GÜNDOĞDU YILDIRIM YAZIYOR..
Felsefenin temel bir ilkesi vardır; “eskinin içinden yeni doğar” diye. İşte bu nedenle eski ve yeni tek başına bir anlam ifade etmez. Birbirinin içindedir.
Eskidir yeniyi doğuran.
Eski zamanını doldurunca yeni başlar. Yenide bir zaman gelir eskir. Sonra eskiyen yenin yerine yeni gelir. Bu döngü devam eder gider.
İdealistler, eskiyi ve yeniyi birbirinden ayrı görür.
Hatta zamanı hep durağan algılar.
Yaşamı hep duran olarak tanımlar.
Yenin içinde eski; eskinin içinde yeni yatar.
Her şey birikimli ilerler. Birbirinin içinde doğar.
…
Yaşamı anlamlandırabilmek için; insanlar zaman içinde bir sürü değer, kavram yaratmışlar. Bu kavramlar hayatımıza yön vermiş. Bir yaşam biçimi haline gelmiş.
Gün, hafta, ay, yıl üretilen bu kavramlardan sadece bir kaçıdır.
365 gün için bir yıl demiş.
Bir yaş için 365 gün yaşanması gerekir demiş.
…
Bir yıl geride kalmıştır.
Tam bir yıl yaşanmış ve bitmiştir.
Yıl, yeni bir yıldır.
“Dolu dolu yaşamak” denir ya!
Biz insanlara düşen, yılın her anını en güzel şekilde yaşamak; günün, haftanın, ayın, yılın hakkını vermektir.
Üretmek, güzelliğin kaynağıdır!
Üreten insan değerlidir.
Her gün aynı gün değildir.
“Allahın günün bitmez” denir ya. Yanlış bir algıdır. Oysa her şey biter.
Hiçbir gün geri gelmez.
Günlerde, haftalarda, aylarda, yıllarda biter.
Her şey biter.
Geriye dönüp şöyle bir bakarsak, ne demek istediğim çok daha iyi anlaşılır.
Dünden ne kalmıştır?...
Her şey değişir, gelişir; yenisine bırakır yerini.
Doğadaki canlılar doğar, büyür ve ölürler.
Cansızlarda eskirler; zamanla yok olur giderler.
Her şey yerini yenilere bırakır.
Yeni yılda öyle!