1950’ den beridir iktidara gelen bütün sağ iktidarlar dini cemaatlerle, dini gruplarla iç içedir. Türkiye’de hiçbir sağ parti dini cemaatlerin desteğini ve oyunu almadan iktidara gelemez. Bunu hiçbir örneği yoktur. Sağ siyasette dini cemaatler tam bir sivil toplum örgütü gibi işlev görür.
Sağ siyasi partilerin ardında dini grup ve cemaatler ne kadar fazla kümelenirse, o partinin oy oranı o kadar yüksek olur. Özellikle 1969 genel seçimlerinden sonra dini cemaatler sağ partiler arasında bölündüler. Sağ siyasette parçalı bir yapı oluştu. 1973 genel seçimlerinde nur cemaati Adalet Partisini destekledi, İskender paşa cemaati milli selamet partisini destekledi, Süleymancılar cemaati de Demokratik Partiyi destekledi.
Fethullah hoca cemaatini ve Mahmut efendi cemaatini burada saymadım. O yıllar bu cemaatlerin esamesi bile yoktu. Fethullah hoca hareketi hala nur cemaati içinde değerlendiriliyordu.
Dini cemaatleri tanır mıyım? Yada ne kadar tanırım?
Köyde, mahalle hocası Cinci Mustafa hocadan itibaren, SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN hocanın Üsküdar Kısıklı da talebeleri İrfan Tokcan ve Muharrem Şimşek’e kadar TAM 9 YIL cemaat kurs ve yurtlarında Arapça okudum ve hafızlık yaptım. Devamında 7 yıl Adapazarı imam-hatip lisesinde okudum. Dini cemaatleri frekanslarına kadar bilirim. Yani ben o dünya’ya aitim. Ancak hiçbir cemaatin üyesi ya da sempatizanı değilim.
Dini cemaatlerin arasında inanılmaz bir rekabet ve çekişme mevcuttur. Bazı cemaatler endazeyi kaçırır, birbirlerini tekfirlikle (kafirlikle) bile suçladığı olur. Ben Süleymancılara ait Kur’an Kursundan ayrılıp İmam-Hatip lisesine gelince hocam merhum İrfan Tokcan ile 20 yıl konuşmadım. Ben İmam-Hatibe gidince, hocam bana “Acilen tecdidi iman et” demişti. Yani “Sen dinden çıktın, yeniden iman et ve dine dönüş yap” demiş oldu.
Ak Parti iktidarının kurucu nüvesi milli görüş geleneğinden gelen insanlardır. O insanlarda ya İskender paşa cemaatine ya da mahmut efendi cemaatine mensuptur. Hüseyin Çelik gibi Nur cemaatine mensup insan sayısı azdır. Özal kardeşler, merhum Necmettin Erbakan, Recai Kutan, Recep Tayyip Erdoğan İSKENDER PAŞA CEMAATİNE mensuptur. Numan Kurtulmuş, eski milletvekili Recep Yıldırım, Hendek Belediye başkanı Ali İnci Mahmud efendi cemaatine mensuptur. Mahmud Ustaosmanoğlu hoca efendi Trabzon’un Of ilçesindendir. O coğrafyadan siyasete atılanlar genellikle hoca efendiye müntesiptir.
2002 genel seçimlerinden itibaren 2011 genel seçimlerine kadar Fethullah hoca cemaati de Ak Partiye destek vermiştir. Hem de ne destek! 1983 yılındaki genel seçimlerinde dini cemaatler çoğunlukla Anavatan Partisini desteklemişlerdi. O tarihten sonra cemaatler arasında böyle bir ittifak hiç olmamıştı. Yine cemaatler değişik sağ partiler arasında dağılmıştı. Herhalde 28 şubatın da verdiği tedirginlikle dini cemaatler bu sefer Ak Partide toplandılar.
ŞURASI ASLA UNUTULMAMALIDIRKİ; Cemaat ile Ak Parti arasındaki ittifak tamamen siyasi bir ittifaktır. Bu iki ayrı partinin ya da iki ayrı tüzel kişiliğin işbirliği gibidir. Hedefleri, amaçları tamamen farklı iki ayrı organizmalardır.
Al-ver süreci tıkandığı an ittifak çöker. Olanda budur.
CEMAATLE SİYASİ İKTİDAR ARASINDA HİÇBİR İDEOLOJİK BAĞ YOKTUR.
Ben imam-hatip lisesi mezunuyum. Sayın başbakanda imam-hatip mezunudur. Bizim dünyamızda kesinlikle cemaate iyi gözle bakılmaz. Hep kınanırlar, yakınlık kurulmaz. Cemaat hakkında 40 yıldır söylenenleri ben biliyorum.
Milli görüş siyasi hareketi legal bir siyasi harekettir. Sandıktan çıkmayı yeğlerler. Sandıkla gelip, sandıkla gitmek peşin kabulleridir. Cemaat hareketinin böyle bir derdi ve kaygusu yoktur. Onlar devlet aygıtını kökten ele geçirmeyi, devlet oligarşisine kökten nüfuz etmeyi yeğlerler. Aradaki temel ve derin fark budur.
Bu kadar dersane, yurt, kolej boşuna kurulmuyor. Vasıfsız insan kalabalığının onlar için hiçbir önemi yoktur.
Destekleyecekleri partinin sağcı, solcu, liberal, milliyetçi olması hiç önemli değildir. Yeter ki amaca hizmet etsinler. Al-ver süreci iyi çalışsın yeterki.
İskender Paşa cemaatinin ve Mahmud Hoca cemaatinin böyle bir amacı ve hedefi yoktur.
İKTİDARLA CEMAAT ARASINDA ÇATIŞMA VE YOL AYIRIMI MUKADDERDİ
Bu işleri iyi bilenler, bu sonucu çok önceden biliyorlardı zaten. On yıl boyunca ak parti iktidarını inanılmaz şekilde desteklediler. Televizyonları, gazeteleri iktidarın resmi yayın organı gibi çalıştı. Anadolu’daki örgütsel yapı ikinci parti gibi çalıştı. Sayın başbakan “ne istediler de vermedik” derken çok samimidir. Zaten vermeme gibi bir lüksü de yoktur. Ancak talepler o hale geldiki “paralel yapı” sözü sayın başbakan tarafından ciğerden söylenmiş bir sözdür.
İKTİDAR-CEMAAT ÇATIŞMASININ 30 MART SEÇİMLERİNE YANSIMASI
İktidar partisi aldığı yaklaşık % 45 oyla zil takıp oynuyor. Acaba bu sevinç haklı bir nedene mi mucip? 2011 genel seçimlerinde iktidar partisi yaklaşık % 50 oy almıştı. Bu seçimlerde oran nedir? % 45 kimilerine göre % 43.5.
Bu durum 50 milyon seçmenin olduğu ülkede kayıp yaklaşık 2.5 milyon oy demektir. Birde şu var; 17 ve 25 aralık operasyonlarından önce ak parti oyları bütün kamuoyu araştırmalarında % 52-57 bandında görülüyor. Bunu esas anlamı % 10 oy kaybı demektir. Bunun rakamsal izahıda şudur: yaklaşık 5 milyon seçmen ak partiye oy verecek idiyken diğer partilere kaymıştır. Bu oyların cemaat oyları olduğunu düşünmeyin. Ancak hatırı sayılır payı elbetteki vardır.
Şu anda cumhurbaşkanlığı seçimi var. İktidar partisinde 2011’in rahatlığı asla yoktur. Herkes ince ince hesap yapmakta. Seçimlerde çantada keklik değildir. Kağıt kalem elde, herkes hesap yapmakta.
Mehmet Kutlular’a bağlı olan nur cemaati ak partiye hiç oy vermedi. Demokrat partinin şimdiki genel başkanı o cemaate mensuptur ve çatı adayını desteklemekte. Süleymancıların Ak Parti iktidarı ile yıldızı hiç barışık olmadı. Renk vermezler ama Ekmeleddin hoca’nın potada olduğunu anladıkları an oraya kayabilirler. Fethullah hoca cemaati zaten kılıncı kınından çıkarmış durumda. Geriye İskender paşa cemaati ile mahmud efendi cemaati kalıyor. İskender paşa cemaatinin öyle ahım şahım kitle tabanı yoktur. Numan kurtulmuş hoca Ak Partiye geçtikten sonra oradan bir sıkıntı olmaz. Onlarında çok büyük bir kitle tabanı olduğu söylenemez. Belli bölgelerde lokalize olmuş durumdalar.
Görünen artık şu ki; Türkiye’de dini cemaatler ekonomik güçlerine göre kitle tabanına sahip oluyorlar. Yani ne kadar ekmek, o kadar köfte durumları. Acıdır ama Türkiye’nin gerçeği de budur.
Devamı gelecek hafta...
İzzet DÖNMEZ/Türkiye