Haberin yayım tarihi
2009-12-24
Haberin bulunduğu kategoriler

KOLTUK SEVDASI

Makamlara ait olan koltukları kendi mal varlıgı gibi benimseyip yönetme kabiliyeti bulunmayan insanlar bir türlü kendilikllerinden o makamı bırakmazlar. Kendi kendilerine iyi yolda olduklarını savunarak gelecege yönelik koltuga daha sıkı sıkıya sarılmaya devam ederler.

Seçmenlerin ve çevrenin yapmış olduğu her eleştiriyi görmezden gelip, beni ve makamı mı çekemiyorlar şeklinde kendini haklı görmenin hiçbir kuruluşa veya kişiye faydası olmaz. Bunun örneklerini yaşamın her alanında gördük ve şahit olduk. Saglık sorunları ile mücadele edip öldü ölecek denilen çok degerli devlet adamlarının hala koltuk sevdası yüzünden devlet yöneltmeye çalışmalarına da şahit olduk. İyi olmadı tabii geçmişte yapmış olduğu güzel hizmetler de bir  nebze gölgelenir oldu.

Toplum yararına kurulmuş her türlü oluşum toplumun sesine kullak vermek zorundadır. Vermediği taktirde varoluşunun bir anlamı yok demektir. Bir oluşumu yönetmek belirli bilgi, birikim ve çogunlugun kararına  saygı gösterme öğelerini taşiyabilme yetenegine sahip olmak gerektirir. Bunun yanında birey olarak insanın fani oldugunu yani ölümlü oldugunu unutmamak kendinden sonra o koltuga aday kişiler yetiştirebilmek gerektirir.

Hani millet olarak hep deriz ya "çogulculuk zenginliktir" diye ama ayrımcılık benimsendiginde  çoğulculugun bir anlamı kalmıyor. "Sen benim gibi düşünüyorsun bendensin", "benim her düşüncemi onaylıyorsun bendensin" davranışını benimsemek aslında yok olmaya yüz tutmanın bir başlangıcı olarak bilinmelidir. Ama bu yok olma oluşuma kilit vurma anlamında yok olma degil. Hani en büyük dayanagı olarak gördüğü halk var ya onun gözünde yok olmadır. Oluşumun her isminin geçtigi halk ortamında "yaramazlar" kelimesi ile sürekli anılır olmak o oluşumun toplum gözünde bitmiş oldugu an demektir bence.

Makam ve mevkii kazanmış insanlar elbette hizmet etmişlerdir topluma ama yeri ve zamanı gelince de bırakmasını bilmelidirler aksi takdirde geçmişte yapmış oldukları hizmetlerin  bir kıymeti kalmamaktadır.

Ben bir birey olarak diyorum ki siyasal,sosyal,kültürel vb alanlarda hizmet yaparak  kazanılan başarılar, dışı deri, yürüyen v e dairesel dönen, digerlerine göre biraz yüksekçe olan bir makam koltuğu uğruna  hiçe sayılıp çöpe atılmamalı. Tam tersi toplum gözünde sevilen, sayılan ve övgüler alınan bir dönemde bilgi ve donanımlarını kendinden sonrakilere bırakabilmektir.

Gönül rahatlıgı ile halkın içerisine karışıp olumlu ve olumsuz eleştirileri  kabul edip insanın kendisine pay çıkarmasıdır. Bırakalım resmi kurum ve kuruluş yemeklerinin baş misafiri olma hayallerini, bırakalım gazete ve dergi sayfalarında resimlerimizi koydurma yarışını, bırakalım faliyetlerde ön koltukta oturma hayallerini, bırakalım ismimizin başına bey kelimesinin eklendigini görme gayretini.

Sadece ve sadece bırakmamamız gereken tek ve yetkili HALKTIR. Ahmet, Mehmet, Ali, Hasan, Velidir. Gerisi pıprıltılı günler olarak resim albümünüzde yerini alacak tozlu resimllerdir. Daha fazlası değil.

Yakınınız öldüğünde acınızı paylaşacak gelip cenazenizi kaldıracak, gönlünü size açacak yaşamakta oldugumuz toplum olacaktır. Yani eleştirisine kulak asmadıgımız Ali, Mehmet ve Cengiz dir.  
 
muammer.eroglu@hotmail.com  

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.