Kadınlar günü geçti. O günlerde bir şeyler yazamadım.
Günle ilgili birçok şey söylendi yazıldı. İnsanların duyarlılık seviyesi yükseltildi. Bir nebzede olsa kanayan yaraya bir ilaç olmaya çalışıldı.
O günlerde birkaç sokak röportajı kafama takıldı.
Röportaj kadına dayak üzerineydi. Bir vatandaş, “erkek olan adam, kadına dayak atmaz”, “Dayak atan adam erkek değildir” diyordu.
Dayak atan erkekler demek ki kadını temsil ediyor olmalı. “Kadın gibiler dayak atar!…”
Dayak atan kişinin kadınlaştırılması, kadına benzetilmesi, kadınlıkla özdeşleştirilmesidir!
Kadınının bu kadar aşağılanmasına pes doğrusu.
Yeryüzünde canlıların var olmasıyla başlamıştır kavga. Güçlü güçsüzü şiddet kullanarak kontrolü altına almaya çalışmıştır. Şiddet hiçbir zaman eksik olmamıştır.
Kadına şiddet bu günün meselesi değildir. Ülkemizin değil tüm dünya insanının meselesidir.
Kadının bedenen zayıf düşmesiyle başlar kadına şiddet. Şiddetin yanında iş gücü sömürüsü.
“Erkek olan kadını dövmez” felsefinin temelin de yine erkeğin gücü gizlidir.
Erkeklikle eşleştirilmiştir tüm güzellik ve doğruluk.
Kötüler, kirliler, çirkinlikler erkeğin dışındadır. Erkek olan değildir.
Gelişmiş ve gelişmemiş toplumlarda kadının sömürülmesi devam etmektedir. Şiddet her toplumun temel sorunu olmaya devam etmektedir.
Kadına yönelik şiddet azalacağı yerde daha da artmakta, sorunun çözümü noktasında ciddi adımlar atılamamaktadır.
Kadının sosyal güvenceden yoksunluğu, iş hayatında yeterince var olamaması çözümün önündeki en büyük engeldir. İş ve sosyal güvenceden yoksun, erkeğe bağlı yaşam koşulları kadını her türlü sömürüye açık hale getirmektedir.
Mecliste yoklar, sanatsal, fikirsel platformlarda çok azlar. Devletin üst kesimlerinde yeterli düzeyde değiller. Hala yeterli eğitim koşullarından yoksunlar.
Kadın güzelliktir, incelik, zarafettir. Dünyayı yaşanır kılan kadınlardır. Geleceğimiz, güvencemiz onlardır. Onlardır hayatı var eden.
Bu kadar değerli olanların hala alınıp satılması, berdel olması, namus sayılması, itilip kakılması, horlanması, meta olarak pazarlanması dünya insanının en büyük ayıbıdır.
Kadınları sekiz martlarda anmak, bir güne sığdırmak, timsah göz yaşları dökmek ile geçiştirmek kendimizi kandırmaktan başka bir anlam ifade etmez.
Kadınların öncelikle sosyal güvenceli hale getirilmesi gerekmektedir. Anayasa ve kanunlarla pozitif ayrımcılık sağlanmalıdır.
Medyada, kadın sömürülen, ikinci sınıf olan, hep arkada yer alan bir mantıkla değil; önde, ileride verilmelidir.
Erkek olan değil, insan olan felsefesiyle yaklaşmalı, erkeklik mantığını bırakmalıyız. Eşitlik temelli bir bakış açısı ile kurmalıyız yaşamı.
El ele birlikte yürümeliyiz aydınlığa…
GÜNDOĞDU YILDIRIM