Haberin yayım tarihi
2014-10-28
Haberin bulunduğu kategoriler

CUMHURİYET'İN NÜANSLARI..

Uzun uzun düşündükten sonra, bugün çok değişik bir yazı yazmaya karar verdim.

Beynimdeki jetonun düşmesini sağlayan dostum Seyhun Binzet’in bir fecebook paylaşmına sonsuz teşekkürler.

Paylaşım farklı bir İslâm ülkesi Tunus’ta yaşanan son siyasal gelişmelerle ilgiliydi.

Tunus’a kendi ülkesinin Atatürk’ü olan rahmetli Habib Burgiba, üniversite yıllarında edindiğim Tunuslu arkadaşlar ve lise yıllarından beri mektup arkadaşım bir kızdan dolayı bitmek bilmeyen bir ilgim vardır.

Harissa ismini verdikleri ve çok sevdikleri bir acıları ve çakçuka ismini verdikleri bir sebze çorbaları vardır.

Sağolsun öğrencilik yıllarında Tunuslu ev arkadaşım Muhammed Chibani çok severdi; o yemek yapar, ben bulaşık yıkardım.

Sağolsunlar Arap öğrencileri sayesinde Osmanlıca dilinin farkına vardım (günümüz Türkçesindeki kelimelerin kökeni olarak) ve Arapça dilinde çok küfür öğrendim.

Seyhun dostum özgür düşünen bir kimyager, bilim adamı, denizci ve profesördür.

***

Önce bir-iki tespitimi paylaşayım.

Edindiğim izlenime göre Arap tarihçilerinin yaklaşık yarısı Osmanlı İmparatorluğunu sevmez.

Zira geri kalmışlıklarına sebep olduğunu düşünürler.

Diğer yarısı ise sever, çünkü Haçlı saldırılarına maruz kalan İslam dininin Osmanlı sayesinde ayakta kaldığını kabul eder.

Arapça diye güzel, edebi, şiirsel bir dil vardır, Arap ümmeti vardır; ama Arap milleti yoktur.

Tarihsel şartlar Arap milliyetçiliğinin gelişmesine fırsat vermemiştir.

Bugün yaşanan acı olaylar tarihin günümüze yansımasından ibarettir.

***

Herkes kendi yaşanmış tarihinin ürünüdür.

Günümüz Avrupa Birliği’nde 15 milyona yakın İslami kültürlere ait insan yaşamaktadır.

47 yıldır yaşadığım Belçika’nın başkenti Brüksel’de Türklerden daha çok sayıda Faslı Arap yaşamaktadır.

Paris’te de Cezayirliler yabancı çoğunluğunu teşkil eder.

Dinimiz aynı olsa bile, dilimiz ve kültürümüz çok farklı.

Onlar eski Fransız sömürgesi veya koruması altında yaşadığından Fransızcaları daha düzgün...

Pazarcıları Türk müşterilerle iletişim kurmak adına gerekli Türkçe kelimeleri öğrenmişler, Cuma pazarında bas bas bağırıyorlar.

Kahvelerimiz ve camilerimiz ayrı, bayramlarımız bir gün farklı (onlar bizden bir gün sonra)!

Bizimkilerin Türkiye Cumhuriyetinden, onların Akdeniz çevresindeki bir mutlak krallıktan (Fas), islami cumhuriyetten (Libya), geldikleri hemen belli olur…

Fransa, İngiltere, İtalya ve Almanya’nın Akdeniz çevresindeki etkisi çok belirgindir.

Acaba bu etkide Süveyş Kanalı, İsrail’in varlığı, Basra Körfezi ve İran petrolleri ve doğalgazı ne kadar pay sahibidir?

***

Ama ne yazık ki insan ömrü sınırlı, diyelim 80 sene ile…

İnsanoğlu ise son derece sabırsız ve para için savruluyor coğrafyada, göç ediyor veya terk etmek zorunda kalıyor evini barkını…

Sorunları ve tarihleriyle birlikte…

Bu sadece Araplar için değil herkes için geçerli!

Yoksa ne Yahudi kalırdı ne İsrail dünya haritasında, yaşanan bunca vahşetten sonra…

***

Mustafa Kemal Atatürk çöken bir imparatorluğun (Osmanlı) enkazı üzerinde kurdu genç Türkiye Cumhuriyeti devletini.

Lozan’da Misak-ı Milliyi kabul ettirdikten sonra, bir dizi devrimi uyguladı ve sanayileşme yolunu seçti.

Cehalet ve yobazlıkla mücadele etti.

Kurduğu cumhuriyetin laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu haykırdı.

İslam coğrafyasında bir yıldız gibi parladı Türkiye…

Ve hedef belirlendi : Çağdaş uygarlık düzeyini yakalamak.

Komünist veya faşist olmadan, ama komünist Lenin’in gönderdiği yardımla ve faşist Hitler’den kaçan Yahudi profesörlere kucak açarak.

İspanya’dan kaçarak Osmanlı’ya sığınan Yahudiler’e kucak açıldığı gibi…

Karma ekonomik kalkınma düzenini seçerek.

Ve maalesef çok erken, 1938 de, vefat etti.

***

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy Macar asıllı bir Yahudi idi.

Fransa’daki Araplarla didişmeyi çok severdi.

Ama Albay Kaddafi’nin Elysée Sarayı’nın bahçesine çadır kurmasına izin verdi.

Sonradan Fransız Adaleti Sarkozy’nin seçim kampanyasının finansmanını Kaddafi’nin sağladığını ortaya çıkardı…

Kaddafi öldükten sonra yerle bir edilen Libya’nın yeniden inşasından pay kapmaya koşanların başında Sarkozy gelmekteydi…

İşte o kişi Türkiye’ye Akdeniz Birliği hayali satmaya çok uğraştı.

Hem de kendisine tam üyelik için müzakereleri başlatma sözü veren AB’ye rağmen…

***

Mevcut cumhurbaşkanı François Hollande da Yahudi asıllı ve özel hayatlarına saygımdan olsa gerek gönül ilişkilerine hiç girmiyorum.

Fransa’daki popülaritesi pek yüksek sayılmaz…

Kim ne derse desin adam koskoca bir ulus-devletin cumhurbaşkanı.

Hollanda 2014 Şubat ayı sonunda cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e Çankaya Köşkünde resmi bir ziyarette bulundu.

Beyefendi uçağına siyasetçilerden bir grup, işadamları ve Fransa’da yaşayan birkaç önemli Türkü de almıştı…

Kendisi Ankara’da 21 pare top atışı ile karşılandı, Türk askerini Türkçe «merhaba asker» diyerek selamladı…

Çankaya’da sohbetler edildi, içilen Türk kahveleri eşliğinde fasıllar dinlendi, Candan Erçetin Fransızca dilinde şarkılar ve melodiler terennüm etti.

En önemli an gelmişti, nihai resmi bildiriler açıklanacaktı…

Ve bana göre son derece önemli olan o açıklama Hollande’dan geldi.

Sayın Cumhurbaşkanımızın gözlerinin içine baka baka şuna benzer şeyler ifade etti: Biz (Avrupa Birliği) Türkiye’yi pilot İslam ülkesi olarak seçmiştik. Bir İslam ülkesinde çoğulcu parlamenter demokratik düzenin yaşayabileceğini kanıtlamak için örnek gösterecektik. Beklentilerimiz gerçekleşmedi. Demokratik bir Anayasa yapmadınız. Hayal kırıklığına uğrattınız. Sizin yapmadığınızı Tunus yaptı ve bundan böyle o ülkeyi örnek olarak göstereceğiz.

Dedi ve o akşam Fransa’ya döndüler.

***

Ertesi gün, yanılmıyorsam 29 Şubat 2014 Pazar günü Fransa’nın Caen kentindeki Memorial’de bir yarışma finali yaşanıyordu.

Finalde yarışanlar 70 kişi arasından seçilmiş 10 genç avukattı.

Birisi de Brüksel Barosunda Ceza Avukatı oğlum Cavit Yurt.

Bir diğeri de Tunus genç bir bayan avukattı; Tunus’tan kaçırılarak İslami cihat için Suriye’ye kaçırılan ve savaşçılara peşkeş çekilen genç kızları savunan on-on beş dakikalık bir konuşma yaptı.

Yarışma Jürisinin Başkanı Fransa Adalet Bakanı siyahi Christiane Taubira idi.

Yaptığı konuşmada ezbere okuduğu siyahi Afrikalı şair Césaire Aimé’nin şiirleriyle salonu ve beni mest etti.

Sonuçlar açılandığında birincilik ödülünün (8.000 Avro) (siyasi bir karar sonucu) Tunuslu bayana verildiğini hissettim.

Üzüldüm ama Allah sabır verdi bekledim ve kalan iki ödülün birden (meslektaşların oylarıyla verilen ikincilik ödülü (4.000 Avro) ve izleyicilerin (600 kişi) oylamasıyla seçilen en çok oy alan finaliste verilen üçüncülük ödülü (4.000 Avro) oğlum Cavit’e verildiğini görünce fanatik ve duygusal davranmanın anlamsız olacağını kavradım.

Cavit kullanılan yaklaşık 300 oyun 270 ini almıştı.

Ve çok uzun süre ve gurur verici bir şekilde ayakta alkışlanmıştı.

***

Yeni Anayasa Ocak 2014 te yürürlüğe girdi.

Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ise "Ortak çaba ve uzlaşı ürünü olan yeni Tunus anayasası, demokrasi ve İslam arasındaki uyumluluğu doğrular nitelikte" dedi.

Hollande, Tunus`un yeni anayasasının İslami değerlerle insan haklarını esas aldığını ve çoğulcu katılımcı demokratik bir cumhuriyet rejimi tesis ettiğini belirterek, yeni anayasanın diğer ülkelere örnek olacağını söyledi.

27 Ekim 2014 te ise Tunus’ta demokratik seçimler yapıldı.

İki yıldır süren tartışmaların ardından, Tunus’un yeni anayasası yürürlüğe girdi.

Siyasette yüzde 50 eşit temsili garanti altına alan anayasa için, kadınlar “Bu gerçek bir devrim" dedi.

Ben perdeleri araladım.

Daha uzağı, daha iyi görme arzusuna kapılanlar varsa bir zahmet araştırsınlar.

Okumasını bilene tarih neler yazıyor neler…

Sağlam cumhuriyet bilimsel kafalarda bulunur!

 

Yakup Yurt ©

Umurbey-Gemlik, 28-10-2014

yurtyakup@gmail.com

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.