Dün akşam Anayasa Mahkemesinde alınan bir kararla demokrasinin her zaman olması gerektiği gibi iyi işlemedeği gözler önüne serilmiştir.
 
DTP partisi oybirliğiyle kapatıldı. Kapatıldı, çünkü parti yetkilileri demokrasinin değerini bilemediler.
Üzücü bir durum olmasıyla beraber, demokrasinin kötüye kullanılamayacağı yönünde bir ders alınması açısından ise alınan kararı doğru buluyorum.
 
Ellerine geçen demokratik haklarını Kürt asıllı vatandaşların geresinimleri doğrultusunda kullanmak yerine, adeta teröristleri desteklediler.
 
DTP parti başkanı Ahmet Türk sürekli barışın İmralı'dan geçtiğini ima etmesi hiç te kabul edilinemez bir durumdu.

Meydanlarda ve basın bildirilerinde, toplumu birbirine yaklaştırmak yerine uzaklaştırmaya çalıştılar.
 
Oysa üzerinde asıl durulması gereken ekonomi, eğitim, istihdama katkı, yeni iş alanları, büyük şehirlerde Kürt asıllı vatandaşların uyumlarını sağlayacak talepler yerine sürekli kavga ve kargaşayı tercih ettiler.

DTP'lilerin teroristlerin kıydığı canlar konusunda ve Kürt asıllı PKK sempatizanlarının katıldığı sokak çatışmalarını  kınadıklarını nedense bir türlü göremedik. Kaldıki; toplumu yaklaştıran, yakınlaştıran, kucaklayan çalışmalarla daha güzel bir Türkiye için mücadele edilebilinirdi.

Bu durum tüm partiler için geçerli. Kutuplaşmalar her geçen  gün çığ gibi büyümekte.
Ülkemizi dış etkenlerden koruyacak fırsat olmuyor. Onu kendi ellerimizle yıkmaktayız. Bu arada sorunlar bir buzdağı gibi büyümekte.

Sonuç olarak ülkemize en büyük düşmanlığı yine biz kendimiz yapıyoruz..

Unutmayalım ki; birgün kin ve nefret duyguları ile oluşturulan bu buzdağı eriyecek ve ortaya çıkacak kaos ve fırtına içersinde hepimiz birden boğulacağız