Haberin yayım tarihi
2009-12-15
Haberin bulunduğu kategoriler

Suya, Sabuna Dokunmak

MİZAH deyip geçmeyin,

Yasal uyarı:

Lütfen bu yazıyı okumadan önce su ve sabun ile ellerinizi güzeeelce yıkayınız. Domuz gribine yakalanma endişesini ortadan kaldırmak ve el yıkama alışkanlığını daha da pekiştirmek istiyoruz.
 
Dünyada yapılan istatistiklere göre Türkiye'de tüketilen sabun ve diş macunu tüketimi dünya standartlarının  çok çok altında olduğunu bazı kaynaklardan okumuştum.  İkibin dokuz yılının gündemine oturan Meksika gribi  Türkiye'ye girerken pasaportunda isim değişikliği yaparak fakat aynı virüs A( H1N1) olarak  gümrüklerimizden girmeyi başarmıştır. 

Türkiye'de yayılma ortamının müsait olduğunu araştırmış, etkisini göstermek için atasözleri ve deyimler sözlüğünde yer alan bir cümle ile yakından ilgilenmiştir.Hiç bir dilde olmayan 'suya, ve sabuna dokunmamak' deyimi çok hoşuna gitmiştir.  Kullandığımız atasözleri, bizim yaşam felsefemizi de yansıtmaktadır. Bu atasözünün mecazi anlamı zaman içerisinde duyarsız bir toplum yaratmak olduğu kadar , gerçek hayatta eli ayağı pis, saçları yağlı dişleri sarımsak sarısı bireyler  oluşturmaya yöneltmektedir. 

Gittiğimiz çoğu yerlerde elinizi yıkamak istediğinizde sabunluklarda sabun bulamazsınız.  Kamu aalanı sayılan yerlere girerken başörtüsü yasağının tartışıldığı kadar  tuvaletlerinin temizliğine,  kamuya ait alanların tuvaletlerinein kaç tanesinde su ve sabunun bulunduğunu söyleyebiliriz ?  Bundan dört beş yıl öncesine kadar Kapıkule'den Türkiye'ye giriş yaptığızda  ihtiyaç gidermek için girilen ve üstelik para verdiğiniz tuvaletler  son bir kaç yıl içinde düzeltildi.

Ta Avusturya'dan  ıkına sıkına geldiğiniz ülkenizde toplumların gelişmişlik simgesi olarak kabul edilen tuvaletlerin  temizliği konusunda daha çok uğraşacağımız gibi , el yıkama , suya sabuna dokunma alışkanlığını yeniden kazandırmak için bu A(H1N1) yani meksika ve diğer adıyla domuz gribi virüslerine bir teşekkür defteri mi açsak ?

Bu deftere yazacağımız yazılar şöyle olabilir.

A(H1N1)  virüsü Türkiye'ye girdin oldun domuz

Sen geldin diye sayende elimizi sabunla yıkıyoruz.

Dişlerimizi fırçalamak için hangi ülkeden geleceksin

Kuş gribinden sonra diş gribi  olarak ne zaman görüneceksin ?

Bizim inancımıza göre 'domuz' denilen hayvan atasözlerimizde bile bir virüs gibi yıllar yılı zarar vermiştir. Siz zannetmeyin ki bu virüs daha önce Türkiye'de yoktu da sonradan girdi.

Bence bu virüs bize ta  Devleti Aliyye  zamanında belki de daha önceleri Selçuklular zamanın da  kanımıza girdi ve devletimizin  başına musallat oldu. Çoğu insanlarımıza da bulaştı. Siyasetçilerimizin, bürokratlarımızın  bazılarının devlet  okyanusunu ufaltarak başka bir şekile dönüştürdüler. Devlet denilen okyanusu denize çevirdiler. Devletin malını önce uğrun(kimse görmeden ve duymadan) sonra eşkare ( göz göre göre) yemeye , tıkınmaya başladılar.

Millet bu insanları gördü. Baktım, Anayasa' maddeleri arasında devlet malını yemeyiniz diye bir madde yok. Hemen Atasözleri ve deyimler sözlüğünüm 336. sayfasında bulunan deyimi gösterdiler.

Bak burda ne yazıyor ? '- Bak burda ne yazıyor ? 

Devletin vatandaşları bu yazıyı okudu. Eli, kolu uzun olan,  kepçeleri ile devletin malı'nı talan etmeye başladılar  yediler  yediler tıksırıncaya kadar yediler ve yemeye devam edenler var. 

İtiraz eden olmadı. Çünkü suya sabuna dokunmak istemediler. Bu nedenle suça göz yumarak ortak oldular. Biz bizden farklı toplum olarak  ortya atılan bu yalan, yanlış deyimlerin Türk Dil kurumu tarafından ayıklanması gerekmez mi ? 

Hele hele bir tanesi var ki  ben onu güncelleştirerek  iyi bir  deyim durumuna getirdim. Eskiden kullanılan  pire itte ,bit yiğitte bulunur sözünü , pire itte, Bilişim teknolojisi ( BİT) yiğitte bulunur. Bkz: Vikipedi. Programlama ve haberleşmede, bir bit bilgi depolama ve haberleşme veya bağlantının en küçük ve temel ünitesidir. Bir cihaz yada fiziksel bir sistem tarafından depolanabilecek bilginin maksimum değeri normal olarak sadece 2 farklı şekilde bulunabilir. Bu durumlar genellikle (özellikle numerik veride) ikili sayılar 0 ve 1 olarak yorumlanır.

Efendim geliyoruz yazımızı sonlandırmaya. Dünyayı kasıp kavuran  bu A (H1N1) virüsü için aşı da üretildi. Aşı olmak ya da olmamak  ise ayrı bir sorun. Henüz deneme safhasında olan yan etkileri neler olduğu tam bilinmeyen bu aşıyı uygulamak yerine daha temiz ortamlar yaratmak için çaba gösterilmesini isterim. Zira bu aşının getirileri kadar  bir de götürüleri olduğunu bas bas bağırarak söyleyen bilim insanlarımızın hangisinin dediğine uyalım ? Aşı olalım mı yoksa olmayalım mı ?

Ben bu konuda suya sabuna dokunmanızı tavsiye ederim.  Aşı olmak gib bir niyetim yok. Vücudumun direncini artıracak gıdalara  her gün daha fazla önem vereceğim. Elimde kandil olmayacak ama cebimde mendille gezeceğim.  Yola tüküren olursa içimden geçen kelimeyi ( Höst lan ayu) olacak ama , yüzüne : - Kardeşim sen sağlıklısın ama , seni gören gribe yakalanan biri de böyle yaparsa bu grip meretine yakalanabiliriz. Bilmem anlatabildim mi ? diyerek ikna yoluna gidebilirim. 

Galiba yıllar sonra yeni bir kimya  formülü ile karşı karşıyayız. Bu virüsün   1 leri var, bu virüs yarın şekil değiştirerek  insanlığın genetik yapısını ve de gelecek kuşakları etkileyecek özelliklere sahip olduğu biliniyor.

Kendi kendime şu soruyu soruyorum. Bir türlü cevabını da veremedim. Bu bize temizlikten uzaklaşan, doğayı kirleten insanlara Yüce rabbimizin bir cezası mı ya da dünyanın süper güçlerinin  biyolojik  ve kimyasal savaşlarlarla  egemen olmak  istedikleri dış güçlerin bir oyunu mu onu çözümleyemedim.

Bilen biri varsa, bana bildirsin.

Recep Cırık
BTDB Ekip dergisi- sayı: 59
recep@cirik.be  

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.