Haberin yayım tarihi
2010-04-15
Haberin bulunduğu kategoriler

Kremlin'in Kafkasya Politikası Ses (!) Verdi.

Mart ayı sonunda Moskova metrosunda Lubyanka ve Park Kulturny istasyonlarında 39 kişinin ölümüne yol açan patlamalar ile hemen akabinde Dağıstan'da 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırılar, sadece Rusya'da değil, dünyada da gözlerin genelde Kafkasya, özelde ise Çeçenistan'a çevrilmesine neden oldu.

Rus istihbarat ve güvenlik yetkilileri ile patlamaların hemen ardından olayların sorumlusu olarak Çeçenleri gösterirken, intihar eylemcisi olduğu belirtilen iki kadın ile ilgili ortaya atılan iddialar, aslında Rus istihbaratçıların bile olayla ilgili kesin bilgi sahibi olamadıklarını gösteriyordu.

İntihar eylemcilerinden birinin Jennet Abdurahmanova olduğunu belirleyen Rus yetkililer, ikinci kadının kimliğinin henüz belirlenmediğini ancak ilk verilere göre, bunun güvenlik güçleri tarafından düzenlenen bir operasyonda öldürülen Çeçen eylemcilerden Said-Emin Hizreiva'nın eşi Marha Ustarhanova olabileceğini dile getirdiler.

Rus Kommersant gazetesinin haberine Rus istihbarat servisinin elinde Mahra Ustarhanova'nın, öldürülen kocasının intikamını almak üzere intihar eylemcilerine katıldığına yönelik bilgiler var. Hatta Marha'nın Türkiye'de eğitimden geçtiği ve Ankara'nın Çeçen eylemcileri desteklediği konusunda yine Rus istihbaratının elinde bilgiler bulunduğunu öne sürüyor, Kommersant gazetesi. Gazete ayrıca Türkiye'de bu tür eğitimden sadece Marha'nın değil daha 30 kadının geçtiği iddiasında bulunuyor. Bu iddiaya Daill Telegraph gazetesi de sayfalarında yer verdi.

Gazetenin bu haberine ilk tepki ise Resmi Çeçen güvenlik birimlerinden geliyor. Rus istihbaratçıların açıklamalarına yer veren Kommersant, "Çeçen güvenlik birimlerinin, Marha'nın Türkiye'de yaşadığı ve ikinci eylemcinin Marha olmadığı bilgisine sahip olduğunu" eklemeyi de ihmal etmiyor.

Burada, eylemcilerin kimliğinden ziyade, eylemin boyutu ve düşündürdükleri bizim için önemli olan. Çeyrek asırdır terör belası ile boğuşan Türkiye, Moskova yönetimini ilk arayan ve kınayanlar arasında yer aldı. Elbette olması gereken de bu idi. Hele dünyada söz sahibi ülke olma amacına sahip, "komşularla sıfır sorun (!)" politikası yürüten bir hükümetin bu önceliği hiç kimseye bırakmaması gerekiyordu. Doka Umarov liderliğindeki eylemcilerin Vahhabist görüşlerinin de, nüfusun yüzde 90'dan fazlası Müslüman olan bir Türkiye için temel de pek de makbul olduğunu söylemek kolay değil. Bu yüzden Rus yetkililerin, "Çeçen eylemcilerin Türkiye tarafından desteklendiğini" imaları bile "kabul-ü namümkün" bir durum. Zira Umarov liderliğindeki Çeçenlerin sahip olduğu zihniyetin desteklenmesi, Türkiye'de, yönetimin "kendi ayağına kurşun sıkması" ile eşdeğer.

Gerek 29 kişinin öldüğü Moskova metrosundaki intihar eylemleri, gerekse Dağıstan'da 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırılar, onaylanabilecek olaylar olmamakla birlikte, yabancı gözlemciler konuyla ilgili olarak Rus yetkilileri sorumlu tutuyor. Bu görüşlerin, gerek geçmiş yıllarda yaşanan olaylarda gösterilen tepkilere, gerekse Rus medyasında yer alan haberlere bakıldığında, Rus halkı tarafından da desteklendiğini gösteriyor.

Yabancı basın ve gözlemciler, olayları Moskova'nın Kuzey Kafkasya'da yürüttüğü operasyonlar ile bölgedeki baskıcı politikaya bağlıyor. 1991 yılından bu yana devam ede gelen olayları göz önüne getirdiğimizde, bu görüşlerin hiç de yabana atılmaması gerektiği gerçeği ile karşılaşıyoruz. Bunun için yabancı basının olaylarla ilgili attıkları başlıklara bakmak yeterli. "Patlamalar Kremlin'in Kafkasya politikalarının sonucu" görüşünde hem fikir olan yabancı medya organları, saldırıların, hükümetin güvenlik politikalarının çöküşünün sembolü olduğunu dile getirirken, yorumlarda da, "yıllar süren resmi propagandanın Rusları "korkulacak bir şey olmadığı" yönünde kandırdığı" hatırlatıldı.

Yabancı medyanın olaylarla ilgili yer verdiği haberlerin başlıklarına örnekler ise*;
The New York Times: Moskova saldırısı Putin'in terörle mücadele sınavı (Moskova'nın merkezinde yaşanan intihar saldırıları Başbakan Vladimir Putin'in terörle mücadele geçmişine önemli bir darbe vurdu. Öte yandan Putin'in saldırılara, geçmişte olduğu gibi toplumun üzerindeki baskısını artırarak yanıt vermesi söz konusu.)

The Washington Post: Saldırılar Medvedev ve Putin'e sert bir sinyal gönderdi
BBC: Saldırılar sürpriz olmadı (Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in patlamaların hemen ardından yaptığı açıklama aydınlatıcı oldu. Medvedev her zamanki gibi militanlarla "sonuna kadar" mücadele edeceklerini söyledi ancak "yapılması gerekenler konusunda sert önlemler alınması gerektiğini" söyleyerek polis ve güvenlik güçlerini eleştirmekten de geri durmadı.)
The Wall Street Journal: Bombalamalar Kremlin'in Çeçenistan hamlesinin başarısızlığını gösterdi (Rus yetkililerin Pazartesi günkü metro saldırılarına gösterdikleri tepki ülkenin güney sınırında, Çeçenistan'da yaşanan huzursuzluğun komşu cumhuriyetlere yansıdığının da onaylanması anlamına geliyor.)

The Los Angeles Times: Moskova patlamaları Kremlin'e meydan okuyor
Financial Times: Rusya'nın kanlı arka bahçe savaşları (Moskova'nın iradesini iki kanlı savaşın ardından dayatmayı başardığı Çeçenistan'da bile hala zaman zaman direniş olaylarıyla karşılaşmak mümkün. Bu arada, komşu Dağıstan ve İnguşetya'da da şiddet olayları alevlenmiş durumda. Putin'in bölgede güçlü askerlerden fazlasına ihtiyaç olduğunu anlamış gibi görünüyor. Ancak ne bölgeye gönderilen askerler ne de akıtılan paralar, gerçek bir siyasi bağlılık, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve Gürcistan dahil komşularla kurulacak iyi ilişkiler olmaksızın yeterli olmayacaktır.)

The Guardian: Rusya'da bombalamaların faili yeni nesil militanlar (Moskova Metrosu'ndaki saldırılar misilleme amacını güdüyor gibi görünüyor. Eğer saldırıların Kuzey Kafkasya'daki isyancılarla bağlantılı olduğu ortaya çıkarsa, bölgedeki kirli savaşın şiddetinde bir artış görülebilir.)

Forbes: Kremlin'in ölümcül başarısızlığı (Moskova'daki intihar saldırılarının en büyük sorumlusu hükümet politikalarının başarısızlığı. Saldırının kaynağının ne olduğu çok önemli değil ancak yaşananlar Kremline ölümcül ve açık bir mesaj gönderdi: İnguşetya, Dağıstan ve Çeçenistan bölgelerinde terörizmle mücadele etme ve sebeplerine inme konusunda gösterdiği çabalar başarısız oluyor.)

İki kadının metroda intihar eylemi, Dağıstan'da yaşanan saldırılar ve 51 kişinin hayatını kaybetmesinin, aslında Kremlin'in Kafkasya politikasının sonucu olduğunu görmeyen yok, Moskova'daki yönetimin dışında. Ancak, metrodaki patlamalar ile Dağıstan'daki saldırıların ardından yetkililerin yaptığı açıklamalar, Kafkasya'da hatalı politika izlendiğinin hala farkına varılmadığını gösteriyor. Hele Moskova yönetiminin eylemcileri Türkiye ile irtibatlandırma çabaları bir başka gariplik. Yukarıda daha önce dile getirdiğimiz gibi Türkiye'nin böyle bir çaba içinde olduğunu kabullenmek, öncelikle hükümetin "komşularla sıfır sorun" politikasına ters düşer. Diğer bir nokta ise çeyrek asırdır bölücü teröre karşı mücadele veren bir ülkenin, komşusu olan bir ülkenin başına gelen sorunlar karşısında gülmesi anlamına gelir ki, bu da Ankara hükümetinin kendisini inkarı demektir.

Böyle bir pozisyon ise benim için hiç de mantıklı gelmiyor.
 
Yücel Serhatlı
bilgi@globalyorum.com
 
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.