Haberin yayım tarihi
2008-04-08
Haberin bulunduğu kategoriler

Ulemaya mı Sormalı?

Günümüzden 2500 yıl önce yaşamış Devlet adlı ünlü yapıtın yazarı Eski Yunan'lı filozof Platon siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonun cahiller tarafından yönetilmek olduğunu belirtmekteydi.

Platon yüzyıllar hatta binlerce yıl öncesi yönetim biçimine ilişkin arayışlarında idealist bir yönetim biçimi ortaya koymak istemiş ancak kendine özgü eşitlikçi toplum kurma düşü yani adına sofokrasi denilen ahlâki reformculuğu bir işe yaramayıp yozlaşarak timokrasiye yani zenginlerin diktatoryasına dönüşüvermiştir.

Ne binlerce yıl öncesi özdeşleştiği Atina'sında ne de günümüzde demokrasi hiçbir biçimde insanlığın aradığı eşitlikçi, özgürlükçü ve adil bir yönetim şekli olmayı başaramamıştır.

Eski Yunan ve Roma tüm uygarlık meziyetlerine rağmen mimari özenle görkemli tapınaklar yanında arenalar da inşa ederek vatandaş gördüklerine ikinci sınıf insan bile saymaktan imtina gösterdiği için ötekilerini ölesiye dövüştürerek hedonist duygulara feda etmekten çekinmemiştir.

Çağdaş hukuk sistemine temel teşkil eden Roma İmparatorluğu ilginçtir ki tarihteki ilk köle ayaklanmasına tanıklık etmiştir.

Günümüze egemen olan iletişim şekli dünün filozofik yaklaşımlarına bile rahmet okutacak düzeydedir.

Küreselleşen dünyada çözülen toplum yapıları, kültürel yaşamdaki yozlaşma, insan ilişkilerinde ulaşılan aşama iç açıcı tablo sergilemekten çok uzaktır. Tüketim anlayışları insanları daha saldırgan bireyler haline dönüştürmüş, yurttaşlık kavramının yerine para ve mülkiyet ilişkilerinin değişimi ile sistemin dayattığı meta kavramı ön plana geçmiştir.

İnsanların sahip olduğu parasal değerler arasına giren bilgi sınıfsal ayrımları belirleyici bir değer olarak artık metalaşmıştır.

Aydınlanmacı düşünürlerin de belirttikleri gibi bilgiye sahip olmanın yolu aynı zamanda egemen olmaktan geçiyor. Çünkü günümüzde bilgiye biçilen rol sınıfsal ilişkilerin gölgesinde piyasalaşmaktan öte iktidar olmak anlamına geliyor.

Her sınıflı toplum bilgiyi (gücü) kullanmaya cevaz veren kendi seçkinlerini yaratıyor.

Son günlerde şaşırtıcı olan Türkiye'de gelişen olaylarla gerilen siyaset arenasında tartışmaların odağında bu alanda politika dışı bir ismin gündeme gelmesidir.

Siyasetteki yozlaşma ve boşluk sebebiyle bir TV programında sarf ettiği sözler yüzünden kabak Aysun Kayacı adlı mankenin başına patlamıştır. Katli vacip bir aktör haline dönüşen Kayacı oysa bir figür olarak ne savunduğu sınıfı ne tam aksini mi temsil etmektedir?

Gerçek ne yazık ki sadece kendi ulema sınıfını oluşturmakla meşgul olanların yaralarına basılmasından ibarettir.

Tamer UYSAL
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.