Haberin yayım tarihi
2007-10-23
Haberin bulunduğu kategoriler

Özkan Yılmaz:Kafamdaki sorular nasıl çözüldü?..

Değerli gündem yöneticileri,
 
Aşağıdaki analize aynen katılıyorum. Okuduğumda, kafamdaki soruların çoğu çözüldü. Bütün Belçika'daki vatandaşlarımızın da bu konuda bilgilendirilmeye ihtiyacı olduğunu düşünerek sizden bu analizi yayınlamanızı istiyorum.
 
Saygılar,

Özkan Yılmaz.



Tezkere yeni saldırılara davetiye
Maalesef toplum olarak hala heyecanlarımızla hareket ediyor; heyecanlarımızı kısa sürede hezeyan haline getirmeyi beceriyoruz. Çok çabuk gaza geliyor, oluşturulan suni ortamlardan, psikolojik harekât mahsulü haberlerden, olaylardan hemen etkileniyor ve tepki veriyoruz. Verdiğimiz tepkinin bizi nereye götüreceğini hesap etmiyoruz. Olaylara farklı yaklaşanlara, diğer ihtimalleri dikkate alan ve seslendirenlere katlanamıyoruz. Bu köşede yazılanlara bazılarının katlanamadığı gibi.
 
ABD- İsrail ittifakının bu coğrafyada hedeflediği proje (BOP) "etnik ve mezhebe dayalı çatışmalar çıkarılması" esasına dayanıyor. Bölgemizde yaşayan toplulukların, milletlerin kavgalı, bir arada yaşayamaz, birbirine katlanamaz olması isteniyor. Yeniden şekillendirilmesi hedeflenen Ortadoğu ancak bu şekilde cerrahi operasyonlara hazırlanabilecektir.
 
Mezhebe dayalı ayrışmayı başardılar. Irakta Şii-Sünni hatlar sokaklara kadar ayrıştı. Bu ayrışmanın diğer ülkelere de sıçraması ve yeni çatışma alanları oluşturulması için yoğun bir çaba var. Sırada diğer milletleri ve devletleri işin içine çekme birbiriyle vuruşturma var. Batı söylemde "demokrasi" diyor ama eylemde bu coğrafyadaki halkları en temel hakların olmadığı yönetimlere mahkûm ediyor. "Bütün Irak"tan bahsediyor ama projeleri ülkeyi parçalama üzerine.
 
Irak de-stabilize edildi. Artık her gün yüzlerce sivilin ölmesini, çocukların hastalıklardan kırılmasını, faili meçhul bombalamalarla toplumun tedirgin edilmesini kanıksadık. Elleri bağlanmış ve kafasına sıkılarak öldürülüp yol kenarına atılmış cesetler adiyattan hale geldi. Afganistan Irak"tan farklı değil. Orada günde kaç insanın katledildiğinden haberdar bile olamıyoruz. Afganistan"ın dağlarında, gazetecinin, kameranın gitmediği sarp yerleşimlerde ABD uçak ve helikopterlerinin ne ölümler kustuğunu bilemiyoruz. Pakistan"ın dengeleri sarsıldı. Sudan karıştırıldı. Etiyopya"ya barışı tesis etmek için(!) uluslararası güç konuşlandırılacak. Şii Sünni çatışması bütün İslam ülkelerine yayılıyor, etnik farklılıklar sürekli körükleniyor. Coğrafyamız cerrahi operasyon öncesi masaya yatırılıp narkoz verilen hasta görünümünde. Verilenler uyuşturmaya yetmedikçe daha yüksek dozlarda veriyorlar.
 
Daha önceki pek çok yazımda da belirttiğim gibi Türkiye baştan beri bu operasyonun malzemesi olarak düşünülmüştür. Türkiye, parçalanacak-küçültülecek ülkelerin en başında yer almaktadır. ABD"lilerin yaptığı haritalar, Kürt gurupların emin adımlarla bağımsızlığa yürümeleri, "Kuzey Kürdistan" kavramının bilinçli olarak kullanılması, Kürtçülüğe manivela etkisi yapan şoven milliyetçiliğin körüklenmesi, DTP"lilere yaptırılan tahrik edici açıklamalar bu hedefe matuftur. Bizim NATO üyesi olmamız, ABD ve batı ile müttefik olmamız bazılarının bu ihtimali göz ardı etmesine sebep olmaktadır. Pek çok konuda olduğu gibi aydınların rağmına milletin basireti bu konuda daha açıktır. Bu ihtimallerden dolayı Türk halkı ABD"yi en güvenilmez ülke, kendisine tehdit bir güç olarak görmektedir. ABD"ye güven kamuoyu yoklamalarında dip yapmaktadır. Bu sonucu ulusalcı propagandalardan öte milletin sağduyusuna bağlamak daha tutarlıdır.
 
Türkiye"de son zamanlarda artan PKK saldırılarını, tahrik edici açıklamaları, yükseltilen milliyetçiliği ve sabırların zorlanmasını bu çerçevede ele almak gerekmektedir. Birileri ülkeyi narkoz masasına yatırmanın, operasyona hazırlamanın yollarını aramaktadır. Paramiliter çeteler, karanlık provokasyonlar milletin basiretiyle savuşturuldu. Ülke bulanık suda avlanmaya alışmış kesimlerin tuzaklarına düşürülemedi. Millet üretilen sanal korkulara, uydurma tehditlere prim vermedi. Son seçimlerin de gösterdiği üzere huzuru ve ekonomik kalkınmayı tercih etti. Millet çatışmadan, itişmeden değil birlikte yaşamaktan yana kullandı tercihini.
 
Ülkeyi istedikleri zemine çekemeyen karanlık odaklar emellerine ulaşabilmek için yeni yollar denemektedirler. Ülke Irak"a girmeye zorlanarak bir maceranın içine çekilmek istenmektedir. Kalıcı husumetlere, kardeş kavgalarına yol açacak bir mecraya çekilmek istenmektedir.
 
Barzani ve Talabani"nin desteğini de alarak defalarca girdiğimiz, kalbura çevirdiğimiz ama sonuç alamadığımız Irak"a bir defa daha girerek sihirli sonuçlar alacağımız beklentisi oluşturuluyor. Terörün tek ve kalıcı çözümü Irak"a girmekmiş gibi gösteriliyor. Aleyhte konuşanlar neredeyse vatan haini ilan ediliyor. Ama Ankara"nın göbeğine bir dolmuş C4"ün nasıl girebildiğini, İzmir, Antalya, İstanbul vs de gezen canlı bombaların 1500 km içeride ne aradığını, nasıl geldiğini kimse sorgulamıyor. Kayıp ABD silahlarının, glockların ülkenin dört bir yanına nasıl dağıtıldığı sorgulanmıyor. Emeklilerin bahçelerinde çıkan cephanelikler göz ardı ediliyor. Derin odakların kullandığı korucuların ve itirafçıların marifetleri gündeme getirilmiyor.
 
300 kilometre içerideki (Tunceli"de) karakol baskını ile Irak arasındaki ilişki sorgulanmıyor. Sanki birileri sınırdan içeriye bomba atıp "cee" diyerek öbür tarafa kaçıyor ve biz apışıp kalıyoruz.
 
Durum hiçte öyle değil. Asıl güvenlik sorunu içeride, yeterli tedbirlerin alınmadığı veya uygulanmadığı sınırlarda. Türkiye"de tartışılması gereken şey Irak"a girme olmamalı. Terörle mücadele yöntemlerimizi, güvenlik güçlerinin nerede hata ve ihmallerinin olduğunu sorgulamalıyız. Doğu ve Güneydoğuda cirit atan yabancı istihbarat elemanlarının niye takip edilmediğini, Türk istihbarat birimlerinin kontra istihbarat adına neler yaptığını sorgulamalıyız. Egemen bir devlet olan Türkiye"nin kendi vatandaşını neden elinde tutamayıp batılıların insafına terk ettiğini sorgulamalıyız.
 
PKK"nın son saldırıları ve şehitlerle yükseltilen tansiyon Türk askerinin Irak bataklığına çekilmesi için yapılmıştır. Bu karanlık mücadelenin bir Türk- Kürt savaşı haline gelmesi istenmektedir. Şehit cenazeleri ile yükseltilen tansiyon iyi yönetilmiş ve kamuoyu çözümün Irak"a girmekte olduğuna inandırılmıştır. Bu hamaset yarışında geride kalmak ve vatana ihanetle suçlanmak istemeyen hükümet tezkereyi çıkarmak zorunda kalmıştır. Tezkere Irak"a girmek demek değildir elbette. Ama bu ortamı hazırlayarak vatandaşın sabrını sınıra dayayanlar sınırdan içeri girmemiz için 15-20 şehidimize daha kıymaktan çekinmeyeceklerdir.

Peki sınırdan içeriye girdiğimizde ne olacak?
 
1967 Arap-İsrail savaşında İsrail askerlerinin yerine ABD askerlerinin, uçak ve tanklarının savaştığı gibi biz de Peşmerge görünümündeki ABD ve İsrail güçleriyle mücadele etmek zorunda kalabiliriz. Mesele bir Türk- Kürt savaşına döner ve kalıcı husumetler oluşturulur, çatışmalar Türkiye"nin içine de sıçratılır. Güneydoğuda bir anda her yer savaş alanına döndürülür ve parçalanmış bir Türkiye ile uyanabiliriz.
 
Bütün dünyanın gözünde işgalci konumuna düşeriz ve Irak"ın zaten ABD işgali altında olduğu hatırlanmaz bile. Vur abalıya dünyadaki itibarımızı perişan ederler. Kıbrıs"ta yaşadığımız gibi ambargo uygulamaya bile kalkarlar. Ekonomik düzenimiz bozulur, ülke istikrarsızlığa sürüklenir.
 
Türk askerinin Irak"a girmesine terör örgütü şiddetli tepki verir. Ülkede güvenlik problemleri artar. Birileri sivilleri bir kenara itip inisiyatifi ele alma hevesine kapılabilir. Daha iyimser bir ihtimalle Güneydoğu"daki inisiyatiflerini, kontrollerini sağlamlaştırırlar. Bölgedeki iyimser hava yerini bütünüyle çözümsüzlüğe terkeder.
 
Türkiye"nin meselelerini içeride çözmeye ve kendi ayakları üzerinde kalkınmaya ihtiyacı vardır. Yeni maceralara girerek enerjimiz tüketilmemelidir. Gelişmiş, gelir seviyesi artmış, demokrasisi oturmuş istikrarlı bir Türkiye "soft" gücüyle bölgedeki bütün ülkeleri hizaya getirebilecek, peşine takabilecektir.

Ama birileri ısrarla sisli hava arzu etmektedir.  Tezkere dumanlı hava isteyenleri hedefine bir adım daha yaklaştırmıştır. Bu konuda derin güçlerin ve PKK'nın hedeflerinde "örtüşme" vardır. Her iki odak ta ülkedeki huzur ve istikrardan rahatsızdır. Bir "EL"e bağlı gibi hareket etmektedirler.
 
Kullanılabilmesi için tezkere adeta yeni şehitlere davetiye olmuştur….
 
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.