Haberin yayım tarihi
2015-03-08
Haberin bulunduğu kategoriler

FLAMAN MODELİNE NAZAR MI DEĞDİ?

Dün abonesi olduğum haftalık dergi Le Vif/L’Express’in 3322 n°lu sayısı posta kutuma geldi.

Hemen beşinci sayfadaki Thierry Fiorilli’ye ait başyazının başlığı dikkatimi çekti : «Flaman modelinin sonu»…

Makale özetle bunun bir zamanlar kullanılmak üzere yaratılmış bir mitos olduğunu, zamanla öldüğünü, şu an ötanazi altında olduğunu, tam bir fiyasko ile sonuçlandığını belirtiyor giriş bölümünde…

2006 yılında Yves Leterme ve Kris Peeters tarafından yönetilen Flaman hükümetinin sosyo-ekonomik yönetim plânına eylemdeki Flamanya’nın kısaltması olarak ViA denilirmiş.

Bu planın amacı 2020 yılından önce Flamanya’yı Avrupanın performansı en yüksek beş bölgesi arasına sokmakmış…

O dönemde hıristiyan demokrat CD&V partisi ile şu an için Flaman bölgesinin ve mevcut federal iktidarın en büyük partisi olan Flaman milliyetçisi N-VA partisi kartel halindelermiş…

Ve o zamanlar ikinci büyük bölge olan Valonya’yı yöneten frankofonlar paralarını ve topraklarını doğru dürüst yönetmekten aciz, beceriksizler olarak kabul görürlermiş…

O dönemde Flamanya bütçesel bolluk, bereket, kendini beğenme konularında okyanusta yüzüyormuş…

Ve sürekli olarak güneydeki küçük komşusu ve ortağına iyi yönetim, bürokrasinin hafifletilmesi, etkin kararlar alma, yönetmeliklerin kolaylaştırılması, atamalarda siyasetten uzak durulması konularında ahkâm kesermiş…

***

Günümüzde gülmeler, takazalar azalmış.

ViA’nın öngördüğü hedeflediği projelerin sadece % 10’u gerçekleşmiş, bölge Avrupa performans sıralamasında 27.ci olabilmiş, bütçe açığı 560 milyon ve dolaysız borçları 16,6 milyar Avroya ulaşmış, Avrupa yönetim yöntemlerini eleştiriyormuş, Flaman bürokrasisi devasa hale gelmiş, siyasi atamalar artmış, Flaman Devleti iyi ödemeci değilmiş, belediyelerin mali durumu çok kötü olup yerel yönetimlerin zararının % 60’ı bundan kaynaklanıyormuş…

Kısacası Leterme-Peeters ekibinde de makam sahibi olan mevcut bölge başbakanı N-VA’lı Geert Bourgeois ViA’yı sessiz sedasız tasfiye etmiş…

Bazı kamu maliyesi eksperlerine göre bu zaten Flamanları üstün göstermeyi amaçlayan, içi boş, safi bir pazarlama operasyonu imiş…

***

Bu sözler kuzeyin mutsuzluğuna sevindiğimız anlamına gelmez diyor yazar…

Zaten Brüksel ve Valonya da bu konularda övünülecek birşey yapamamışlar!

Yazar yalan, nefret ve bilgi kirliliği le dolu bu dönemde zaman kaybedildiğini açıklıyor…

***

Tam şu sıralarda, N-VA kurucularından bay Eric Defoort Le Vif/L’Express degisinin geçen haftaki başlığı olan (N-VA Belçikalılaşma yolunda)’ya tepki vererek bunu gerçekte «Belçika Flamanlaşıyor» diye okunması gerektiğini söylemiş.

Yazar bunun da hiç kimse için iyi haber olmadığını ifade etmiş…

Dergi 18,19,20,22,23,24,25,26,28,29,31,32,33,34,35,36.ncı sayfalarının tamamını Belçika iç siyaset analizlerine ayırdıktan sonra, Belçika iç siyasetine göndermelerle dolu dış siyaset analizlerine geçmiş…

Çok dikkatle bakındım ama bir tane içi açıcı haber göremedim.

Ben mi göremedim, gerçekten mi yok?

Olsaydı çok satmayı, tirajı, reytingi amaçlayan, birer ticari işletme olan medya kuruluşları mutlaka kullanırlardı!

***

Benim naçizane görüşüm şöyle…

Globalleşen dünyada yerel mucizeler peşinde koşmak beyhude…

Ne yani, dünyaya egemen olan ekonomik sistemin minicik bir bahçesi olan Belçika’da veya başka bir ülkede, ülkenin herhangi bir bölgesinde veya kentinde, hangi siyasal veya anayasal sistemle yönetilirse yönetilsin, iyileşme global sistemin iyileşmesine bağlıdır…

Yani sanayileşmiş ülkeler coğrafyası huzur ve esenliğe kavuşmadan kimseye rahat yok!

Dönemsel ekonomik krizler yaşayan kapitalist sistemin yedek kulübesinde zamanı gelince oynatılacak birkaç dazlak her zaman vardır…

Üniversitelerin çeşitli bölümleri diplomalar veriyor, TV ekranlarına isminin önünde Prof.Dr. yazan birçok biliminsanı çağrılıyor ve bu kişiler, istisnalar hariç, uzmanlık alanlarına ağırlık vererek, bilerek veya bilmeyerek, yanlış bilgiler veriyor ve izleyenlerin aklını karıştırıyorlar…

Varmış gibi gösterilmeye çalışılan bilgi teatisi programları kısa bir süre sonra söz kesme, zıtlaşma, inatlaşma, münakaşa, hakaret, küfürleşme, kavgaya varabiliyor…

Tartışmayı yöneten sunucunun moderatörlük için gerekli sabrı tükeniyor ve reklâm arası verip akabinde programını hemen sonuçlandırıyor…

Ama aynı kavgacı tartışmacılar birkça gün sonra başka bir kanalda karşımıza çıkıyor…

Sonuçta bilen terbiyeliler susarken, bilmeyen gevezeler konuşuyor, fanatik olduklarını kesinlikle reddederken, herkes en iyi ve en doğruyu bildiğine inanmaya devam ediyor…

Aynalar kırılıyor, kızlar evde kalıyor, ay ve güneş doğuyor, dünya dönüyor…

 

Yakup YURT ©

Brüksel, 07.03.2015

yurtyakup@gmail.com

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.