Haberin yayım tarihi
2008-08-11
Haberin bulunduğu kategoriler

Türkiye Güzelleşiyor...

On yıl kadar önce annesi oğluma; "Oğlum odanı topla, düzelt..." diye seslendi. Beş-on dakika sonra oğlum odasından, "Güzelttim anne." diye cevap verdi.

Dilimizde "Güzeltmek" diye bir kelime olmadığını anlatmaya çalıştım ama nafile!..

"Odam darmadağınıktı, topladım, güzel oldu işte. " dedi.

Kelime aklıma yattığından ve hoşuma gittiğinden, "Düzeltmek mi, Güzeltmek mi" başlıklı bir de makale yazmıştım.

Kısaca; Siyasi, toplumsal, ekonomik, ailesel, bireysel iyi gitmeyen, rayından çıkmış işlerimizi; düzeltmeye çalıştıkça daha da berbat ediyorduk. Belki "Güzeltmeye" çalışırsak başarılı olabilirdik.

Daha sonra, "Güzeltmek" kelimesinin bir kitaba isim olduğunu gördüm.

Kitabın yazarı Hadi Çaman, tiyatroda iyi gitmeyen işleri ve ilişkileri "Güzeltmeye" çalışıyordu kitabında.

Ne kabar başarılı oldu bilemiyorum.
***

Senede bir Türkiye'ye gitmesine rağmen olumlu değişimleri gören oğlum çocukluğunda söylediği kelime ile; " Baba Türkiye her sene daha da "Güzeliyor" dedi.

Ben de olaylara, çevreye, insanlara oğlumun gözü ile baktığımda bir şeylerin "Güzeldiğini" görüyor, mutlu oluyorum.

Bir umumi heladayız. içerisi pırıl pırıl. Oranın hela olduğuna bin şahit ister.İhtiyacımızı giderdikten sonra ücreti verip çıktık.

Büyük mü, küçük mü, sormadı görevli!

Eskiden, öyle miydi ya.

İhtiyacınız ne kadar acil olursa olsun, o telaş içinde daha umumi helaya girerken gözünüze o fiyat listesi çarpardı:

" Küçük: 50. Büyük: 100"

İçerde ne yapıldığınızı ücret öderken beyan etmek zorunluluğu da vardı.

"Efendim üç kişi girdik; bir büyük, bir küçük, bir de karışık ne kadar ediyor borcumuz?"

" 300 ediyor ama siz 250 verin yeter!" , türünden muhabbetlerde cabasıydı!

Üstelik eskiden umumi hela demek, pislik ve mide bulandırıcı koku demekti.

Şimdi tek fiyat, içerde ne yaparsan yap ve pırıl pırıl.

Umumi helalar bir ülkenin gelişmişliğinin ilk göstergesidir.
***

Yollar, parklar, bahçeler, trafik, deniz kenarları, şehrin temizliği de öyle.

Eğer bazı meslektaşlarım gibi " Acar Gazetecilik" yapacak olsam öküz altında değil karnında buzağı arar, bulur, bir de, " Bu Öküz Hamile" şeklinde başlık atardım!..

Yine de bazı tabelaları, bazı reklam panolarını açıklamakta zorlanıyorum:

"Sınırlı Sorumlu bilmem ne kooperatifi"

Bunun bir de "Sınırsız sorumsuz" olanı mı var?

Olmasa Sınırlı sorumlu yazmazlardı herhalde..

"Bilmem ne yetkili satıcısı."

Demek ki bu ürünün bir de " Yetkisiz satıcısı" var.

Olmazsa yazmazlardı her halde.

"Bilmem ne bakanlığı onaylı... "

Bir de "Onaysız" olanları var her halde

Olmazsa yazmazlardı herhalde.
***

Ne zaman ve nerde büyük-küçük kelimelerini yan yana ya da alt alta görsem aklıma eskiden leş kokan umumi helalar geliyor..

Her türlü iş ve ilişkilerimizde en azından umumi hela işletmecileri kadar hassas davranmak zorundayız.

Asıl kokması gereken helalar bile kokmazken, burnumuza değil ama kulaklarımıza gelen kokuları anlamak için gündeme şöyle bir bakmak yetiyor.Örümcek ağı kaplı beyinlerin onlarca, yüzlerce, binlerce yapılan güzellikleri görmeyen, sözüm ona aydınların Umumi Hela İşletmecileri'nden öğreneceği çok şey yok mu?!

Temiz toplum, temiz siyaset için adres orası.

Üstelik oranın "hela" olmasına rağmen atacak b.. bile yok.

Ne zaman ki yetkisiz satıcılar, onaysız işletmeler vs,sınırsız sorumsuzlar yapılanmalar ortadan kalkar işte o zaman Türkiyemiz daha da "Güzelecek", yaşanır hale gelecektir.

Yazar:Yavuz Nufel
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.