Değerli okuyucularım,
Bugün, demokratik hakkımız olan oy hakkımızı kullandık. Umarım hayırlara vesile olur.
Hafta sonu Heusden/-Zolder`de olduğum için bu pazar önce Annemin oyunu kullanmasında yardımcı oldum.
Görevliler önce Anneme yardımcı olmamı kabul etmediler. Her seferinde olduğu gibi, ben diretince kabul etmek zorunda kaldılar.
Biliyoruz ki; bazı seçim bürolarında çakal görevliler, yaşlılarımızın oylarını kendi partilerine yönlendiriyorlar.
Neyse benim sizlerle asıl paylaşmak istediğim gözlemlediğim olay ise, oy kullanacağımız salona yaklaşınca gördüğüm manzara.
Bizim adaylar dizilmiş kapı girişine bayramlık çocuklar gibi beklemedeler.
Neyi bekliyorlar acaba diye kendi kendime sordum???
Güleyim mi, ağlayayım mı halimize, şaşırdım doğrusu. Annemde adayın birini gösterip, yolda yürürken insana nasılsın teyze deyip selam vermezler, gelmiş burada sırıtıyor demez mi?.
Gülmemek için kendimi zor tuttum. Heusden-Zolder’deki görüntü gerçekten içler acısıydı. Herşey paramparça. Siyaset ayaklara düşmüş. Zaten sonuçlarda ortada. Bir belediye yönetimini düşünün, toplam nüfusun dörtte biri Türk kökenli vatandaş ama oluşturulan yönetimde kimse yok. Acaba bu tabloyu yaratandan kendilerine biz nerede hata yaptık diye soracaklar mı?
İnsan olarak daima alçak gönüllü olmalıyız. Seçmeninde nelere dikkat edebileceğini iyi kestirmeliyiz. Toplumun ihtiyaçlarını iyi etüd etmeli, nicelik ve nitelik iyi bilinmeli, meclise göndereceğiniz insanların psikolojisi iyi olmalı velhasıl atılan her oy gerçek yerine gitmeli.
Peki Heusden-Zolder’de böyle oldu mu?
Hayır, her şey tam bir komedi.