Sebahittin Yılmaz Yazdı.

İnsanlarda bilgi, görgü, eğitim arttıkça sadeliğin artmasıdır beklenen. Bu imkanı ve seviyeyi yakalama şansı bulan insanların, hayatı daha iyi anlamlandıracağı, yakın ve uzak çevresiyle daha iyi empati kuracağı ve insanlık kalitelerinin ise yükseleceği tahayyül edilir.

Öyle ya bu birikim onların yaşamlarını güzelleştirir, insanlara bakışını mükemmelleştirir, inanç dünyalarını da derinleştirir, sadeleştirir ve güzelleştirir…

Dünyadaki fırsat eşitliği ve eşitsizliğini iyi kavrar, yokluğu ve varlığı görür…

Oluru olmazı, imkân ve imkânsızlıkları bilir… Yani insani niteliklerini özgünleştirir…

Hak etmediğini asla talep etmez, hakkını veremediği sorumluluğu üzerine almaz, alsa bile ifa edemediği görevden el çeker, insani sorumluluğu gereği.

Ancak gel gör ki, günümüzde bu beklenti tam aksine işlemekte günümüz toplumlarının çoğunda ve bizde. Okuyup, gelişip, ilerleyip, zenginleşip insan kalitemizi artıracağız iddiasıyla yola çekmiştik oysa ya da öyle sanmıştık!

Ama yıllar sonra tuhaf, karışık, ne olduğu belirsiz tipler çıktı içimizden, toplumuna hiç benzemeyen, sevmek bir yana nefret edilen karakterler;

Yakın geçmişin dava adamı iddialı, günümüzün kalpazanlarından,

Ömer adaleti iddialı, modern Karunlardan,

Rol modellikten dosya takipçiliğine uzanan uzun yol takipçilerinden,

Sabırla karşılığını almayı bekleyen hedefe kilitli menfaatperestlerden,

Etiket ve diplomayla milleti hizaya çekmeye çalışan züppelerden,

Tayin bekçisi şaklabanlardan,

İşinin hakkını vermeyen sahtekârlardan,

Diplomalı hırsız yetiştiren sahte önder bozuntularından,

Menfaatleri ve egoları uğruna genç beyinleri köleleştiren milenyum Haşhaşilerinden,

İnsanı potansiyel av gören sözüm ona iş (m)adamlarından

Din tacirliğiyle makam ve menfaat devşiren münafıklardan,

Literatüre ‘dernekçilik’ mesleği ekleyen sivil toplum sülükleri ve yandaşlarından ise, nefret etmeye devam edecek toplumlar sonsuza dek…

İnsan olmak, insan kalitesi ve erdemini taşımak farklı şey, uygulamadakinin aksine! İyiliklerin yanında olmalı, kendi yaptığı iyiliğe odaklanmalı insan.

Olmayan kalite, değer ve hak etmediğiniz takdir için kendinizi yıpratmayın. Sadeliğin keyfine varın, makamın öncesinde, esnasında ve sonrasında…

Bilge Kral’a kulak verin: “Ve her şey bitecek; sen de öleceksin; bu dünya da ölecek... Bu yüzden, başını hep dik tut!”.

Maasmechelen, 11.11.2016