Haberin yayım tarihi
2008-03-18
Haberin bulunduğu kategoriler

DTP tekeli kırılıyor mu?

Geçtiğimiz 22 Temmuz Genel Seçimlerinde, AKP'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinden % 56 oy alarak 75 milletvekili çıkarması ve DTP'nin önemli ölçüde oy kaybına uğrayarak ikinci parti konumuna gerilemesi, bölgede bugüne kadar sessiz kalmış olan DTP dışındaki siyaset çevrelerinde hareketlenmelere yol açtı.
 
Hareketlenmenin ve çeşitli arayışların sebebinin, bölgede AKP'nin açık arayla birinci parti konumuna gelmesiyle, halk tarafından DTP ve öncesi partilerin bugüne kadar ki sürdürdükleri tek düze etnik temelli siyasetin karın doyurmadığının anlaşılmasının yanı sıra, bir türlü bitmek bilmeyen, hatta körüklenen terör eylemlerinden duyulan rahatsızlık olarak değerlendiriliyor. Bu nedenlerden ötürü, önlerinin açıldığını düşünen bölgedeki muhafazakâr ve dindar Kürtler ile AKP ve DTP dışında kalan ve temsil edilmediğini düşünen demokrat ve liberal Kürtlerden oluşan siyasi çevrelerin çeşitli arayışlara girdiklerinin sinyalleri alınıyor.
 
Bölgede üç ayrı yeni siyasi oluşumdan, siyasi hareketlilikten bahsediliyor.
 
Bu oluşumlar içerisinde, DTP, HAK-PAR, KADEP ve diğer Kürt grupların bir araya gelerek birlikte hareket edebilecekleri etnik bir siyasi cepheden söz edilirken, bu ihtimalin son derece zayıf olduğu, hatta yapıları gereği pek de mümkün olmadığı ifade ediliyor.
 
İkinci oluşumun, uzun zamandır bir ittifak içerisinde oldukları bilinen, DTP ve PKK çizgisinin tamamen dışlandığı ve şiddet taraftarı olmayan HAK-PAR ve KADEP öncülüğündeki birleşimin eli kulağında olduğu ve bu oluşumun içerisinde demokrat ve liberal Kürtlerin yer alacakları belirtiliyor. Bilindiği üzere, ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson'ın düzenlediği, geçtiğimiz 29 Kasım günü, bazı AKP'li milletvekillerinin de davetli olduğu, KADEP Genel Başkanı Şerafettin Elçi ve HAK-PAR Genel Başkanı Sertaç Bucak'ın katıldığı kahvaltıda önemli bazı adımların atıldığı söylenmiş, kahvaltı sonrasında Elçi ve Bucak tarafından, "Yeni bir siyaset arayışı var. Şiddeti reddeden partiler bir araya gelerek güçleneceğiz" şeklinde açıklamalar yapılmıştı.
 
Üçüncü ve son oluşumda ise, öncülüğünü "Diyarbakır Diyalog Platformu" adı verilen ve geçmişteki Refah Partisi ile Anavatan Partisi ve DYP içerisinde politika yapan/yapmış olan eski ve ünlü siyasetçilerin yer aldığı, daha çok dindar ve muhafazakâr Kürtlerin temsil edileceği yeni bir siyasi ittifaktan bahsediliyor.
 
Aslına bakılırsa şu an için bölgede, birincisi AKP olmak üzere AKP ve DTP gerçeği, iki etkili kutbu var. Diğer olası siyasi oluşumların bu aşamada çok da etkili olabilecekleri, söz sahibi olabilecekleri pek mümkün görünmüyor. Ancak şu da kesin ki, bölge insanı artık terörden bıktı. Etnik siyasetin karın doyurmadığının farkında. Türkiye'den kopmak gibi özellikle kendileri için son derece tehlikeli bir düşünceleri de asla yok. Bölge insanı iş istiyor, aş istiyor, huzur istiyor, ekonomik refah istiyor. Bu nedenledir ki, son seçimlerde geçmişteki partilerin devamı niteliğindeki DTP'nin bölgedeki hegemonyası önemli oranda yıkılıp, AKP'ye yönelindi. Yine bu nedenledir ki, bugüne kadar sessiz kalmış olan diğer siyasi çevreler de, DTP hegemonyasının yıkılması üzerine, oluşan bu siyaset sahnesinde yerlerini alabilmek, rol kapabilmek için, yeni arayışların ihtiyacını duymaya başladılar. Bir anlamda ümitlendiler, ışık gördüler, fırsat buldular.  
 
Bölgede, AKP ve DTP gibi iki ayrı etkili kutup olmasına rağmen,  mevcut siyasi gelişmeler ve siyasetin çeşitlenmesine ilişkin arayışlar son derece önemli gözüküyor. Çünkü, AKP ve DTP'nin kendilerini temsil etmediğini düşünen ve kendilerinin farklı taleplerinin karşılanmasını isteyen belli bir kitlenin ve hatta DTP içerisinden dahi önemli bir tabanın var olduğunun sinyalleri alınıyor.
 
DTP'li veya DTP'ye yakın görüşleriyle tanınan ve ılımlı olarak bilinen bazı siyasi çevreler, söz konusu gelişmelerle ilgili olarak yaptıkları değerlendirmelerde, "Yeni bir Kürt partisinin taban bulmasının bu aşamada zor olacağı, mevcut çatışma ve şiddet ortamının devam ettiği sürece DTP'ye alternatif bir siyasi hareketin gelişmesinin mümkün görünmediği, çünkü DTP'nin çatışma ortamı sayesinde ön plana çıktığı, bir anlamda; çatışma ortamının DTP'yi, DTP'nin de çatışma ortamını beslediği, bu nedenle DTP harici bir başka siyasi iradenin zemin bulup yeşerebilmesi için DTP'den daha radikal bir tavır sergilemesine ihtiyacı olduğu" yönünde görüş belirtirlerken, daha önemlisi, PKK'ya rağmen bölgede siyaset yapmanın da oldukça zor olduğunun özellikle altını çiziyorlar.
 
DTP'nin "Şahinler" kanadının bu gelişmeler karşısındaki görüşleri ise son derece keskin. Şahin DTP'liler, partilerine alternatif siyasi bir hareketi "işbirlikçi ve hain" olmakla suçlar, "Beyaz Kürtler" olarak nitelendirirlerken, Kürtlerin tek temsilcisinin DTP olduğunu ve bu nedenle DTP dışındaki bir siyasi hareketin de halktan taban bulamayacağını, sonuç olarak DTP'siz bir çözümün asla mümkün olmadığını söylüyorlar.
 
Tüm bu gelişmeler doğrultusunda özet olarak denebilir ki; bölgede son dönemde yaşanan siyasi çeşitlilik girişimleri, tutar veya tutmaz, taban bulur veya bulmaz, demokrasi gereği son derece olumlu birer gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, bölgede kendi menfaatleri gereği, siyasi demokrasinin gelişmesini istemeyen ve yıllardır sürdürülen siyasetin tekelini elinde tutmaya çalışan kemikleşmiş bir zihniyetin varlığını unutmamak, bu zihniyetin varlığını besleyen PKK tehdidini de özellikle dikkate almak gerekiyor.
 
Sabahattin Talu
Global Yorum İnternet Dergisi
stalu@globalyorum.com 
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.