Haberin yayım tarihi
2014-03-20
Haberin bulunduğu kategoriler

KALKINMA HIZI İYİ DE, KONUKSALLIK NE OLACAK?

Lamı cimi yok!

Önümüzde on yılların merkezine şu soru oturacak : «Kalkınmasız nasıl yaşarız?»

Şimdiden tüm siyasi kuruluşlar, örgütler, partiler harıl harıl bu soruya cevap arıyorlar.

Belli ki bu satırların yazarı gibi birkaç nostaljik çatlak dışında hiç kimse bu soruya kafa yormuyor.

Sadece günün birinde sihirli bir formülün er yada geç bulunacağına umut bağlayanlar var.

Bütün dertlerimize çare olacak…

Böylesine önemli bir tartışma niçin sohbet konusu olamıyor?

«Batıda yapısal anlamda sıfır kalkınma noktasına gelinirse toplumda radikal değişiklikler yaşanır» deniliyor.

Tüm dünyada…

Soru sadece iktisadi değil, aynı zamanda da siyasi.

***

Kabataslak özetleyelim.

Hâlâ 2.ci Dünya Savaşından sonra kurulan sandıksal demokrasiden yanamıyız?

Her birimiz için önemli olan sadece ilânihaye maddi tüketim midir? 

Son yetmiş yılda ortaya çıkan post-totaliter dönem sonrası demokrasilerinde, tam olarak neyi sevdik, benimsedik, savunduk?

Demokratik değerleri mi, yoksa onun ayrılmaz bir parçası olan maddi refahı mı, sosyal hakları mı ?

Ve soruyu tersinden sorarsak : Günümüz şartlarında demokrat kalmayı başarabilecek miyiz?

Sıfır kalkınma genelleşirse demokrasi evrenselleşebilir mi?

Sıfır kalkınma hızının altına inilirse dünyanın sonumu gelir?

Bu ana soru ile yüzleşmeden demokrasi kavramı sizce neyi ifade eder?

Zira herşey gözler önünde gerçekleşiyor.

Bireysel başarı/mutluluk/tüketim adına konuksallıktan bencilce taviz veriliyor.

Görmek istemeyenden daha büyük kör olamazmış.

Kısa ve uzun vadeli tercihler arasında sıkışmışlık insanları tutarsızlaştırmıyor mu?

***

Günümüzde gelişmiş, kalkınmış sanayi ötesi toplumlarda kalkınma yapısal anlamda hissedilmiyor.

Globalleşmeyi benimsetmek adına, kalkınmakta olan ülkelerin günün birinde Japonya gibi olabilecekleri balonu uçuruluyor.

Mevcut batı yaşam tarzının gerektirdiği tüketim modeline ulaşmak adına bu arada dünyanın ekonomik dengesi tamamen bozulmak üzere!

Bunun böyle devam etmesi imkânsız.

Dönüşü olmayan noktaya gelinip gelinmediğini çok ciddi olarak merak etmekteyim.

***

Kalkınma dışı güçlü bir demokrasi olup olmayacağını irdeleyen altmışa yakın fikir insanı geçen Haziran ayında Konuksal (Konviviyal) Manifestoyu yayınladılar.

Kitabın tamamını özetlemek imkânsız.

Fakat öncelikli olarak üç önemli nokta var.

Birincisi, mali piyasaların Batı dünyasına dayattığı intihar politikalarının sonu felâket.

İkinci olarak, kalkınma olmayışı kendi içinde ve mutlaka felâket mi içerir ve bu ne tür bir felâlettir?

Kalkınma denilince GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) ve buna bağlı olarak piyasalarda satılan mal ve hizmetlerin toplam parasal değeri kastedilmekte.

Yani bunun nüfusa bölündüğünde ortaya çıkan ortalama rakam…

Bölüşüm, yani bu ortalamanın dağılımı, apayrı bir konu…

Halbuki bir malın fiyatı ve faydası veya arzu edilebilirliği arasında hiçbir doğal ve otomatik sebep-sonuç ilişkisi yoktur.

İletişim sektöründe performanslar arttıkça ürün fiyatları düşmekte.

Bazı ekonomistlere göre içinde bulunduğumuz düşük kalkınma oranının başlıca sebeplerinden biri bu.

Buna bağlı son iki üç onyıldan beri 70 li yıllardan bu yana mutluluğun bileşkeleri hakkında  yapılan araştırmalar, refah ve mutluluk duygusu ile kalkınma hızı (GSMH) arasında bir bağ bulunmamaktadır.

Yani önemli olan, düşük kalkınma hızı olan bir toplumda refahın ve yaşam zevkinin gelişmesini sağlamaktır.

Dünyada bu yönde deneyler, isyanlar, kuramlar ve girişimler yapılmakta.

Modern zamanlarda yaşanmış ve tarihin arşivine kalkmış liberalizm, sosyalizm, komünizm, anarşizm gibi büyük ideolojik doktrinlerden farklı yeni bir doktrinde uzlaşmak gerek.

Üniversitede bize ekonomiyi «sınırlı imkânlarla sınırsız ihtiyaçlara çözüm bulma bilimi» diye tarif ederlerdi.

Önemli olanın sürekli daha fazla üretmek olmadığı anlaşıldı.

Şimdi önemli olan «insanların birbirini boğazlamadan birbirine muhalefet edebilecekleri» sosyal ilişkiler düzenini tesis etmek…

Bu reçetenin adı da «Konuksal Manifesto. Bağımsızlık Beyanı»…

1 Şubat 1979 da Fransızca dilinde yayımlanan ‘Small is Beautiful’ kitabının yazarı Ernst-Fri Schumacher’in ruhu şad olsun!

Yakup Yurt ©

Brüksel, 20-03-2014

yurtyakup@gmail.com

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.