Haberin yayım tarihi
2010-05-20
Haberin bulunduğu kategoriler

İçinizdeki Öküze 'OHA' Deyin..

Bir öğretmenin, öğrencisi üzerinde bırakabildiği etkinin en fazla % 5 kadar olabileceğini söylüyor araştırmalar. Öyle ya, kaç öğretmeniniz sizin hayatınızda iz bıraktı? Hangi öğretmeninizi 'hayat dersi veriş' yönüyle hatırlıyorsunuz. Lise yıllarında bu kategoriye dahil bir fizik öğretmenim vardı; Osman Bey, Nam-ı diğer Ford Osman…
 
" Zihinsel engelli bir insan, daktilonun başına geçse ve gelişigüzel duşlara vursa; bu hareketin sonunda bir edebi eserin ortaya çıkması mümkün müdür? diye sormuştu…

Biz de "hayır" çıkmaz demiştik. O da, bizlere imalı imalı bakarak, "evet" asla!  diyerek gizli mesajını aktarmıştı.   
 
Kim bilebilirdi o gün bizi yeren bu misalin, ben de bir öğretmenin işaret taşı olarak kalacağını ve beni her konuda "Neden-Sonuç" ilişkisi kurmaya zorlayacağını. Bu örnekleme beklentilerin biraz daha somut hale dönüşmesine yardımcı olabiliyor. Tıpkı 13 Haziran Belçika Federal Parlemento seçimlerinde neden-sonuç ilişkişi kurmaya çalışıldığı gibi: adaylar ve beklentiler kombinasyonu.
 
Sayısı yüzbini aşan Türk kökenliler seçmen kitlesinin siyasi partilerin iştahını kabartmasi gayet normal. Haklı olarak kendilerine bu kitle içerisinden maksimum oyu getirebileceklerine inandıkları adayları tercih ediyorlar. Ancak adayların kalitesi, uzmanlığı ve topluma pozitif katkı verebilme yeterliliğine hiç bakılmıyor: popüler olma ve oy potansiyeli en belirleyici unsur.
 
Peki adaylarda kalite, donanım ve vekalet yeterliliği hangi safhada. Seçmenlerin kafalarında bu ve benzeri bir çok soru var, adaylara sormak istedikleri. Öyle ya Malcom X kulakları çınlatmaya hala devam ediyor: "İnsan ister mermi kullansın ister oy pusulası, iyi nişan almalı. Kuklayı değil, kuklacıyı vurmalı".

Bu ayrımı yapabilmek için adayların biraz sorgulanması gerekmez mi?

Verecekleri  cevaplar az çok tahmin edilebilmekte, ancak yine de sormadan edemedik.

İşte bir kaçı:
 
Neden aday oldunuz?

Seçim toplum için büyük bir fırsat, bu fırsatı problemlerin çözümüne katkı sağlamak için değerlendirmek istiyorum. Aslında alakası yok! maaş ve prestij esas.

Neden size oy verelim, farkınız ne?

Siz bakınca görmüyor musunuz farkı? Saçlar siyah, gözler kahve, boy orta…Tam bizi tarif ediyor. En önemlisi sorunları biliyorum, ben de göçmen bir ailenin zorluklar içerisinde büyümüş bir ferdiyim. Ee biraz mahcubiyet her zaman prim yapar bizim toplumda.   

Türk kökenli adayların sosyal açıdan yeterli donanıma sahip olmadıklarını, Belçika'nın reel gündeminden habersiz olduklarını iddia ediyorlar. Siz kendinizi vekillik için yeterli görüyor musuz?

Kesinlikle! Fazlam var eksiğim yok. Eğitimim var. Çevrem geniş. Yıllarca  sivil toplum örgütlerinde idarecilik yaptım. Herkes tanır ve bilir. Babam da din imamıydı…

Ayrıca çok sosyal bir insanım. Hiç bir faaliyeti kaçırmam: düğün, sünnet, mevlid,…  Bir gün içerisinde farklı yerlerde nasıl bulunabildiğimi dostlarım(!) iyi bilir. Belgelerle sabit ! Gerekirse magazin programlarına bile.

Lisan konusunda da sorun olmaz, Türkçe'yi güzel konuşur ve yazarım. Zaten seçmenlerim de Türk kökenliler. Kalan işleri danışmanlarım halleder.

Varsayalım 14 Haziran'da meclistesiniz. Hangi konularda aktif olacaksınız, uzmanlık alanınız var mı?

Her konuyla ilgileneceğim; ırkçılıkla mücadele, işsizlik, eğitim, eşit haklar, …

Daha somut örnekleyebileceğiniz projeleriniz var mı?

Var tabiki. Mesela izin yolunda özellikle de Bulgaristan'da vatandaşlarımızın yaşadığı zorluklar, Belçika devletinden maaş alan imamlar, futbol maçlarında uygulanan Türkçe konuşma yasağı, yabancı kökenli gençlerin diskoteklere alınmaması, vb…

Partinizin ırkçı söylemleri olduğu söyleniyor?

Kim demiş? Bizim partimiz en demokrat partidir, insan haklarına saygılı.

Ama parti programında çifte vatandaşlığına karşı olduğunu ve işsiz yabancıları fırsatçı olarak tanımlıyor?

Öyle miiiiii, hiç duymadım. Zaten bu partiye yeni geçtim, inceleme vaktim olmadı. Eğer öyleyse değiştirmek için elimden geleni yapacağımdan şüpheniz olmasın.

Partinin genel başkanı yazdığı bir kitapta, başörtüsünün siyasi sembol olduğunu, bütün okullarda ve resmi devlet dairelerinde yasaklanmasını ve bunun müslüman bayanların gelişimini engellediğini yazıyor?

Başkan benim iyi dostumdur. Ama kitabını okuma fırsatı bulamadım. Bir okuyup bakacağım, sonra da onunla konuşacağım. Neden öyle yazdığını doğrusu ben de merak ediyorum.

Peki varsayalım siz seçildiniz, partiniz  de iktidar oldu, Bu yasak mecliste onaylanıyor. Ne yapacaksınız?

Yapacağım şey çok kolay. Oylamaya kesinlikle katılmam, oturumu terkederim.

Peki bu bir çözüm mü, sizce?

Tabiki, ben görevimi yapmış olurum. Çoğunluk kabul ederse uymaktan başka çare yok, demokrasi bu. 

Peki partiniz sizi dışlarsa?

Başka bir partiye geçerim. Ya da ileride tekrar seçilebileceğim bir pozisyon ararım: encümenlik, danışmanlık veya belediye meclis üyeliği,…

Peki ideoloji?

Hiç önemli değil. Halkıma hizmet her yerde kutsaldır. Detayları geçmek lazım. Zaten dünyada ideoloji mi kaldı?

Bir de Hükümeti yıkan BHV diye bir olay gündemde. Neyin nesidir?

Boşverin o karışık konuyu. Bizle bir alakası yok. Kafanızı yormayın boşuna.

En son okuduğunuz kitap?

Ben okumayı çok severim. Ama bu son zamanlar siyasi çalışmalar yüzünden okumaya vakit ayıramamam beni çok üzüyor.  Ama ille de bir isim vermem gerekirse; hmmmm, hangisini söylesem acaba?

" Ali Baba ve Kırk Haramiler"…

Röportaj biter ve seçmenimiz ikna olmuş, kararını oracıkta vermiştir…

Ben Ford Osman'ı hatırladım. "Hayat dersin hala devam ediyor Hocam!  Gözlerimiz hep daktiloda! Sana rahmet diliyor, daktilonun arkasındakileri Sayın Bülent Akyürek'e kulak vermeye davet ediyorum: "İçinizdeki öküze 'oha' deyin", 13 Haziran öncesi ve sonrasında !

Sebahattin YILMAZ

19/05/2010, Maasmechelen
yilmaz_seba@hotmail.com
 
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.