Haberin yayım tarihi
2010-01-27
Haberin bulunduğu kategoriler

Sınırlar Açılmadan Kapanıyor mu?

Erivan yönetiminin Türkiye ile imzaladığı protokollere 12 Ocak'ta onay veren Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin açıkladığı gerekçeli karar, iki ülke arasında yaşanan "açılım"ı kapatma noktasına getirdi.
        
Gerekçeli kararın açıklanması ile Ankara, Erivan yönetimine, bu konuda duyduğu rahatsızlığı çeşitli vesilelerle aktardı.
        
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açıklamasında "Ermenistan, metin üzerinde operasyon yapmaya kalkıştı" derken, Ermenistan Anayasa Mahkemesinin bu kararının değişmemesi halinde sürecin tıkanacağı uyarısında bulundu.
        
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Ermeni meslektaşı Edvard Nalbandyan ile yaptığı telefon görüşmesinde, mahkemenin protokoller hakkında yayımladığı ayrıntılı karar hakkındaki rahatsızlığını iletti.
        
Erivan yönetiminden duruma açıklık getirmesini ve gerekli siyasi iradeyi sergilemesini beklediklerini dile getiren Davutoğlu, mahkeme kararının kabul edilemez bir şekilde ön şartlar ve kısıtlayıcı yorumlar içerdiğine dikkati çekti. Türkiye'nin hem müzakere sürecinde hem de imzalanan protokollerin ruhu ve lafzına bağlı kalmaya devam ettiğini hatırlatan Ahmet Davutoğlu, aynı kararlılık ve iyi niyetin Ermenistan hükümetinden de beklendiğini vurguladı.
        
Hem bölgesinde hem de dünyada güçlü bir Türkiye olma hedefinde ilk adımı komşularla "0" (sıfır) sorun planı ile atan hükümet, gerek Ortadoğu, gerek Balkanlar gerekse Kafkasya ve Orta Asya coğrafyasında yoğun bir diplomatik trafik başlatmış, Asya'dan Avrupa'ya, Afrika'dan Amerika'ya kadar birçok ülke ile ilişkilere ivme kazandırmıştı.
        
İsviçre'nin arabuluculuğunda geçtiğimiz Ekim ayında imzalanan Türkiye – Ermenistan protokolleri, iki ülke arasında, Ermenistan'ın 1992'de Karabağ'ı işgali etmesiyle birlikte daha doğmadan ölen ilişkilerin başlaması için yeni bir fırsat sunacaktı. Gerek Türkiye'de gerekse Ermenistan'da farklı ve sert tepkilere yol açan protokoller, tüm bu tepkilere rağmen sürecin devamı olarak parlamentolara getirildi. Mart veya Nisan ayı içinde parlamentoların onaylaması beklenen protokollerle ilgili Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin kararı, süreci yeniden bir çıkmaza soktu.
        
Türkiye'nin şiddetle tepki gösterdiği Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin onayladığı protokollerle ilgili gerekçeli kararında, "protokolün ancak iki şartın gerçekleşmesi durumunda geçerli olacağı" hükmünü verdi.
        
Mahkemeye göre protokoller, "diplomatik ilişkilerin kurulması" ve "ortak sınırın açılması" halinde geçerli olacak. Ancak burada mahkemenin ortaya koyduğu şartlar bu değil, bu konu ile ilgili ortaya koyduğu yorumlar önemli.
        
Nedir bu yorumlar;
        
"İlişkilerin tarihsel boyutunu incelemek üzere kurulacak uluslararası komisyon", kesinlikle 1915'te yaşananları ele almayacak. Aksine komisyon, 1915 olaylarının "soykırım" olduğunun uluslararası arenada tanınmasını desteklemek amacıyla kurulacak.
        
"Karşılıklı sınıra saygı duyulması" maddesi, sadece bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti'nin kurulmasından, yani 1990'dan sonra yapılan anlaşmalar için geçerlidir.
        
Mahkemenin ilk yorumu, Türkiye açısından kilit önem taşıyor. Türkiye'nin 1915 olaylarının araştırılması için bir tarih komisyonu kurulması önerisine Ermenistan, "1915 olayları tartışılamaz" gerekçesiyle karşı çıkmış, ancak protokollerde "ilişkilerin tarihsel boyutuna ilişkin bir uluslararası komisyon kurulması" kararı yer almıştı.
        
Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin diğer yorumu ise Türkiye'nin aynı konudaki yorumu ile tamamen zıt bir görüş içeriyor. "Karşılıklı sınıra saygı duyulması" maddesini Türkiye, Ermenistan'ın 1921 tarihli Kars Antlaşması'nı kabul ettiği biçiminde yorumluyordu. Ancak, mahkeme bu maddenin, yalnızca bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti'nin kurulmasından yani 1990'dan sonra yapılan anlaşmalar için geçerli olduğuna hükmetti.
        
Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin bu kararıyla protokoller;
        
Türkiye'nin Doğu Anadolu topraklarını Batı Ermenistan olarak tanımlayan ve Anayasa hükmü haline getirilen Bağımsızlık Bildirisi'nin ilgili maddesini değiştirmeyeceği,
        
Ermenistan'ın iki ülke sınırını belirleyen 1921 Kars Antlaşmasını tanıdığı anlamına gelmeyeceği,

1915 olaylarının uluslararası planda sözde soykırım olarak tanınmasını amaçlayan milli devlet politikasını etkilemeyeceği, görüşlerini ortaya koyuyor.
        
"Erivan'ın, iki ülke arasındaki ilişkilerin tam normalleştirilmesi için ortaya koyduğu tutuma sadık kalması" beklentisi içinde olan Ankara, Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin konuyla ilgili gerekçeli kararında "belgelerin lafzına ve ruhuna aykırı ön şartlar ve kısıtlayıcı hükümlerin yer aldığı" saptandığını belirterek, "Ermeni tarafına, "Bu yaklaşım, tarafımızdan kabul edilemez" mesajı verdi.
        
Ermenistan'da hem iktidar partisi hem de muhalefetteki partiler tarafından mahkemenin kararı sevinçle karşılanırken, Türkiye'nin bu konudaki tepkileri, "Türkiye tarafının protokollerin imzalanmasını geciktirmek için yapay neden" ve "Karar, Türkiye'nin görevi değil. Türkiye, müzakereleri yavaşlatabilir, hatta protokolleri reddedebilir. Kendimizin ve ülkemizin çıkarına hareket etmek gerektiğini bilmemiz gerekiyor" cevaplarına muhatap kaldı.
Ermenistan'ın, başta bir yandan işgal ettiği Karabağ'ı ilhak etme çabaları sürerken, diğer yandan da yine işgal altında tuttuğu 7 Azeri bölgesini terk etmemekteki ısrarının ardından, anayasa mahkemelerinin açıkladığı protokollerle ilgili gerekçeli kararı, Ankara hükümetinin TBMM'ye sunduğu protokollerin akıbeti konusunda da Türkiye'de ortaya çıkan tereddütleri daha da netleştirecektir. Ermenistan'ın bu tutumu, Ankara'nın, yukarıda sözünü ettiğimiz komşularla "0" sorunlu, bölgenin ve dünyanın güçlü ülkesi Türkiye hedefine giderken "tekerine çomak sokmak" olarak nitelenebilir.
        
Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı doğrultusunda Ermeni parlamentosunun onaylayacağı kesin olan protokoller, mahkemenin bu kararının ardından TBMM'den geçmemesi halinde, Ermenistan için yine "batının şımarık çocuğu" rolünü yeniden almasının önünü açacaktır. Türkiye, protokoller daha TBMM Genel Kurulu'na gelmeden, başta iki ülkeyi aynı masaya oturtan Minsk Grubu üyeleri olmak üzere hem batılı ülkeler nezdinde hem de uluslararası arenada kulis çalışmalarını yürütmeli, Ermenistan'ın bürüneceği "mazlum" pozlarının önüne geçmek için yoğun bir çaba göstermelidir.   

Yücel Serhatlı    
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.