Haberin yayım tarihi
2010-05-01
Haberin bulunduğu kategoriler

Erken Seçim ve Kahraman Palyaço

Başlığı görünce "İyi hoş da erken seçim ile palyaçonun ne alakası var" diye düşünecek olanlara hiç kızmayacağımı belirteyim. Çünkü son günlerde içinde yaşamış olduğumu ülke yine bir hükümet istifası ile bir kez daha sarsılmışken, devlet yapısında kriz doruk noktalara tırmanışken, erken seçim kararı sürpriz bir şekilde açıklanmışken, halk da tedirgin tedirgin beklemeye koyulmuşken, konu ile ilgili ancak bu kadar saçma bir başlık atılabilirdi. Evet başlık saçma, ben de biliyorum. Ama neden böyle bir başlık attığıma biraz açıklık getireyim müsade ederseniz. Neticede hür bir ülkede yaşadığımızı varsayarsak, herkesin çizmeleri aşmadan kendini hür bir şekilde ifade etme şansına sahip olduğunu düşünüyorum.

Aslında ne olduysa 23 Nisan günü oldu. Hükümetin düştüğü haberi ile kulislerde dolaşan erken seçim seslerini duyduktan sonra dört bir yanımı kara kara düşünceler sarmışken, bütün bu olup bitenlerden ve olacaklardan bir an olsun ayrılmak üzere Brüksel'in görkemli mekanlarından olan 'Palais des Beaux Arts'da düzenlenen 'Ulusal ve Egemenlik Bayramı' kutlamalarına, basın üyesi olarak ben de katıldım.

Bu arada, laf buralara gelmişken, proğram ile ilgili önemli bir hususa değinmeden geçemeyeceğim. Kutlama güzel olmaya güzeldi. Lakin basına yer ayrılmamış olması, açıkcası beni ve diğer basın üyesi arkadaşlarınından birçoğunu zor durumda bıraktı diyebilirim. Mesela bir ara, proğram esnasında, sahnenin civarına yakın bir yeri kendime mesken ederek sahnede sergilenen gösterilerin güzel anlarını ölümsüzleştirmek üzere resimler elde etmeye çalışırken, arkamdan nahoş bir şekilde, tıpkı külhanbeyi gibi seslenen biri oldu. "Hooop kardeşşş, hooop brrraderrr, çekil arrrtık ya Allah Allah, bu ne yaaa". Bunu duyan ben, bir ara kendi kendime "Bu ses Memati'nin sesi mi? " diye sordum. Malumunuz olur ki, son yılların meşhur özenti dizisi insanlarımızın çoğunu 'Polat', 'Memati', 'Abdülley', vs… gibi elinden silah düşmeyen dizi kahramanlarına özenmeye ittiğini hepimiz biliyoruz. Velhasıl bir iki resim aldıktan sonra, tabi o arada homurdanmalar devam ederken, bulunduĝum yerden ayrılmak üzere yönümü döndüm. Döndüm dönmesine de bir de ne göreyim. Sade bir kaşı çatık 'İvedik' bakışlı birisi sert bir şekilde bana bakıyor.

Bakışlara aldırış etmeden bulunduğum yerden efendi bir şekilde çekilmeye karar verdim. Yürüyorum ama hala 'İvedik bakışlı' durmadan gözleriyle beni takip ediyor, ta ki kendime bir yer bulup oturasıya kadar. Sonra bütün bunlar yetmezmiş gibi bizim 'İvedik bakışlı'nın sessizce söyledikleri bardağı taşıran damla oldu ama. Çünkü sessizce söylediklerinin dua olması ihtimali çok düşüktü bence. Neticede bizim de bir gururumuz var. Bunun üzerine adrenalinin en ucra noktaya vurmasıyla birlikte, kendisine yaklaştım ve bir sorunu olup olmadığını sordum. 'İvedik bakışlı'nın yanında oturan yaşlı babası müdahale etti ve Allah'tan olay büyümeden yatıştı. Daha sonra basına ayrılan yer ile ilgili ufak çaplı bir araştırma yaptım ve öğrendim ki, basına yer ayrılmış fakat yerleri davetliler kapmış da falan filan. Bu husula ilgili organizatörlere buradan bir ricam olacak. Bir dahaki seneye basına ayrılan bölümü muhafaza etmek açısından daha geniş önlem alınmasını ve proğrama 23 Nisan'ın önemini kavrayamamıș 'Recep İvedik'lerin alınmamalarını rica ediyorum. Lütfen not alınız.
 
Konumuza dönelim. 23 Nisan kutlamalarında proğram boyunca sahneye çıkarak hünerlerini döken birbirinden yetenekli çocuklar, gruplar falan vardı. Ama bir de sahneye çıkanlar arasında hünerlerini döken öyle biri vardı ki, o da bana göre sahnenin en hariküladesiydi. O büyüleyici insan 'Palyaço'dan başkası değildi. Bu palyaço gerçekten çok yetenekliydi. Diğer tanıdıĝım palyaçolardan çok farklıydı. Hatta gösterisi esnasında benim resim çektiğimi görünce, bana poz vermeyi bile ihmal etmedi.

Zaten çocuk yaştan beri palyaço sevgisi içimden hiç eksik olmadı. Hatta bugüne kadar, birçok palyaço izleme fırsatım oldu, ama bu çok farklıydı. Gözlerinden saçılan ışıklardan anladım. İşte tam gösterisi esnasında, bize son zamanlarda çalkantılı günler yaşatan siyaset dünyamız aklıma geldi ve kendi kendime "Aslında tam siyasete atılacak adamsın 'Palyanço" diye düşündüm. Garip bir duygu ama gerçekten kendi kendime söylendim bunu. İşin gerçeği, son yıllarda milyonlarca gösterilerinin birbiri ardına sergilendiği siyaset arenasına bizim 'Palyanço'da atılmaya karar verse, hiç tereddüt etmeden oyumu kendisine veririm. Hatta gönüllü olarak kendisi için propaganda bile yaparım. Belki okuyanlara veya duyanlara saçma gelebilir bu ama bence 'Palyanço'yu siyasette bir denememiz lazım. Hani yetmişli yıllarda Türkiye'de eski bir siyaset partisinin bir afişinde meşhurlaşmış bir sloganı vardı, "Denemiş Denenmez" diye. İşte ben de artık günümüz siyasetinde denenmemişlerin denenmeleri gerektiğini düşünenlerden oldum. "Umudumuz Şaban" filminde umudu tükenmiş halkın kahramanı nasıl Şaban olduysa artık benim de "Umudum Palyaço" oldu. Belli mi olur. Belki eline bütün gerekli imkanlar verilirse, umudu tükenenlerin umutlarını yeşerterek onların kahramanı haline gelebilir. Böyle saçmalık olur mu demeyin. Bence olur. Her seçimden önce, siyasetçilerin yarattıkları ütopyada güzel sözlere ve vaatlere yer oluyor da, benim yaratmış olduğum ütopyada neden siyasete atılmış kahraman bir Palyaço olmasın?
 
Cafer Yıldırımer

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.