Haberin yayım tarihi
2010-06-28
Haberin bulunduğu kategoriler

Kırgızistan'da 'Üsler' Savaşı..

Orta Asya'nın büyük bölümü dağlarla kaplı küçük ülkesi ve son beş yılda iki halk devrimi yaşayan Kırgızistan'da sular durulmak bilmiyor. Stratejik önemi nedeniyle ABD, Rusya ve Çin'in kıskacında olan bu ülkede, her beş yılda bir devrim olmaya devam ederse; ülke adının, ya Kırgız"isyan" ya da Kırgız"üs"yan olarak değiştirilmesi gerekecek.
 
Kırgızistan'ın güneyindeki Oş ile Celalabad'da 10-11 Haziran'da aslında kardeş olan Kırgızlar ile Özbekler arasında çıkan çatışmalarda ölenlerin sayısı 189'a, yaralananların sayısı ise 1910'a yükseldi. Ölü ve yaralı sayısının açıklanan resmi rakamlardan çok daha fazla olduğu bildirilirken, BM en az 400 bin kişinin mülteci durumuna düştüğünü açıkladı. Şükürler olsun çatışmaların kesildiği ve kent merkezlerindeki barikatların kaldırılmaya ve halkın yavaş yavaş sokağa çıkmaya başladığı yönünde haberler gelmeye başladı.
 
Son bir haftadır düren çatışmaların nedeni olarak bazı analistler "etnik kökeni" gösteriliyor. Oysa ki, Kırgızlarla Özbeklerin etnik bir çatışma yaşayacak kadar ayrı kültürlere ya da dini inançlara sahip olduklarını söylemek mümkün değil.  Nüfusu 5 milyon 350 bin olan Kırgızistan'ın yaklaşık bir milyonu Özbek asıllı Kırgızistan vatandaşları. Özbeklerin çoğunluğu, Özbekistan sınırındaki Oş ve Celalabad'da yaşıyor. Ülkede siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda Özbeklerin etkisi, ülkede yaşayan diğer 80 etnik kökenli vatandaşlara göre daha fazla.
 
İçme suyu kıtlığı, arazi yetersizliği, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve mafya kavgaları, sınır ötesindeki Afganistan'da hüküm süren huzursuzluk, ülkenin güneyindeki en büyük sorunlar arasında.
 
Gerçekte Kırgızlar ile Özbekler arasındaki çatışmalar, ülkenin kuzeyindeki Talas'da 6 Nisan'da güvenlik güçleri ile muhalif göstericiler arasında başlayan ve Bakiyev'in iktidardan uzaklaştırılması ile sonuçlanan süreçle doğrudan bağlantılı. Bu arada, 19 Nisan'da Bişkek'teki Mayevka köyünde ve ardından Tokmok kentinde evler ateşe verilmiş, 12 Mayıs'ta ülkede istikrarı sağlayamayan geçici hükümeti protesto gösterileri düzenlenmiş, ardından da ülkenin güneyindeki Oş kentinde olaylar başlamıştır.
 
2005'de "Lale Devrimi" adı verilen halk ayaklanmasından sonra Moskova'da yaşamaya başlayan Kırgızistan'ın devrik Devlet Başkanı Askar Akayev'e göre (yerine Bakiyev geçmişti), ekonomik felaketin eşiğine gelen halk isyan ederek, nefret beslediği iktidarı devirdi. Aslında Oş ve Celalabad'daki olayların çok daha öncesinde, 10 Ekim 2010'da yapılacak parlamento seçimlerine kadar ülkede büyük sıkıntı yaşanacağı, ama asıl mevcut ekonomik sıkıntıların yeni bir krize neden olmasının beklendiğine dair analizler yapılıyordu. Oş ile Celalabad'da Kırgızlar ile Özbekler arasında çıkan çatışmalarda, yine ekonomik temelli çıkar çatışmalarının ve mafyavari oluşumların rol oynadığı söylenebilir. Zira Afganistan'dan başlayan uyuşturucu trafiğinin güzergahında yer alan bölgede önemli suç örgütleri bulunmakta.
 
Ancak ülkenin içinde bulunduğu durumun sadece "sosyal bir patlamadan" ibaret olduğunu söylemek ne kadar doğru olur? Zira Afganistan'daki ABD güçlerine askeri destek sağlayan en önemli üssün Kırgızistan'da bulunması, bazı analistlerin ülkedeki ayaklanmayı "uluslararası stratejik bir oyunun parçası" olarak yorumlamalarına neden oluyor. Neticede Gürcistan'daki "Gül", Ukrayna'daki "Turuncu" ve Kırgızistan'daki "Lale" devrimlerine dış güçler tarafından verilen desteğin göz ardı edilmemesi gerekir. Dolayısıyla, Kırgızistan'a egemen olan ekonomik krizin yarattığı sosyal gerginlik ortamının, uluslar arası güçlerin hegemonik hakimiyet kurmak istedikleri bölgede yer alan bu ülkede, Rusya ve ABD'nin el altından müdahaleleri için uygun bir zemin hazırlamış olması mümkün.
 
Bu noktada ABD ve NATO'nun Afganistan'da yürüttüğü savaşta en önemli transit geçiş ülkesi olan Kırgızistan'da ABD ile Rusya arasında yaşanan "askeri üs" savaşları unutulmamalı. Zira Bakıyev iktidarının devrilmesi ile ülkedeki askeri üsler konusu arasında doğrudan bir bağlantı var.
 
ABD'nin, Afganistan'a 2001'deki müdahalesinden sonra kurduğu Manas üssü, Afganistan'a birlik transferinde önemli bir durak ve destek üssü olarak kullanılıyor. Üs, ABD Başkanı Barack Obama'nın Afganistan'a 30 bin ek asker gönderme kararı nedeniyle bu yıl oldukça yoğundu.
 
11 Eylül olaylarının ardından ABD, 2001'de Bişkek'te Afganistan'a yönelik operasyonlar için Manas askeri hava üssünü açmış, buna karşılık Ruslar da Bişkek yakınlarındaki Kant kentinde 2003'te daha çok Ortak Güvenlik Örgütü Anlaşması çerçevesinde bir askeri hava üssü açmıştı.
 
Ancak 2009'da Rus yönetimine Amerikan üssünü kapatacağı konusunda söz veren devrik lider Kurmanbek Bakiyev, Amerikan hükümetinin Bişkek'teki üssün kira ücretini üç katına çıkarması üzerine sözünden geri döndü. Üssün kirası ve geleceği konusunda yeni bir anlaşma yapan Bakiyev, Manas'ın ardından Batken'e de bir Amerikan üssü açılmasına onay verdi.
 
Böylece, 2010'da üssün kapanmamasına tepki gösteren Rusya ile Kırgızistan arasında gerilen ilişkiler, Bakiyev iktidarının devrilmesiyle başlayan süreci tetikledi. Bu nedenle Bakıyev sonrasında oluşturulan geçici hükümetin başbakanı Roza Otunbayeva'nın, "Amerikan üssünün kaderini, 10 Ekim'de seçilecek yeni meclisin karar vereceğine" dair ihtiyatlı açıklaması, oldukça manidar.
 
Diğer yandan, her ne kadar Kırgızistan'daki rejim değişikliği ile sonuçlanan olaylar, "halkın rejime karşı öfkesinin bir göstergesi"  olarak değerlendirilse de, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in "Kırgızistan Rusya'nın stratejik ortağı olmaya devam edecektir ve bu cumhuriyetteki duruma özel bir önem atfediyoruz" şeklindeki açıklaması, Otunbayeva'nın sözlerinin ardındaki mesajı tamamlayıcı bir nitelik taşıyor.
 
Editör : Berna İLTER
Editör Email : bilter@globalyorum.com 
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.