Haberin yayım tarihi
2009-04-25
Haberin bulunduğu kategoriler

Yabancı ve Yerli Filmere Bakış.

Yıllardır yerli filmlere karşı bir ön yar vardı. Son yıllarda bu yargı azda olsa kırıldı. Birçok arkadaş ortamlarında, "yerli film mi izlenir ya! Hala oralarda mısınız?" gibi alaycı ve küçümseme kokan bir hava hâkimdi. 

İzlenen yabancı filimler, o kadar çok abartılır ki, mükemmel, olağanüstü olarak gösterilirdi. O sahneler, o görüntü, o efekt… Övgülerin sonu gelmezdi. Bu yapılırken yerli yapımlar en aşağılara, yerin dimine sokulurdu. 

Yerli film izleyenlere; kıro, köylü, kültürsüz, cahil…  

Bunların yaşandığı zamanlarda,"yabancı filmler çok güzel ama ben anlamıyorum demek ki" gibi bir suçluluk psikoloji içinde bulurdum kendimi. İzlediğim yabancı filmden anlamlar çıkarmaya çalışır, zorlada olsa bir anlam yükleyemezdim. Yüzlerce ölen insan, güzel kadın, kötü insanlar, acımasız mafya, insan sevgisi ile dolu polis, beyaz insanın barış götürme hevesi, kötü siyahlar…  

Yabancı filmlerin; dolarlar harcanan görüntüleri, büyüleyici film kareleri, kurtarma operasyonları falan hepsi, hepsi ama hepsi yapay.

Görüntüleri gibi konusu da öyle... 

Yoksul ama saf temiz gençler, zengin ağa kızının aşkı; ağaların köylüleri sömürmesi, mafyaların insanları haraca bağlaması vb. konulu filmlerin yıllardır yaşamanda karşılığının olması ve bunu izlemenin ise yukarıda saydığım nitelemelere maruz kalması nasıl bir toplumsal psikolojidir anlamakta güçlük çekiyorum. 

Bir tarafta rambolar, bir tarafta hayatın içinden insanlar. 

Bir tarafta savaş, yok etme… 

Bir tarafta yoksulluk, umut… 

Bir tarafta para, sömürü, metalaştırılmış ilişkiler… 

Bir tarafta sevgi, aşk, paylaşım, dostluk...
 

Gurbete gittiğimizde köyümüzü özleriz. Memleketin hasretini çekeriz. Yüreğimizde o özlemle yaşar, hemşerilerle hasreti dindiririz. Bizden, içimizden biri diye bağrımıza basarız. 

Filmlerde öyle değil mi? Bizi anlatır hep. Toplumsal konular işlenir, sorunlar dillendirilir, izleyiciye mesaj verilir.  

Yıllardır bu ülkede, başlık parası, kan davaları, berdeller yaşanmadı mı? Yaşanmaya da devam etmiyor mu?  

Kemal Sunal'ın güldürü filmleri hala hayatın içinden değil mi? 

Bize yabancı film izletmeye çalışan, kendi filmlerimize yabancı kılan bir anlayışı sorgulamak gerekmez mi? 

Neden bu yabancılaşma? 

Kendi ürününe, kendi gerçekliğine yüz çevirme neden? 

Hatırlanırsa; türkü dinlemek ayıplanmıştı bir zaman. "köylüler türkü dinler" denmişti. 

Aynı mantık ve aynı kafanın ürünleri bunlar. 

Yılmaz Güney'in "Yol" filmini hiçbir filme değişmem. 

Son zamanlarda yaratılan bu yargılar kırıldı. Yerli filmler hak ettiği yeri bulmaya başladı.

Yaratılmış suni anlayışlar yıkıldı, toplum normalleşti. 

Uzay filmleri, ram bolar, mafya filmleri etkisini yitirdi. Toplumun bilgi seviyesi yükseldikçe daha da yitirecek; sanatsal ve toplumsal değeri yüksek olan filmler tercih edilecektir. İzleyici filmi izledikten sonra kafasında bir şeyler oluşacak, verilen mesajı alacaktır. 

Gelişme eşittir, kültürel değişmedir.  

Yıldırım Gündoğdu

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.