Bu sefer Fırat’ımız ölümsüzleşti. Hak bildiği yolda ilerlemek için mücadele veren bu yiğit bölücü hainler tarafından yetkililerin bilgisi dahilinde şehit edildi.
Fırat gerçek bir vatan evladıydı. Kadere inandığı için mensubu bulunduğu milletine hizmet için çabalıyor ve elinden geleni yapmaya çalışıyordu. İşte bu sebepten birileri onu yok etmeliydi. Halbuki bilmiyorlar ki onu yok etmek isteyen gafil zihniyet onu ölümşüzleştirmişti. İlk değildi ve son da olmayacaktır Fırat. Ruhi Kılıçkıran ile başlayan kervana o şimdilik son olarak katılmıştı. Ruhun şad olsun Fırat Yılmaz Çakıroğlu!
***
Gaflet uykusuna dalmış olan ülke yöneticileri bir çok üniversiteyi bölücülere teslim etmiş bulunmakta. Gaye ise açılım ihanetine çanak tutmak, neymiş açılıma zarar gelmemeliymiş.
Analar ağlamasınmış gayeleri. Tabi bu zihniyette olanlar için Fırat bir Türk milliyetçisi ve ülkücü olduğu için insan değildi ve bu sebepten Fırat’ımızın anası onlar için önemli olmadı. Hangi Devlet büyüğü (?) Fırat’ımız için bir başsağlığında bulundu acaba? O büyüklerin (?) atamış oldukları vali, emniyet müdürü ve dekanın Fırat’ımızın kanında parmakları var; hangisi bu sorumluluğu yüklendi? Aylardır sorunlar belli iken, neden tedbirler alınmadı ve halen alınmıyor? Açılım mı? Başınıza yıkılacak o açılım!
Ve satılmış basın, bir türlü diyemiyor Ege Üniversitesi´nde yaşanan olayı kimin yaptığını. Kullandıkları kavram “karşıt görüş”. Kahpeleri bir türlü adları ile söyleyemiyorlar, şehidimin de milliyetçi – ülkücü olduğunu diyemiyorlar.
***
Fırat olmak. Herkese nasip olmaz bir Fırat olmak.
Çünkü Fırat olmak demek Yusuf yüzlü olmak demek,
El alem gününü gün yaparken Yaradan’a vefa gösterip onun rızası için mücadele vermektir Fırat olmak.
Öyle herkese nasip olmaz Fırat olabilmek.
***
Bak Fırat’ımız gitti, hem de devleşerek, ölümsüzleşerek gitti. O ebediyete davasının yolunda gitti. Geride kalanlar Fırat’ı örnek alıp onu temsil noktasında temsil edebilecekler mi acaba? Ona ve onun gibi önden giden binlere layık olabilme mücadelesini devam ettirebilecekler mi, yoksa yeri geldiğinde basit sebeplerden dolayı evlerine mi çekilecekler? Yoruldum, zamanım yok gibi basit kavramları kullanıp ayak bağı olmak için yüzler halen var olabilecekler mi?
Yaşça büyük ablalar ve abiler “Biz zamanında şöyle mücadele verdik, böyle çileler çektik.” demeye yüzleri olacak mı? Bak Fırat’ımız da demiyor “ben şöyle mücadele ettim” diye.
Herkese nasip olmuyor (sözde) vermiş olduğu mücadelenin reklamını yapmamak, böbürlenmemek. Öyle herkese nasip olmaz Fırat olabilmek.
***
Hiç ilginizi çekti mi? Orada burada yallanıp halen kendine millyetçi – ülkücü diyenlerin Fırat’ın şehit edilmesine ses çıkardıklarını görebildiniz mi?
Kokmuş, eskimiş, bayatlamış bu fosillerden kimler Fırat’ımız ile ilgili bir çıkış yapabildi, gördünüz mü?
Gerçi bunlar şimdi ya akil ya da akillerin yalakaları, fazla bir şey beklenemez elbet. Bizlere düşen ise Fırat’ımızın şehit edilmesi ile bunları da unutmamak.
***
Ve gitti Fırat’ımız, hem de şehit olarak gitti. Yaradan onun samimiyetini kabul etmiş olacak ki o şehitliğe erdi.
Geride kalan bizlerin ise daha çok çalışması gerekecek Ülkü devi Fırat’ı temsil edebilmek için.
Öyle herkese nasip olmaz Fırat olabilmek, herkese nasip olmaz davaya hizmeti son nefesine kadar sürdürebilmek.
Murat Gedik, 24 Şubat 2015
E-posta: muratgedik@muratgedik.nl