Haberin yayım tarihi
2008-06-14
Haberin bulunduğu kategoriler

Belçikalı gerçekten fakirleşti mi ?

Çok sıcak bir hafta geçirdik.
Bir gün bir kentte, ertesi gün başka bir kentte, binlerce emekçi alım güçünü savunmak için yürüdü.
Yani hayat pahalılığını ve geçinmekte zorlandıklarını haykırdılar.
Avrupalı balıkçılar Brüksel'i darmadağan ettiler…
Sağ-sol bütün sendikalar bu yürüyüşlere destek verdi.
Katılım beklenenden de yüksek oldu.
Özellikle Valonya'da.
Sendikalara göre beş işçiden biri fakir.
Hıristiyan Sendikalar Konfederasyonu (CSC) ve Belçika Genel İş Federasyonu (FGTB) kalorifer mazotu, elektrik ve doğal gaza uygulalan KDV oranının % 21'den % 6'ya indirilmesi ile alt ve orta gelir dilimlerinde verginin düşürülmesini talep ettiler.
***
Peki teşhis ve talepler gerçeği ne kadar yansıtıyor ?
Bazı etüdler genel kabul gören gerçekleri yalanlıyor.
Geçen Mayıs ayında Frankofon yeşiller partisi Ecolo'dan bir iktisatçı olan Philippe Defeyt     "Mokalı yaş pasta, patates ve morina balığı dışında, bütün ürünler 2003 yılına göre ya daha ucuz, ya da aynı fiyata" dedi ve bütün şimşekleri üzerine çekti.
Fiyatlar mutlak rakam olarak tabii ki ilerledi.
Fakat ücretler, sosyal avantajlar ve teknolojik ilerlemeler bu artışı dengelediler.
Benzin için bile, 40 litrelik bir depoyu doldurmak için 5 saat 25 dakika çalışmak yeterli.
Halbuki aynı benzin için 25 yıl önce 6 saat 15 dakika çalışmak gerekiyordu.
Yani uzun vadede, alım gücünde azalma olmadı.
En azından ortalama Belçikalı açısından.
Sosyal yardımla geçinenler ve alt gelir gruplarının gelirleri daha yavaş arttı.
Fakirlik Belçika'da daha fazla görünürlük kazandı.
Fakat büyük çoğunluğun sıkıntısı temel tüketim maddesi olmayan ürünlerin tüketilmesinden kaynaklanıyor.
***
Geçen hafta Gembloux Ziraat Fakültesi Gıda Tüketim Gözlemevi de aynı şeyi ifade etti : Gıda ürünleri geçmişe oranla daha ucuz…
Belçikalı 1920'li yıllarda gelirinin % 60'ını beslenmeye harcarken, 2005 yılında bu oran % 12 ! Ve işin garibi bu oran bütün gelir dilimlerinde aynı !
Fakirin ilk işinin karın doyurmak olması gerekirken, bir de bakıyorsunuz "Batsın bu dünya, Ölürsem mezarıma gelme, istemem" takılıyorlar…
Hazır veya dondurulmuş yemek, resto-snack, cafcaflı cep telefonları, ucuz uçak biletlerine yöneliyorlar, tatile çıkıyorlar…
Özendikleri hayatı yaşamaya çalışıyorlar.
Ve zorlanıyorlar, doğal olarak…
***
Yani özetlersek, alım gücünün azalması halkın belirli bir kesimiyle sınırlı.
Önemli olan varlığın adaletli ve hakkaniyetli dağılımı ve sosyal devletin korunması…
Kazanılmış sosyal haklar global sermayenin bitmek bilmez saldırıları altında inim inim inliyor…
Sağlık sektörü bir lüks haline gelmek üzere !
Roma'da yapılan Dünya Gıda Zirvesi açlık sorununun gözler önüne serdi.
Çin ve Hindistan gibi iki dev ülkedeki müthiş kalkınma hızı, dünya genelinde tarım ürünü ve enerji fiyatlarına yansıyor.
Kapitalizmden kaynaklanan hastalıkların ilacını kapitalizmden beklemek ne kadar anlamlı sorusunu sormadan edemiyorum…
Avrupa'da yapılacak tek şey farklı bir üretim ve tüketim moduna geçmek.
Ağlamak çare değil : Takliti bırakıp, kendi hayatınızı kendinizce yaşayın ! 

Yakup YURT ©, Belexpresse.be
Brüksel, 13 Haziran 2008
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.