Haberin yayım tarihi
2009-11-10
Haberin bulunduğu kategoriler

Ah Duvar, Vah Duvar…

Komşunu sev; ama aradaki duvarı kaldırma." (George Herbert)

Tarih : 09 Kasım 1989

Yer : Berlin (Doğu-Batı arası)


Olay : Bir duvarın yıklılışı, bir sistemin çöküşü…


***


Aradan tam 20 yıl geçti…


Bugün 09 Kasım 2009…


Olay : Yukarıdaki olay hakkında Avrupalıların genel yorumu (istisnalar kaideyi bozmaz) !


***


Önce biraz uzunca bir alıntının tercümesi.


Günlük Belçika gazetesi La Libre Belgique'in 09 Kasım 2009 tarih ve Sabine Verhest imzalı başyazısı.


Avrupalıların bakış açısını yansıtması açısından önemli…


Başlık dikkat çekici : "Utanç Duvarları"


Ve yazının tamamı : "Avrupa bugün acılı geçmişlerini anımsıyor, ve mutlu günlerini kutluyor. Tekrar birleşen, komplekslerinden arınan, komşularıyla barışan Almanya kararlı bir şekilde barış sürecine ve Avrupa'nın inşasına koyuldu. AB'nin içinde, sınırlarında ve dünyada bir sürü başka duvar olduğunu zihinlerden silmeden, bir utanç duvarı olan Berlin Duvarı'nın sonunu nasıl kutlayabiliriz ? Bir AB üyesi olan Kıbrıs Devletinin başkenti Lefkoşa'da Türklerin elindeki Kuzey ile uluslararası alanda tanınan tek cumhuriyet olan Güney'deki Rum kesimini ayıran Yeşil Hattı BM askerleri koruyor. Ankara AB'nin kapısına vuruyor, ama geçmiş döneme ait bir bölünme de çok uzun sürdü ; İkinci Dünya Savaşı sonunda ileri görüşlü Fransızların ve Almanların yaptığı gibi, Kıbrıslı Rumlar ve Türkler de barışmalarını perçinleyip geleceğe dönmelidirler. XXI.ci asırda bir duvarı devam ettirmek ve, dahası, yeni duvar dikmek Tarihin akışına ters düşer. Terörle sürdürülebilir bir şekilde mücadele edilemeyeceği gibi, korku, dışlama, ayrımcılık veya büyüklük duygusu üzerine barışçı bir gelecek de inşa edilemez. Bun ancak ötekinin haysiyetini gözeten saygılı bir eli uzatmakla mümkündür. Barış ve kalkınmayı hedefleyen küreselleşen bir dünyada, Avrupalılar, Amerikalılar, İsrailliler ve Koreliler'in duvarlara, tampon bögelere veya tel örgülere yer olmadığını anlama cesaretini göstermeleri gerekir."


***


Bu yazının içeriği üç aşağı beş yukarı Avrupa kamuoyunun görüşünü yansıtıyor.


Zira, uygar Avrupalı barışçıdır, şiddete ve savaşa karşıdır ; bütün anlaşmazlıkların müzakerelerle, diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesini ister, arzular ve bekler.


Hep çözümü – maalesef – başkalarından bekler…


2.ci Dünya Savaşında Stalin'den ve ABD'den beklediği gibi.


Ha keza Bosna-Hersek'te olduğu gibi…


Avrupalı düşünür, fikir üretir ve yargılar.


Avrupalı duvar ördürür ; sonra da ördürdüğü duvar yıkılınca bayram eder.


Köylünün kendi eşşeğini kaybedince üzülmesi, bulunca da sevinmesi gibi bir durum…


***


Şato veya site devletler etrafına duvar örme Orta Çağ'dan kalma bir alışkanlık.


İstanbul etrafına surları, Anadolu Hisarını, Rumeli Hisarını rahmetli dedem ördürmedi.


Günün birinde Türkler konserler düzenlesin diye.


Çin Seddi'ni de Türkler ördürmedi.


Vize duvarlarını da Üçüncü Dünyacı globalleşme özürlüler yükseltmedi.


Kusura bakmayın kafam iyice dağınık bu sabah.


Galiba saçmalamaya başladım…


Hatlar iyice birbirine karıştı…


Kahvaltıda GDO'su ile oynanmış mısır gevreği yemiştim.


Ondan olabilir mi acaba ?


***


Dünya genelindeki üretimin % 70 ini dünya nüfusunun % 30 u tüketiyorsa ; kalan % 30 u da nüfusun % 70 i tüketmeye ve yaşamaya değil, var olmaya, çabalıyorsa, siz o dünyada hak, hukuk, adalet, huzur, barış, insan haklarına saygı falan bekleyemezsiniz.


Yazar, çizer, konuşursunuz.


Güzel salonlarda şasalı paneller, sempozyumlar, konferanslar düzenlersiniz ; içi boş büyük laflar edersiniz, ama işsiz, eşsiz, umutsuz, aç insana masal anlatamazsınız…


Jean Ziegler'leri susturamazsınız.


Amerikan halkının sağlık sigortası kapsamını genişletmek isteyen Obama'yı ABD Meclisinde kucağındaki torunuyla duygu sömürüsü yapan Cumhuriyetçi milletvekili gibi duygu sömürüsü yaparak engelleyemezsiniz.


Engellerseniz yıkarken sevindiğiniz duvarların dikilmesine hizmet edersiniz.


Çünkü sizler için vicdan ile para eşanlamlı kelimeler.


Paranız o kadar çok ki vicdanları bile satın alabiliyorsunuz.


Size göre vicdanın yolu mideden geçiyor olmalı ki "vicdan ile cüzdan arasında sıkışanların" feryadını duymak istemiyorsunuz.


Kimse anasından vicdansız doğmuyor zira…


 


Yakup Yurt ©


Brüksel, 09 Kasım 2009


yakup.yurt@skynet.be


 


 


 


 


 


 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.