Haberin yayım tarihi
2010-07-07
Haberin bulunduğu kategoriler

PKK-Hizbullah Çatışması..

PKK-Hizbullah çatışmasının nasıl başladığı, kimlerin veya hangi güçlerin iki kesimi de kışkırtarak yangını büyüttüğü, çatışmalı sürecin nasıl sonlandığı pek az kişi tarafından merak ediliyor ya da biliniyor.

Doksanlı yılların başında PKK ve Hizbullah'ın birbirlerini "TC'nin siyasetine alet olmakla" suçladıkları, iki kesimin de kardeş kavgasına çanak tutmak istedikleri, birisinin gericilikle diğerinin ise dinsizlikle mücadele ederek Kürtleri kurtarma(!) girişimi başlattıkları, 1996 yılında ateşkeste karar kıldıkları gibi hususlar, yaşananlar arasında yer alıyor. Yaşanan kardeş kavgası süresince Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük gibi aktörlerin PKK'nın gericiliğe karşı mücadelesini alkışladıkları, Türk Müslümanların da Hizbullah'ı anlayışla karşıladıkları kaydediliyor. Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek'in PKK ile teması ve ittifakının aynı zamanda PKK-Hizbullah çatışmasının başladığı tarihe denk geldiği, bu ittifakın bozulmasının PKK ile Hizbullah arasındaki ateşkesle bağlantılı olduğu belirtiliyor. PKK'nın ilk başlarda diğer Kürt örgütlerini tasfiye etmesi, başkalarına izin vermeyip Hizbullah ile savaşması, hain ilan ettiği gençleri iç infazlarla yok etmesinin bir benzerini de Hizbullah'ın muhalif kesimlere uygulayarak iç temizlik yaptığı vurgulanıyor.
         
PKK ile Hizbullah ilişkilerinin geçmişi bu şekildeyken merkezi İsviçre'nin Zürih kentinde bulunan "Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Ağı" İçin Gareth Jenkins tarafından hazırlanan Güneydoğu Raporu'nda ilginç değerlendirmelerde bulunuluyor. PKK ayaklanmasında yeni bir cephe başlığıyla verilen raporda, Hizbullah, F.Gülen Grubu ve PKK'nın güneydoğudaki varlığı, yapılanması ve çalışmaları hakkında çarpıcı açıklamalara yer veriliyor.
         
Raporun girişinde PKK'nın 1984 yılında başladığı silahlı eylemlerinin bugüne kadar 40 bin insanın hayatına mal olduğu belirtilerek, bugün gelinen nokta itibariyle her ne kadar silahlı eylemlerine devam etse de Türk ordusu ile savaş alanında yüzleşecek kadar gücünün kalmadığı vurgusu yapılıyor.
         
Devamında Hizbullah, F.Gülen Grubu ve PKK'nın güneydoğudaki varlıkları değerlendirilerek bölgenin sadece PKK için değil, tüm sol yapılanmalar için artık verimli bir askeri saha olmadığı bildiriliyor.
         
Mustazaf-Der'in faaliyetlerine de yer verilen raporda şu ifadelere değiniliyor: "20 Nisan'da Türk mahkemeleri Mustazaf-Der hakkında, Hizbullah'ın programı doğrultusunda faaliyet gösterdiği iddiasıyla kapatma kararı verdi."
         
Raporun sonuç bölümünde ise, bu üç oluşumun Güneydoğu'da gelecekte başarı ya da başarısız olma durumunun alt yapısı değerlendiriliyor. Bu kısımda "İnisiyatif ve güç PKK'nın elinden Hizbullah ve Gülen hareketinin tarafına geçti. Ancak bir hareketin Güneydoğu'da başarı elde edebilmesi için hem Kürt hem de İslam nesnelerini içinde barındırması gerekir. PKK'nın İslami referansları her zaman zayıf kaldı. Gülen hareketinin de açık olarak Kürt tarafı yok. Hizbullah'ın ise hem Kürt hem de İslami tarafı mevcut" deniliyor. Raporun en sonundaki dikkat çekici bir nokta ise Gareth Jenkins'in, "Hizbullah'ın şu anda sosyal yönden çok hızlı olarak geliştiği ve şiddetten tamamen uzak göründüğü" yönündeki açıklaması.
        
Aslında raporda belirtilenler PKK-Hizbullah çatışmasının nedenlerini açıklamaya yetiyor. PKK'nın Hizbullah'ın konumundan rahatsız olduğu anlaşılıyor. Bu yüzden de Hizbullah paralelinde faaliyet gösteren derneklere, çeşitli işyerlerine saldırılarda bulunuyor. Söz konusu saldırılar özellikle bugünlerde Doğu ve Güneydoğu'daki illerde yoğunluk gösteriyor. PKK Hizbullah'ı hedef almaya devam ederken, önümüzdeki günlerde çatışmaların daha da boyutlanacağı, iki kesimin tabiri caizse "birbirini yiyecekleri" düşünülüyor.
         
Helin Demir
         
helindem@mynet.com

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.