Haberin yayım tarihi
2008-04-21
Haberin bulunduğu kategoriler

DTP'nin işi gerçekten çok zor..

Kamuoyunda PKK'nın legal siyasi uzantısı olarak bilinen, bilinmesinden öte, kendilerinin de çoğu zaman kabul etmek zorunda kaldıkları DTP'de sancılar giderek büyüyor. Bilindiği üzere DTP içerisindeki ilk sancı, bazı görüş ayrılıkları nedeniyle partinin "Şahinler" ile "Güvercinler" olarak bölünmesiyle başlamıştı. Radikal Şahinler, İmralı ve Kandil'in emirleri doğrultusunda hareket etmeye çalışır veya görüntü verirlerken, ılımlı Güvercinler ise Şahinler'in aksine, olayları yorumlamaya ve sağduyulu olmaya çalışan, daha yapıcı ve yumuşak olan diğer kesimi temsil ettiler. DTP bünyesinde oluşan bu ilk sancı, geçen süreç içerisinde sancı çeşitlenmesine sebep oldu ve nihayet kronik kriz nöbetlerine dönüştü.
 
2007 yılı içerisinde yapılan DTP kurultayında, Ahmet Türk'ün başını çektiği Güvercinler'in, Şahinler'e yönelik yoğun itirazlarına rağmen, milletvekili sıfatı olmayan Nurettin Demirtaş'ın DTP Genel Başkanlığı'na getirilmesi, aslında uzun bir süredir içten içe devam eden, ancak o güne kadar sümen altına atılarak bir bakıma gizlenmeye çalışılan çatışmanın keskinleşmesine ve tarafların saflarını net olarak belirlemesine yol açtı.
 
Saflar arasında gittikçe derinleşen hizipleşme, geçtiğimiz 8 Nisan tarihinde yapılması gereken, ancak aynı gün Eşbaşkan Emine Ayna'nın bir grup milletvekili ile birlikte Genel Merkez'de basın toplantısı düzenlemesi sebebiyle gerçekleştirilemeyen DTP Grup Toplantısı ile ayyuka çıktı. Aralarında Ahmet Türk ve Sırrı Sakık'ın da bulunduğu milletvekilleri, aynı gün partinin Meclis Grup Toplantısı olduğunu belirterek, E.Ayna'dan basın toplantısını iptal etmesini istemiş, Ayna ise öneriyi reddederek, Pervin Buldan, Özdal Üçer, Şerafettin Halis ve Gültan Kışanak'la birlikte DTP Genel Merkezi'nde basın toplantısını gerçekleştirmişti. Bilahare ileri tarihe ertelenen Meclis Grup Toplantısı'na, Eşbaşkan Ayna ve Genel Merkez Yönetimi'ne yakın milletvekillerinden Gültan Kışanak, Ayla Akat Ata, Özdal Üçer ve Şerafettin Halis'in inadına iştirak etmemeleri, bardağı taşıran son damla oldu.
 
Oysa, "Kürt sorunu, çözüm önerileri, Apo, PKK, kimlik, Hükümet politikaları, sınır ötesi operasyon" gibi konulara gelindiğinde "ortak bir görüş" ortaya konuluyor ve "Nevruz, 15 Ağustos, 4 Nisan" gibi günlerdeki etkinliklerde de "birlik içerisinde" olunduğuna dair bir görüntü sergileniyordu. O halde, ya aralarında çok da önemli görüş ayrılıkları yoktu, ya da "Kol kırılır, yen içinde kalır" misali, parti içerisinde yaşanan boyutlu çatışmaların dışarıya yansımaması için özel bir gayret sarf ediliyordu.
 
Ancak, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Aysel Tuğluk'un başını çektiği "Ilımlılar" ile Emine Ayna ve Nurettin Demirtaş'ın ön plana çıktığı "Radikaller" arasındaki çatışmanın, sadece ve sadece siyasi görüş ayrılıklarından ve politik bakış farklılıklarından kaynaklanmadığı, yaşanan çatışmaların büyük çoğunluğunun genelde çok daha farklı faktörlere dayandığı belirtiliyor. Bu durum, DTP'nin tam da içinden, hem önde gelenlerinin ve hem de taşra teşkilatlarının üyelerinin kendi aralarındaki tartışmalarından ve yaptıkları kulislerden anlaşılıyor.
 
Bu aşamada söylenti denilebilecek duyumlara göre, DTP içerisinde gerçekten de büyük bir çekişme yaşanıyor. Bu kısır çekişmelerde, şahıslar arasındaki geçmişe dayanan küskünlüklerin, çıkar çatışmalarının, karşılıklı ithamların, bölgeciliğin, ön plana çıkma arayışlarının, eğitim ve kültür seviyesi farklılıklarının, bayanlar arasındaki altı çizilen kıskançlıkların ve hatta, özellikle karşılıklı veya karşılıksız ikili ve üçlü hissi ilişkilerin, önemli ölçüde rol oynadığı söylenirken, bazı hissi ilişkilerdeki düzeysizliklere, üstüne basa basa dikkat çekiliyor.
 
DTP'nin işinin gerçekten de çok zor olduğu anlaşılıyor. Bir taraftan, DTP ileri gelenleri arasında, kısır ve komik denebilecek bütün bu olup bitenler yaşanırken, diğer taraftan taşra teşkilatlarındaki ve özellikle belediyelerindeki menfaat ilişkileri, kemikleşmeye yüz tutmuş, aile, yakın akraba ve aşiret kayırmalarının yanı sıra, görevi kötüye kullanma ve bunu güce dönüştürme alışkanlıkları gibi hususlar, işleri çok daha zorlaştırıyor, içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. İşler bu denli zorlaşırken, bir de bunlara, kendi çıkarları ve yoğun kaprisleri doğrultusunda, başta İmralı olmak üzere Kandil dayatmalarını, talimatlarını ve yönlendirmelerini eklersek, DTP'nin nasıl bir çıkmazın ve çaresizliğin içerisinde olduğunu kestirmek de bir o kadar kolaylaşıyor.
 
Sabahattin Talu
sabahattintalu@gmail.com 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.