Haberin yayım tarihi
2008-02-13
Haberin bulunduğu kategoriler

Onuncu maddeye ne eklendi?

      Yılların bahçıvanı amcaoğluma "anlatımda duruluk nedir" diye sorsam, bir yanıt veremez. Ancak günün birinde:
 
 -     Sebzeleri ve bamyaları suladın mı,  diye sorsam bıyık altından güler:
 
 -     Amcaoğlu,  ben ilkokuldan sonra okumadım; ama sen Türkçe öğretmenisin.
Bamya da sebzedir.  Sebzeleri suladıysam bamyaları da sulamışımdır, deyiverir.
 
     Onun dil "bilgi"si değil; ama dil "sezgi"sidir ona doğruyu söyleten.
 
     Duruluğun olmaması, anlatımda önemli bir bozukluktur. Düşünce ve duygularımızı tam ve doğru anlatabilmemiz için gerektiği kadar sözcük kullanmayı bilmemiz gerekir. Bu yüzden, anlatımda duruluk daha ilköğretim yıllarından başlayarak, öğrencilere kavratılmaya çalışılır. Türkçe öğretmenleri:
 
      " Bir cümleden bir sözcük ya da sözcük öbeği çıkarıldığında, cümlenin anlamında bir daralma ya da bozulma olursa, o sözcük cümlede gereklidir; olmuyorsa gereksizdir. Örneğin: "Öğrencilerin, başörtüsü ve türbanla derse girmelerine izin verildi." cümlesinde türban ve başörtüsünü bir arada kullanamayız. Çünkü türban da bir başörtüsüdür" gibi açıklamalarla konuyu kavratmaya çalışırlar.
 
     Biz öğretmenler, öğrencilerin yazılı ve sözlü anlatımlarını duruluk açısından sürekli değerlendiririz. ÖSYM de tüm seçme ve yerleştirme sınavlarında durulukla ilgili sorular sorar.  Sözgelimi ÖSYM, bu yıl ÖSS sınavında şöyle bir soru sorabilir:
     "Aşağıdaki cümlelerin hangisinde duruluk yoktur?
 
     A)   Devlet organları ve idari makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında, kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.
      B)   Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
 
      C)    Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
   
     D)  Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
 
Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
 
Kuşkusuz kimileri, bu soruyu kışkırtıcılık olarak değerlendirecektir. Kimileri de "soru
yanlış" diyecektir. Hemen belirteyim, amacım türban karşıtlığı yapmak değil. Soru da yanlış değil. Sorunun doğruluğunu ölçmek için ÖSS' ye hazırlanan öğrencilere sordum.
Öğrencilerin çoğu A seçeneğini işaretledi. Yanıtlarının gerekçesini de şöyle açıkladılar:
 
     "Devlet organları ve idari makamları bütün işlemlerinde" anlatımı zaten hizmetlerden yararlanılmasını da kapsar. Bu yüzden cümleye "kamu hizmetlerinden yararlanılmasında"  ifadesinin eklenmesi gereksizdir.
 
     Tümcedeki "olarak" sözcüğü de gereksizdir. Çünkü "uygun hareket etmek" "olma" kavramını içerir.
 
     Cümledeki bozukluk yalnızca gereksiz sözcük ve sözcük öbeği kullanmakla sınırlı değil.
 
      "Her türlü" belgisiz sıfatı ile kullanılan adların çoğul kullanılması da yanlıştır. "Her türlü hatalar" diyemeyeceğimiz gibi "her türlü kamu hizmetlerinden" de diyemeyiz. Doğrusu, "her türlü kamu hizmetinden" biçimindedir.   
      
      "İdari makamları" tamlama bozuklukları için iyi bir örnektir. "idari" sıfattır. Sıfat tamlamalarını ad tamlamaları gibi tamlayan ekiyle kullanmamız olanaksızdır. "idari makamlar" diyebilirsiniz; ama "idari makamları" derseniz, Türkçe öğretmenleri size kırık not verir.   
 
     Cümledeki önemli yanlışlardan biri de çatı uyumsuzluğudur. Çünkü "Devlet organları… hareket etmek zorundadır" yargısı etken; araya sokuşturulan "yararlanılması" yan yargısı ise edilgendir. Etken ve edilgen yargıları bir arada kullanmak da Türkçede çatı uyumsuzluğu olarak değerlendirilir.
 
     Çinli düşünür Konfüçyüs'e sorarlar:
 
 "Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız, yapacağınız ilk iş ne olurdu?"
 
       Düşünür soruyu şöyle yanıtlar:
 
       "Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle işe başlardım. Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatmaz. Düşünce iyi anlatılamazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, kültür bozulur. Kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki hiçbir şey dil kadar önemli değildir. "
 
      Haydi öyleyse, bir soru da biz soralım: 
 
       10. maddeyi, böylesine bozuk anlatımlı bir cümleye çevirmenin gerekçesi ne olabilir ki?
     
      Herkes kendi yanıtını veredursun, biz yine Dertli gibi çalıp söyleyelim kendi halimizce:
     
      Telli sazdır bunun adı
      Ne ayet dinler ne de kadı
      Bunu çalan anlar kendi
      Türban bunun neresinde?
  
 Hamdi TOPÇUOĞLU
Hamdi@bosayegitim.com

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.