak şeyler söylettiriyor" dedi. "Hayırdır, hele anlat bakayım" dedim. Anlatmaya başladı: "Ah sormayın, benimle birlikte namaz kılan, camiye giden bu güzel çocuğa neler oldu anlamıyorum. Gerçi yaşı daha küçük, dört yaşında, ama söylediği şeyler aklımı başımdan aldı, ne diyeceğimi, ne yapacağımı şaşırdım. 'Ben namaz kılmayacağım!' diye tutturdu. 'Olur mu, Allah namaz kılmayanları cehenneminde yakar' dedim. 'Ben de onu yakarım!' demez mi? Şaşırdım kaldım. Aklıma bir hocaya götürüp okutmak geldi, ama gitmeden önce size bir danışayım dedim."
    Komşuyu dinledikten sonra güldüm.
    — Hocaya filan götürmenize gerek yok, dedim, çocuk haklı.
    Böyle bir cevap beklememiş olacak ki, tepkisi sert oldu.
    — Ne diyorsunuz siz, Ali bey?
    — Küçük çocukları cehenneminde yakan Allah'ı hangi çocuk sever ve içinden gelerek namaz kılar? Çocuğu cehennemle korkutmaya ve Allah'tan soğutmaya ne hakkınız var? Çocuklara cehennemin kapalı olduğunu bilmiyor musunuz? Peygamberimiz buyuruyor ki: 'Buluğa erinceye kadar çocuktan ve akıl hastasından kalem kaldırılmıştır.' Çocuğu cehennemle korkutarak hem Allah'a, hem çocuğa haksızlık ediyorsun. Çocuğun tepkisi gerçek Allah'a değil, senin uydurduğun Allah'a. Bu vebalin altından nasıl kalkacaksın?"
    Çocuk adına çok üzüldüğüm için sözlerim sert olmuştu, bunun farkındaydım, ama kendimi tutamamıştım. Adam bir müddet sustuktan sonra:
— Ali bey, kusura bakmayın, aklım iyice karıştı... dedi. Ben hocalardan Peygamberimizin "Çocuklarınızı yedi yaşından itibaren namaza alıştırın," dediğini duydum.
— İyi de kardeşim, cehennemle korkutarak alıştırın dememiş ki!..
— Haklısınız galiba... Peki, ne olacak şimdi? Hatamı nasıl tamir edeceğim?
— Çocuğunuzun terapiye ihtiyacı var, gelin de bunu nasıl yapacağımızı konuşalım.
    Baba iyiniyetli ve söz dinleyen biri olduğu için verdiğim tavsiyeleri yerine getirdi ve çocuğun bozulan itikadı kısa zamanda düzeldi.

EĞER  BİR  ÇOCUK...

Kınanarak yaşarsa, suçlamayı öğrenir.
Düşmanca davranışlar içinde yaşarsa, kavga etmeyi öğrenir. 
Alay edilerek yaşarsa, sıkılganlığı öğrenir 
Utanç içinde yaşarsa, suçluluk duymayı öğrenir. 
Hoşgörüyle yaşarsa, sabırlı olmayı öğrenir.
Teşvik edilerek yaşarsa, güvenmeyi öğrenir.
Değer verilerek yaşarsa, saygı duymayı öğrenir.
Eşitlik ortamında yaşarsa, adaleti öğrenir.
Güven duygusu içinde yaşarsa, inanmayı öğrenir. 
Beğenilerek yaşarsa, kendisinden hoşlanmasını öğrenir.
Kabul ve dostluk yaşarsa, dünyada sevgi aramayı öğrenir.
Cocukların öğütten çok iyi örneğe ihtiyaçları vardır. 
Çocuğun aynası anne ve babasıdır. Bu aynadan daima güzel şeyler görmelidir.
Çocuklarınıza vereceğiniz en güzel ve değerli hediye ilgi ve zamanınızdır.   Çocuklar, hayat piyangosunun çok pahalı alınmış biletleridir.  Bu bilete büyük ikramiye vurması ya da boş çıkması sizin elinizdedir. 
Çocuklar donmamış beton gibidir. Üzerlerine ne düşse iz yapar.
Çocuklara yüz değil, kulak vermeli.
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.