Haberin yayım tarihi
2007-04-26
Haberin bulunduğu kategoriler

Yasaklarla bir yere varılamaz..

Standaard gazetesinde okuduğum bir işyerinde ve yemekhanede Türkçe konuşma yasağı haberi epey spekülasyonlara sebep olduğunu görüyoruz.
 
Okullarda zaten Türkçe konuşan çocuklara sanki çok büyük bir suç işlemiş gibi horlandıklarına ve cezalandırıldıklarına bizzat kendim şahit olmuştum. Bu konuda bir bazı anektodlarımı  okurlarımla paylaşmal istiyorum..
 
Bir gün tramvayda işe giderken bir sınıf okul çocukları bulunmaktaydı. Belliki okul gezisine gidiyorlardı. Çocuklar kendi aralarında coşkulu bir şekilde kimi Türkçe, kimi Arapça, Fransızca konuşmaktaydılar. Az sonra bir bayan tramvayda  Flamanca konuşuyoruz diye avazı çıktığınca bağırmazmı. Minik öğrenciler titreyerek oldukları yere büzüldüler. Herkes başını aynı istikamete çevirdi. İnsanlar bir an ne oluyor diye anlamaya çalıştı. Buyurun özgürlük örneği. Yanımda iki kız çocuğuna öğretmeniniz hep böyle bağırırmı diye sorduğumda ise çocuk korkarak evet diye başını sallamıştı. Durum sizler içinde içler acısı değilmi. Yıllardır okul müdürlerine, öğretmenlere , insan kendini sevinciyle, kederiyle en iyi ana diliyle ifade eder diye anlatmaya çalışırım. 10 dakikalık tenefüste bırakın çocuklar içlerinden geldiğince oynasınlar, coşsunlar.

Elbette çocuklarımız en iyi şekilde bulundukları ülkenin dilini öğrenmek zorundadırlar. Ama onları azarlayarak, bu şekilde cezalandırarak bir yerlere varılamaz.
 
Yine bir gün annemle birlikte seçimlerde Heusden'de bulunuyordum. Sandık sıramızı beklerken annemle sohbet ediyorduk. Birden yanımızda duran yaşlı bir beyle eşi, bize neden Flamanca konuşmuyorsunuz diye tepki gösterdiler.
 
Bu yönde bir başka kötü örneği ise Meyse'de yaşadım. Bir bayan arkadaşımla yolda yürürken sohbet ediyorduk. Hiç tanımadığımız bir bey bize sizin konuştuğunuzu anlamıyorum diye çıkıştı. Bizde anlamak zorunda olmadığını kendi aramızda sohbet ettiğimizi söyledik. Kendisine demokratik ve özgür bir ülkede yaşadığımızı ve herkesin istediği dili konuşmada özgür olduğunu hatırlattık.
 
Peki, Kurallar ne olmalı?
Elbette  farklı toplumlardan insanlarla birlikte aynı masa etrafında veya aynı ortamda bulunuyorsanız herkesin anlayabileceği dilden konuşulması en doğru uyulması gereken bir kural olmalıdır.. Bunun dışında insanlar iş yerlerinde, okullarda, toplu taşıtlarda, sokakta kendi dilini konuşabilmelidir.

Taramvayda , otobüste giderken, etraftan saymakla bitmeyecek değişik dillerde konuşan insanlarla karşılaşıyoruz. Bunu yanlış anlamaya ve kızmaya kimsenin hakkı yok. İş yerinde de iş arkadaşlarımla otururken, telefonum çaldığında Tükçe, konuşuyorum. İş arkadaslarım ise bundan hiç rahatsız olmuyorlar. Bilakis telefonum çaldığında hep bir ağızdan Türkçe olarak ''effendiiiimmm" diyorlar.
 
Karşılıklı hoşgörü çok önemli..
Karşılıklı hoşgörü güzelliklerin asıl başlangıcı olsa gerek. Bir ara Hollanda'da sokakta dahi Türkçe'yi yasaklamaya kalktılar. Hayretki ne hayret.. Bir de okullarda farklı yabancı dilleri öğretmeye çalışıyorlar. Bir dili konuşmaya ve öğranmeye çalışan insanları engellemeye çalışmak kadar büyük bir cahillik olabilir mi? 
 
Bir diğer taraftan bir çok batı ülkesi Türkiye'ye yönelik dil konusunda azınlık hakları diye baskı yaparak yeni imtiyazlar verdirmeye uğraşıyorlar.. Buna karşılık kendi ülkelerinde bir başka dilin zaman zaman konuşulmasına ise hiç tahammül göstermiyorlar. Bu durum tamamen hoşgörüsüzlük ve insan haklarına saygısızlıktır..
 
İşyerlerinde  elbette herkesin anladığı bir  ortak dil konuşulur. Bunun dışında insanlar kendi aralarında duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde ifade ettikleri dili kullanmada hiç bir engelleme olmadan hür olmalıdırlar.
 
Bu konuda insanlar biraz karşılıklı iyi niyet ve hoşgörü içersinde olabilseler, herşey ne kadar kolay çözülür bir bilebilseniz..
 
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.