Okuyucularım en çok değindiğim konuların başında ırkçılık olgusunun geldiğini çok iyi bilirler…
Yazılarım sadece Belçika'da editörlüğünü yapmaktan gurur duyduğum www.belexpresse.be sitesinde değil, birçok dost ve saygın sitede de muntazaman yayınlanıyor.
Bunlar arasında Belçika'da Yeni Belturk, Gundem ; Almanya'da Aktuel ve Turkpartner ; Türkiye'de ise Guvercinevi, Uç Nokta, Edebiyat Odası ve Turkcelil sitelerini sayabilirim.
Arzu edenler bu sitelerin arşivlerine girerek eski yazılarıma ulaşabilirler.
***
Örneğin "Irkçılık Umutsuzluktan Besleniyor" demişim daha 11 Mart 2008 tarihli bir yazımda.
27 Ocak 2008 tarihinde "Danke Şön Dazlak" diyerek kafa bulmuşum kendimce kafasızlarla.
14 Kasım 2005 tarihinde "EÖK Üçlüsüne Ne Oldu ?" diye sormuşum Fransız dostlara…
E eşitlik, Ö özgürlük, K kardeşlik sözcüklerinin ilk harflerinden alınarak yapılan bir üçleme…
4 Şubat 2006 tarihinde "Herşeye Gülünür Mü ?" diye sormuşum…
***
İnsanların doğarken sahip oldukları, kesinlikle kendi tercihleri olmayan,  farklılıkları üstünlük olarak dayatma girişimlerinden nefret ediyorum !
Kim olursa olsun, nerede olursa olsun, hangi mevki veya makamda olursa olsun.
İnsanlar kendi iradeleri ile yaptıkları tercihlerden sorumlu olmalıdır.
Bu ise öncelikle insanın kendisiyle barışık olmasını gerektirir.
Önce kendini bileceksin ki başka bir insana ve onun diline, dinine, kültürüne, örf ve geleceğine, tarihine, coğrafyasına, dağına, taşına, ovasına saygı gösterebilesin…
***
Nerden çıktı şimdi bütün bunlar ? Gönlün yine neye dellendi Yakup hoca diyorsunuz, ta burdan duyuyorum. Efendim Fransız Le Monde gazetesinin bugünkü, yani 6 Nisan 2008 tarihli nüshasında okuduğum bir haber tepemi attırdı da ondan.
Haberin başlığı şu :
"Notre-Dame de Lorette askeri mezarlığında müslüman mezarlarına yeni bir saygısızlık".
Habere göre Pas-de-Calais'nin Arras kentine yakın Ablain-Saint-Nazaire yerleşim biriminde bulunan Notre-Dame de Lorette Askeri Mezarlığı'nda 148 müslüman mezarına yeni bir saldırı yapılmış, neredeyse tam bir yıl önce yapılan bir saldırıda mezarlardan 52'si nazi sloganları ile kirletilmiş ; olayı öğrenen Cumhurbaşkanı Sarkozy "bunun en kabul edilemeyecek türden bir ırkçılık olduğunu, faillerin bir an önce yakalanıp hak ettikleri şekilde cezalandırılmalarını" istemiş, Başbakan François Fillon da olayın adli makamlara intikal ettiğini ve gerekenin yapılacağını ifade etmiş, Cezayir kökenli göçmen işçi kızı Adalet Bakanı Rachida Dati ise Arras Cumhuriyet Savcısı'ndan "bu iğrenç fiilin faillerinin belirlenmesini ve gereğinin en sert şekilde yerine getirilmesini" talep etmiş. İçişleri Bakanı bayan Michèle Alliot-Marie de çok derin bir üzüntü duyduğunu belirterek, Fransa Müslümanları Konseyi Başkanı'na dayanışma dileklerini iletmiş.
***
Eee, ne yani ilk defa mı oluyor ki diyenleriniz olacaktır.
Hayır maalesef, yani ne yazık ki ilk defa olmuyor.
Benim isyanım birkaç kendini bilmez ırkçıya değil, kesinlikle !
Bunun bir sistem sorunu olduğundan adım gibi eminim…
Adına ister kapitalizm, ister piyasa ekonomisi, ister uluslararası rekabet, ister küreselleşme ; ne derseniz deyin bu sistem kendi bekası için insanları, dirisiyle ve ölüsüyle, herhangi bir ürün gibi bölmeye muhtaç…
İki kere iki dört misali, bölmeden yaşamasına imkan yok !
Ve bu amacına ulaşmak için de mutlaka bir gedik buluyor veya yaratıyor !
Kuş beyinli bizler de takılıyoruz sistemin ağlarına, hamsiler gibi…
Ve oluyoruz uluslararası sermayenin tavasında ızgara !
***
İlk belirlemelere göre mezarlara yazılan sloganlar tamemen islam karşıtıymış ve Adalet Bakanı bayan Dati'ye ağır hakeretler içeriyormuş. Ve hatta mezarlardan birine domuz kellesi asılmış. Olay yerine yüze yakın jandarma eri gönderilmiş ve mezarlık ziyaretlere kapatılmamış. Bir yetkili "gelip böyle bir pislik yapmak için cesur olmak gerekmez" demiş.
***
18 Nisanı 19 Nisan 2007'ye bağlayan gece yapılan bir eylemde 52 müslüman mezarına nazi sloganları yazılmış, gamalı haçlar çizilmiş ve mezarlar kırmızı-siyaha boyanmış. "Heil Hitler" ve "Dazlaklar Ölmedi" yazmışlar. Fransa'nın en büyük askeri mezarlığında.
Bu olaydan sonra yakalanan 18 ve 21 yaşlarında iki genç biri tecilli iki yıl, 16 yaşında bir üçüncüsü de beş buçuk ayı tecilli yedi ay hapis cezasına çarptırılmış.
***
Geçen yıl yapılan yargılama esnasında sanık avukatlarından birinin bir basın mensubuna dediklerine bakar mısınız, değerli okuyucular ?
Avukat David Lefranc şöyle diyor :  "Onlar « müslümanları » sevmiyorlar. Müslüman kelimesi ile Arapları veya Mağriplileri kastediyorum. Kendilerine sarışın, Avrupai tipli bir kimse olan ben de bir müslüman olabilirim dediğimde şaşakaldılar. Gençlerden biri "Benim için en büyük kabus eşcinssel, siyah veya Yahudi olmak dedi."
***
Sevgili Avrupalı dostlarım.
Irkçılık Avrupa medeniyetine hiç ama hiç yakışmıyor.
Avrupa'mız ırkçılık hastası ve hastalık tümörü mezarlara bile saldıracak boyutlarda.
Ne olur sesime kulak verin ve kendinize gelin.
Hepimiz insanız sonuçta…
Almanya'da uykularında yakılan Türkleri yakan ateş yarın hepimizi yakabilir…
Zaman geçirmeden, el ele verelim, bu toplumda uzun yıllardan beri bir arada yaşayan insanları birbirine düşman eden tavır ve davranışları yok edelim.
Farklılıklarımızı çarpıştırmayalım, tamamlayıcı kılalım.
Yeter, yeter, yeter, bin kere yeter…
45 yıl oldu biz buralara geleli.
İzin verin de "artık buralı hissedelim kendimizi"…
Bunun ise olmazsa olmaz tek şartı var : Korkusuz yaşamak.
Bu duyguyu bizlere yaşatmak ise sizin öncelikli göreviniz.
 
Yakup YURT ©, Belexpresse.be 
Brüksel, 6 Nisan 2008