Haberin yayım tarihi
2009-08-04
Haberin bulunduğu kategoriler

ULUSAL DEĞERLERDEN KOPARILMAK...

PROF.DR.LEVENT SEÇER
 
UNESCO,üye 156 ülkenin oy birliği ile 1981 yılını Atatürk yılı ilan ederken, kararın gerekçesinde, Atatürk 'Uluslararası anlayışın, barışın, aydınlık ve çağdaşlaşmanın paylaşımında üstün bir hizmet vermiş, çaba harcamış, olağanüstü bir devrimci kişiliğe sahip,sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşmış ilk önder ve devrimin adı, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü,dünya insanlarının arasında renk, din, ırk ayırımı yapmadan çalışan eşsiz  bir devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu. 'İşte tüm dünyada Atatürk böyle anlatılmıştı, ve onun yarattığı kurduğu bıraktığı Cumhuriyet şimdi ne hale getirilmek isteniyor. Daha doğrusu ne hale getirildi desek daha doğru olacak.
 
Unesco'nun 1981 yılında Atatürk'ü öven bu kararından sonra,aradan geçen 28 yıl içinde Batı dünyasının Mustafa Kemal'e ve onun Türkiye'sine karşı bakışını gözlemlediğimizde,gelinen noktadaki görüntü beni gelecek için ciddi anlamda endişelendiriyor. Peki Batı'nın burada Türkiye'ye olumsuz bakışına çanak tutanlara ne demeli,ama şimdi sisteme hakim olanların aslında bu işlerine geliyor gibi,onların tek istedikleri inadına 'Ilımlı İslam Cumhuriyeti' kemalizm laiklik Atatürk değerleri anlamsız değerlendiriliyor yok sayılmaya çalışılıyor.
 
Dünyada  büyük bir etkileşim ağı oluşturan, her sisteme yayılan yeni bir çığır açan emperyalizme ilk yenilgiyi tattıran Atatürk ve kemalist devrimlerinin etki alanının daraltılması çalışmaları her dönemde hızla yayılıyor.Buna biz seyirci kalıyoruz sesimizi çıkaramıyoruz peki neden?
 
Bende bu değişimi istemiyorum,Türkiye bir islami modele doğru gitmeli ,Türkiye İslam ülkesi olduğu kadar bu modele yakışır diyenler,şimdi Batı'nın bu acımasız politikalarına adeta çanak tutuyorlar işte bu beni acılıyor yaralıyor hemde çok yaralıyor.Her geçen zamanda Türkiye adına bir kaybedilişin resmini çıkarıyor ortaya,yaklaşan büyük tehlikeyi görmemezlikten gelmek,yarın içinden çıkılamayacak sıkıntılarla başedecek kimsenin ortada olmamasını düşünmek bile ürkütücü değimli?.
 
Türkiye şimdi Atatürk değerlerinden Batı ile birlikte çoktan uzaklaştı bile, o batı şimdi yine kendi bildiğini yapmaya çalışıyor ve uluslararası değişimin içinde Türkiye'ye yer vermemeye çalışıyor.12.Mart.1978 tarihinde Jozip Broz Tito 'benim ülkem bir kristal küreye benzer,ben bu küreyi ellerimle değil,nefesimle manevi gücümle ayakta tutarak yukarıda seyretsin diye tüm dünyaya resmini veriyorum,ama ben yarın bu dünyada yaşamayacağım,fakat bir gün gelecek Düyanın hakimiyetinde sorumlu olacak olan kültürler değerler tıpkı Atatürk gibi Anadoludan Türkiyeden çıkacaktır'demişti.Tito'nunda dediği gibi bir gün bağımsızlığın laikliğin Atatürk değerlerinin çağdaşlığın yok olduğu bir Türkiye'de onu ayakta ellerimizin üzerinde tutacak gücümüzün nefesimizin tükendiğini görenlerde bundan sevinç duyacaklardır bunu biliyorum.
 
Şimdi Batı Türkiye'de tüm bağımsızlığın laik çağdaş kemalist değerlerin yok edilmesi için yıllardır bir çalışma içinde,düne kadar Atilla Yayla ve onun savunduğu liberal düşünce topluluğuna,farklı bir ifade bakışının yayımı içinde olmak adına yürütülecek olan proje için (AB) tarafından 450 bin Avro verildi. Hemen ardından faaliyetler başladı Atatürk değerlerinin artık anlamsızlığından söz etmeye başladılar bu kişiler.Tarihe ve tüm kazanımlara ihanet ettiler bunun farkında değillerdi.Andrew Duff çirkin sözler etmeye başladı Türkiye adına Atatürk adına,ne demişti' Resmi dairelerden Atatürk resimlerini kaldırabilirsiniz'.dönemin belediye başkanı,ve şimdi başbakan olan sayın erdoğan ne demişti,'her daireye fazladan Atatürk resmi asmak yerine, olanlarla idare ederiz fazlasına gerek yok',bunu söyleyenler şimdi sisteme hakim insanlar,bir zaman inanmadıkları (AB)ye girmek için her türlü yıkım kararlarının altına imza koyanlar,bunu gördüğümde ne kadar inandırıcı olduklarından kuşku duyuyorum.hala bir özveride bulunamamaları beni rahatsız ediyor,
 
Yanlış politikalarla kararlarla Türkiye'yi adeta Batı'ya al ne istersen yap demekmidir yapılmak istenen acaba?Sadece kendi inandığınız modelin akımı için bazı fedakarlıkları yaratmak sonucunda başlayacak yada başlayan sıkıntıların nasıl olurda gözlerden kaçar bunu merak ediyorum.Hollandalı Hıristiyan Demokrat partisi milletvekili Arie Ostlander 'Kemalizm Türkiye için (AB) önünde büyük bir engeldir diyordu,daha sonra Atatürk ve kemalist sistem fikirler devrimler tümüyle anlamsızlaştırılmaya başlanmıştı Türkiye'de üstelikte sisteme hakim olan kurumlarca,aslında bu çok vahim bir sürecin başlangıcıydı fakat kimsenin umurunda değildi,uygulamalar Batı'ya göre yapılıyordu (AB) inadına sinsice saldırılarını sürdürüyordu, elinde oynatıyordu bizi, sonrada arkamızı döndüğümüzde bize gülüyordu,çoğu zaman Alman UDO STEINBACH'ın dediği sözler ne kadarda inandırıcı diye düşündüm. 'Türk toplumu uyuşuk ve kandırılan bir toplum' bunu dediği zaman bile kimse elini kaldırıp tepki göstermiyor.
 
Bu gün (AB) elindeki 3 milyara yakın Avro'yu kendisine karşı olan ülkelere sisteme karşı kullanıyor, ve kendisine şirin görünen kurumlara ülkelere derneklere projeler adına aktarıyor.Türkiye'ye karşı her zaman bu çömertliği gösteremiyorlar. (AB) ülkelerinde işsiz,yoksul, fakir,birçok insana kullanılması için bu paralar aktarılırken Türkiye bundan hala faydalanamıyor, bununda sebebini hala bunu anlayamayanlara sormalı.
 
Kemalizmi hala anlayamayanların yarattıkları modele yapıştıkları gibi, (AB) tüm etkinliğini kemalist düşünceyi yok etmek adına hazırladığı çalışmalara çanak tutanlar şimdi kendilerine nasıl bir sıfat koyacaklar acaba?
 
Batı bizi çıkarları doğrultusunda çok iyi işledi kullandı ve birileri bu çanak içinde tıkalı kaldı ama şimdi çıkamıyorlar,Avrupa parlamentosu başkanı Pottering' Apeke kapatılırsa müzakereler askıya alınır'diye açıklama yaptı karara müdahale etti aslında,bir başka ülkenin siyaset adamı benim ülkem adına karar verebiliyor,ve açıklama yaparak yargıya etkili olmaya çalışıyor,bu cesareti verenler şimdi nasıl bunun yanıtını verecekler?
 
Davosta yaşanan resitalin arkasına sığınıp bunu siyasete kaydırarak seçim Şhowuna çevirmek hangi mantığın ürünüdür dersiniz?
 
Size davranış biçimini belki  eleştirebilirsiniz,ama orada koca bir ülkenin onurunu neyle ve nasıl hangi amaçla savunduğunuzu açıklayabilirmisiniz?
 
Şimdi bundan sonra sıkıntıları başlayacak bu yaşanan görüntünün. Ermeni lobisi 1915 olaylarının kendilerince haklılığını her geçen gün oluşturdukları lobi çalışmalarıyla sürdürüyorlar. Obama'ya çıkaracağı ekonomik pakette destek vererek soykırım oylamasında karşı destek sağlamaya çalışıyorlar, Ermeni lobisine yakın kongre üyeleri Frank Pallone,Adam Schiff,George Radmnonick bu konuda kararlı çalışmalar yapıyorlar.Musevi lobisi tasarıya destek veriyor. Şimdi Yahudi-ermeni ittifakı bile oluştu ABD'de.Türkiye (AB) girebilmek için yıllarca mücadele ediyor. Türkiye'nin yeni başvuru yaptığı yıllarda adı bile olmayan Dünya haritasında yeri olmayan devletler sonradan birer birer (AB) ye alındılar. Şimdide Ermenistan'ın birliğe üye olarak Türkiye'den önce alınması söz konusu.
 
Yani Ermenistan Türkiye'den önce birliğe tam üye olarak alınacak.
 
Bu şimdi kimin umurunda acaba?
 
Ya da hala canlandırdıkları rüyanın hayaliyle yaşayanlar bu acı tabloya bakabiliyorla rmı?
 
Ne yapıyorsunuz siz?
 
Bu ülkenin ulusal değerleriyle başkalarının oynamasına nasıl tahammül edebiliyorsunuz acaba?
 
Darfur'da 300 masum kendi halkını katleden Sudan devlet başkanının affedilmesi için uluslararası çalışmaların içinde yer alıyorsunuz,adı geçen devlet başkanını Türkiye'de Anıt kabire bile gitmemesini önemsiz addediyorsunuz,  peki Davosta gösterdiğiniz tepkiyi şimdi neden bağırıp sesinizi yükselterek kendi insanını acımasızca katleden bu devlet başkanına karşı göstermiyorsunuz ve üstelikte onun affedilmesi için çalışmalar yapıyorsunuz?bunun insani duygularla bağlanması noktası nerede buluşuyor dersiniz.
 
Türkiye kaybediyor hemde çok şey kaybediyor bu kimsenin umurunda değil. APEKE hedeflediği islami modelde ısrar ettiği sürece asla birliğe üye olarak kabul edilmeyeck bizi almayacaklar bende buna inanıyorum.Fransa bu konudaki katı tutumunu asla değiştirmedi, Nicolas Sarkozy 'Türkiyenin tam üyeliğne her zaman karşıyım, Almanya ile bu konuda anlaştık'dediği zaman kimsenin kılı kıpırdamadı.


Hani Türkiye'nin uluslararası lobi çalışmalarını yürütenler, Başbakan her yere dağıldık çalışıyoruz diye konuşuyor... 
 
Peki bu nasıl yayılma ve çalışma acaba?

 
Fransa'da yayınlanan Le Monde gazetesinin yazarlarından Thomas Ferenczy,'Fransanın Türkiyeye karşı bu tutumu yeni değil,Türkiye bunu çok iyi görmesi gerek,ama toplum yanıltılıyor'demişti.Şimdi bu kadar önemli konularda sağ duyulu olmak yerine, seçim sürecinde meydanlarda yaşananlara baktığımda, başbakan hala öfkeli sinirli nedense bağırarak toplumu korkutarak konuşmaya devam ediyor.yaratılan korkuya toplumunun vereceği bir tepki olamazki.
 
Zaten toplum aç yoksul ve işsiz, geleceğinden korku ve kuşku duyan bir yaratılmış toplum yansımaları.daha doğrusu sesini çıkaramıyor anlatamıyor derdini, susturulmuş adeta bir torba kümürle yada bulgurla pirinçle.şimdi ısınacak karnı doyacak ya sonra ne yapacak acaba?
 
Bu sonucu yaşama endişeşi olmayanların umurunda değil hiç bir şey,ama fakir ve yoksul kesim bu endişeyi yıllarca içinde titreyerek yaşayacak korkarak ürkerek ve zaman zamanda ağlayarak.Türkiye nereye sürükleniyor.bunun adını nasıl koyacaksınız?birzamanlar savsata yalan hayal hıristiyanlar kulübi dediğiniz (AB) düşüde bittiğine göre şimdi nerede kalmaya çalışacaksınız acaba?
 
Prof.Dr.Levent Seçer
D e u t s c h l a n d

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.