Haberin yayım tarihi
2010-02-15
Haberin bulunduğu kategoriler

İşsizlik Ödeneği, Vakıf Maaşı ve Toplum Menfaati..

DERS: AHLAK BİLGİSİ

KONU: İşsizlik ödeneği, vakıf maaşı VE toplum menfaati..


Üstad Necip Fazıl'ın bir konferansında, konuştuğu esnada izleyicilerden biri sahneye bir hıyar atar. Hazır cevap Üstad, hiç istifini bozmadan şöyle seslenir:
"Biri az önce kimliğini düşürdü, gelsin alsın."
 
Ahde vefâ "sözünde durmak, verdiği sözlere ve yaptığı antlaşmalara bağlı kalmak, özü ve sözü doğru olmak" anlamlarına gelir ve ferdî, toplumsal, uluslararası hayatı birbirine bağlayan en güçlü bağ ve güven unsurudur Bu güven olmadan veya sağlanmadan toplum hayatı mümkün olmaz, insanlık yapısı geliştirilemez Bu yüzden, insanların toplum hayatının gereği olarak birbirlerine verdikleri sözleri mutlaka yerine getirmelerinin önemi üzerinde ısrarla durulur Buna karşın bu ilkeleri bozan fert ve toplumlar da kınanır

Ahde vefa göstermek ahlaki bir değer olduğu için "vefa" tespitini yapmak da biraz zordur. Tabiki bu tespit ancak ve ancak çok farklı amaçlar için bir araya gelmiş olan "gönüllü" sivil toplum örgütlerinde yapılabilir.
 
Peki vefalı kim, vefasız kim? vefanın ölçüsü ne? …
 
Toplum, vefalıları basından, farklı etkinlik ya da proğramlardan az çok tanıyor ve "vefa kriterleri"ni bir miktar kestirebiliyor. Yani vefalı statüsünde olabilmeniz için bu vefa tacirlerinin sizden bekledikleri, yapmanız gereken şeyler var.

Bir kaç örnek:

Sorgulamayacaksınız.

Otuz yıl kıpırdamadan yerinizde duracak, ve her şeye sadece "evet" diyeceksiniz,

İdarecilerin bütün yetersizlik, kapris ve ihtiraslarına göz yumacaksınız,

"Onlar yaparsa doğrudur, vardır bir bildikleri bizim kavrayamadığımız" diyeceksiniz.

Bir elinizle terinizi silecek, diğer elinizle vereceksiniz,

İtiraz ve farklı görüş bildirip, "birliğe" gölge düşürmeyeceksiniz.

İşinize gelmiyorsa kapıdan kendiniz çıkacaksınız

Fitne çıkaranlara dikkat edeceksiniz.

Tek adam, yakınları ve arkadaşları çerçevesine saygı da kusur etmeyeceksiniz….

Yani sabır taşı olacaksınız…
 
Bunları kesintisiz, otuz yıl süreyle yaparsanız, "vefalı" olur, proğramlara çağrılır, onore edilirsiniz. Yoksa; dönek, menfaatçı, koltuk sevdalısı, vefasız, kimliksiz, … addedilirsiniz.
 
Peki, vefa tacirlerine de bir bakalım:
 
On yıllar boyunca toplumun önünde moral önderi olarak görünenler…

Fedakarlık timsali olarak lanse edilenler…

Meydan muharebesi kazanmış komutan edasıyla proğramlarda boy göstermeye devam edenler…

Kimliklerini etiketlerinin arkasında tutup, menfaatlerini ideoloji edinenler…

Gelişimlerini tamamlamayan ve hep dedikodu kültürüyle hareket edenler…

Koltuk korkusunu hep ensesinde hissedip, yerinden kıpırdayamayanlar…

Vefasızların da size söyleyecekleri var: Kusura bakmayın!  İşinize  gelmeyenlere kırmızı kart gösterecek ve sonra da kalkacaksınız size kayıtsız ve şartsız "tam bir dava şuuru ve bilinciyle" hiç bir beklentisi olmadan destek verenlere,  ahlak dersi vermeye çalısacaksınız.

Etikten, insani değerlerden dem vuracaksınız.
 
O kadar da değil… Herkes sizi tanıyor.

Bakın o adına proğramlar tertip ettiğiniz Akif sizi nasıl tarif etmiş:
 
"Dış yüzüm öyle ağardıkça ağarmakta, fakat,
Sormayın iç yüzümün rengini: Yüzler karası!
Beni kendimden utandırdı, hakikat şimdi,
Bana hiç benzemeyen sûretimin manzarası!"
 
Hakikati bir görün ve kendinizle yüzleşin biraz. Kendi yaptıklarınıza da biraz bakın. Yıllardan beri oturduğunuz yerde menfaat kovaladınız ve sıcak koltuk aradınız. Hep bilen siz olmak istediniz. Misyon ve vizyonla hiç işiniz olmadı. Doğruya, daha iyiye, yeniliklere açık olmadınız, olamadınız, olmak istemediniz. Küçük hesap ve çıkarlarla uğrastınız. Davanız sizin için her zaman bir "iş' oldu. İşsizlik ödeneğiyle boşalan vaktinizi, vakıf maaşıyla toplum menfaatine vakfettiniz. Hem prestij kazandınız hem de ekonomik olarak rahatladınız. Nasılsa çalışırken yakalanma riskiniz de yok. Ne de olsa moral değerler ve kamu yararı sözkonusu !
 
Hangi etikten bahsediyorsunuz Allah aşkına?
 
Yaptığıniz iş, aldığınız yol, geldiğiniz nokta ortada. Bir santim ileriye gidememişsiniz. Bunları halk bilmiyor mu sanıyorsunuz?

Biliyor ve susma erdemini gösteriyor, o dilinize doladığınız  "birlik" uğruna! Susmaları sizin kartınızı ciddiye almadıklarından, yok başka sebebi.

Onlar gerçek "Hakem"i iyi tanıyorlar…
 
Ahlâk aksiyon demektir, lafla, edebiyatla, fotoğrafla, sırıtmayla ahlâk olmaz. Ahlâk yaşanan bir şeydir. Gerçek ahlak sahipleri, yüzlerinin ışıldadığı ya da karardığı günde anlaşılacaktır.
 
Görevini ahlaklı yapan tüm sivil toplum kuruluşu idarecilerini tebrik ediyorum. Belki biraz maddî sıkıntı çekiyorlar ama alınları açıktır.
 
Olaya menfaat mercekli bakan, küçük hesaplar peşinde koşan, kişiliklerini hırslarının arkasına alan, kirli servet ve menfaat edinenlere, halka gurur ve kibirle tepeden bakanlara yazıklar olsun.
 
Toplum size Üstadca sesleniyor, "lütfen, gelin alın kimliğinizi!
 
Sebahattin YILMAZ
Maasmechelen, 14/02/2010
yilmaz_seba@hotmail.com
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.