Haberin yayım tarihi
2009-01-02
Haberin bulunduğu kategoriler

Değişimin Dayattığı Stratejik İttifak 'Türkiye ve Rusya'

Değişmeyen tek şey; "değişimin"  kendisidir. 

Herakleitos
 
  
Geliştikçe değişen durumlar karşısında, bireyler kadar ülkeler de pozisyonlarını yeniden değerlendirmek zorunda kalıyorlar. Hatta değişim bazen kırmızı çizgilerle belirlenmiş "olmazsa olmazların" bile revize edilmesini gerektirebiliyor. Zira ekonomik, siyasi ve askeri alanlardaki yeni dengeler bazı ülkelerin "yeniden", bazılarının ise "bundan böyle " dikkate alınmasını zorunlu kılıyor. Sanırım Türkiye ile Rusya arasında ortaya çıkan durum da bu zorunlu değişime iyi bir örnek olarak gösterilebilir. 
 
Türkiye-Rusya ilişkileri bugüne kadar, tarihi Türk-Rus savaşları referanslı olarak mesafeli ve kontrollü bir şekilde cereyan ediyordu. Ancak, değişen dünya dengelerinin ve globalleşmenin etkisiyle iki ülke birbirini daha yakından tanıma imkânı buldu. Bu tanıma sonucunda yapılan yeniden değerlendirmelerin Türkiye-Rusya ilişkilerine olumlu yansımaları basına yansımaya başladı bile. Nitekim Rusya'nın saygın aylık ekonomi dergilerinden RBC Kasım 2008 sayısında, Türkiye ve Rusya arasındaki askeri işbirliğinin önemine dikkat çeken ve Moskova'nın Ankara gibi bir müttefike ihtiyacı olduğunu bildiren bir yazı yayınladı. 
 
Yazıda; Rusya'nın bölgedeki jeopolitik süreçlerden dışlanmamasının, Karadeniz'e sahili bulunan başka bir ülkenin vereceği siyasi kararlara bağlı olduğu, tarihin beklenmedik bir dönüş yaparak, asırlar boyunca Rusya'nın rakibi olan Türkiye'nin bugün Rusya'nın yeni stratejik müttefiki olabileceği vurgulanıyor. Rus filosuna ait askeri gemilerin Ekim 2008'de Aksaz-Karaağaç limanına gitmeleriyle başlayan askeri ziyaretin de, Türkiye ile Rusya'nın bu alandaki ortaklığının başlangıcını oluşturabileceğine dikkat çekiliyor. 
  
Türk-Rus ittifakının gerekliliğine ilişkin kaleme alınan ve Türkiye basınında da yer bulan bu değerlendirme aslında bir ilk değil. Daha önce DUMA Milletvekili Sergey Markov da, İzvestia gazetesinde " Türkiye'nin yeniden keşfedilmesi gerektiğini" savunan bir yazı yayınlamıştı. Her iki değerlendirme neticesinde varılan sonuç açısından - Türkiye/Rusya İttifakı -   benzer gibi görünse de aslında farklı hareket noktalarına işaret ediyor. 
  
Duma Milletvekilliği'nin yanı sıra Siyasi Araştırmalar Enstitüsü Başkanı da olan Sergey Markov yazısında; Rusya ile ittifaka Türkiye'yi zorlayan nedenlere atıfta bulunuyor. 
  
Bunları alt alta sıralamak gerekirse; 
  
-"Ankara, AB'ye tam üye olması durumunda, ülke içinde Avrupa'dakine benzer ekonomik ve siyasi kurumlarını güçlendirebilir, AB'den sübvansiyonlar alabilir, Türk toplumunun laik rejimini sağlamlaştırabilir ve ekonomik gelişmeyi hızlandırabilir. Ne var ki, 30 yıl süren sabırlı bekleyişten sonra bu stratejik hedefin erişilemez olduğu artık anlaşılmıştır. Fransa ve Hollanda'da düzenlenen referandumlar ve AB toplumlarında göçmenlere karşı tavrın değişmesi, Türkiye'nin birleşik Avrupa'ya katılmasını engellemektedir. 
 
-Washington yıllardır Ankara'nın başlıca stratejik ortağı olarak bilinir. Ancak, son yıllarda okyanus ötesindeki ortak Türkiye için yalnızca sorun yaratmaya başlamıştır. ABD, Irak politikası ile Türkiye'deki stratejik istikrara son derece ağır bir darbe indirmiştir. Bu nedenle Türk ordusu Irak topraklarında Kürtlere karşı askerî operasyonlar düzenlemek zorunda kalmıştır." 
 
Markov bu tespitleri yaparken, Rusya'nın neden Türkiye gibi bir ülke ile stratejik ortaklık yapması gerektiğini de belirtmeyi unutmamış. Markov'a göre; "Türkiye, siyasi açıdan yeterince değerlendirilmemiş bir ülkedir. Jeopolitik bakımdan Avrupa ile Asya arasında bir köprü ve Kuzey ile Güney arasında bir kavşaktır. Yalnızca Hıristiyan ve Müslüman dünyaları değil, bir yandan geleneksel dinler, öte yandan da çağdaş dinî bilinç ve yaşantı şekilleri bu ülkede iç içedir. Yani Türkiye bir dinî kültürler ve mozaikler ülkesidir . Türkiye ayrıca, Avrasya, Orta Doğu ve Avrupa arasında bulunduğu için enerji kaynaklarının taşınması için kilit bir transit ülke konumundadır". 
  
Markov'un enteresan diğer bir tespiti de; "Rusya ve Türkiye'nin ekonomik yapılarının birbirini tamamlayan yapılar" olduğu. Ona göre; Türkiye'de bulunmayan bazı enerji kaynaklarının yanı sıra nükleer, havacılık-uzay sanayi, savunma endüstrisi gibi teknoloji kolları ile büyük şirketler Rusya'da mevcut. Rus ekonomisinin muhtaç olduğu transit topraklar, genç iş gücü, inşaat, hafif sanayi ve turizm alanlarında faaliyet gösteren KOBİ'ler Türkiye'de var. 
  
RBC dergisi ise kurulacak ittifakla ilgili projeksiyonunu daha ziyade Rusya'ya yöneltmiş ve böyle bir ortaklığa Rusya'yı zorlayan nedenlere ilişkin tespitlere yer vermiş. İsterseniz daha iyi anlaşılması için bu defa RBC dergisinin Rusya'ya ilişkin tespitlerini sıralayalım; 
  
"-Güney Osetya'daki Ağustos krizinin ardından NATO gemilerinin Karadeniz sahillerine gelişine misilleme yapılacağını açıklayan Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev, Kuzey Filosunda bulunan birkaç askeri gemiyi Venezuela sahillerine göndermiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı temsilcisi de buna karşılık Rusların bu kadar uzağa gidebilecek sadece bir kaç gemisi olduğu - ne yazık ki haklıdır-  karşılığını vermiştir. 
  
-Rus gemilerinin ABD sahillerine misilleme ziyareti Rusya yönetiminin bir blöfüdür. Çünkü Rusya tek başına ve sadece bir kaç gemiyle NATO gemilerinin değil Atlas okyanusuna, Karadeniz'e bile gelmesini engelleyemez. Bunun için Rusya'nın önemli bir ortağa ihtiyacı vardır. 
  
-Rusya için önemli olan Kırım yarımadasındaki Sivastopol Limanı'nda konuşlandırılan "Karadeniz askeri filosu"nun mevcut konumunu korumasıdır. Bu filonun konuşlandırılacağı yer konusunda Sivastopol'dan başka bir alternatif yoktur. NATO'nun doğuya ilerlediği, Ukrayna'nın NATO'ya çekildiği bu dönemde, NATO üyesi Türkiye'nin Rusya'ya Sivastopol konusunda destek vermesi çok önemlidir." 
 
Hantal devlet yapısını terk ederek, SSCB'nin dağılmasından sonra adeta geri çekilip güç toplamaya ve özellikle enerji üretimi ve dağıtımı konusunda yeni açılımları devreye sokarak gücünü tüm dünyaya yeniden deklare etmeye çalışan Rusya'nın, inşa edilmeye çalışılan yeni dünya dengeleri çerçevesindeki jeopolitik süreçlerden dışlanmaması için Türkiye'ye şiddetle ihtiyacı vardır. 
  
Aynı şekilde Türkiye'nin de; "Küresel güçlere karşı mücadelede, bölgesel ittifakların gerekliliği"nden hareketle komşusu Rusya ile iyi ilişkilere ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçların karşılıklı olarak keşfedilmesi bu açıdan çok önemlidir. Ancak unutmamak gerekir ki, hayata geçirilmeyen düşünceler sadece temenni olarak kalırlar. 
  
Editör :Erdoğan ILGAZ 
Editör Email :eilgaz@globalyorum.com  

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.